Affetme sen beni!
Ben yine de yanında kalayım.

İki bağlaç olalım seninle. Cümlenin başında sen, sonunda ben...

O kadar uzağında kalayım yani...Ben cümleyi sana bağlayayım.

Hatta herşeyi bağlayayım; ama yine de affetme sen beni!

Ne zaman sana gelsem çakıl taşlarını topla ki yolumu bulamayayım.

Karanlıkta kalayım söndür bütün sokak lambalarını.

Kötü bir cadı alıp götürsün beni ve masallarda yaşayayım.

Tüm çocuklar beni dinlesin. Sen de anlat oğluna. Ama affetme yine sen beni!

Hergün pencerene gelen yalnız bir serçe olsam da hiç konuşma benimle.

"Selam" diye tık- tık camına vursam da dönüp bir damla su verme.

Oyuncağı tarafından terkedilmiş bir çocuk gibiyim şu sıralar, yalnız ve gece uyurken öcülerden korkan...

Sabah bir cama taş atmıştım ondan mıdır bilmem? Hala acıyor içim!

Şımarık bir çocuk gibi camlara taş atmaya başladım bu aralar.

Her cam kırığında kendim de kırılıp toz oluyorum.

Seni kırdım ya belki acım hafifler diye kırık camları parmaklarıma batırıyorum.

Dur! bekle gitme ne olur!

Biraz daha kal bu satırlarda. Aklıma geldi birden! Son bir umut belki bende sana kalan.

Bu gece bütün camlarını kırsam bu şehrin, beni afferder misin?