Sevgili anne babalar, sınır belleklerde kısıtlama gibi anlamları içerse de sosyal uyum için gereklidir, ihtiyaçtır. Yani bizim, için olduğu kadar henüz daha her şeyi bilmeyen çocuklarımız için sınır koymak kısıtlayıcı değil eğiticidir. Mesela, Çocuk ütünün kızgın olduğunu bilmeden elini uzatır ve yanar. Balkondan sarkmanın tehlikesini bilemez, annenin elini bırakıp birden caddeye fırlamanın oyun olacağını düşünür…Yani sınır koymamak kargaşayı, sorunları, üzüntüleri beraberinde getirir.

Bazen anne babalar “çocuğumun istediklerini yerine getirmeliyim ki bu durum ileride üzüntü olarak yerleşmesin, çocuğumu ağlatmadan büyütmeliyim, ileride kendimi kötü hissetmeyeyim. Çocuğumun beni çok sevmesi için bir dediğini iki etmemeliyim…” Şekline düşüncelere gerek yok. Asıl sorun kuralsızlıkta. Yani anne babalar sağlıklı sınırlar koyamamanın ve sonrasının sıkıntısını yaşamalı.

Hayatımızda sınırların var olması bize güven verir, sorumluluk hissettirir, düzeni sağlar. Çocuklarımız içinde aynıdır. Kendilerini güvende hissederler, sosyal kurallara uymanın gerekliliğini bilir ve yarın sorun yaşamazlar. Çünkü toplumda hangi davranışın kabul gördüğünü, hangilerinin istenmediğini çocuk, ona öğretilen kurallarla öğrenir.

Uzmanlar çocuğa sınır koymanın kaygı verici bir durum olmadığını aksine asıl “sınır koymama” nın endişe verici olduğunu vurguluyorlar. Sınırlar çocuklarımızın hayatını kolaylaştırır. Mesela, akşam 9 da yatılmalı. Neden 9 da, 11 değil? Çünkü çocuğumuzun sağlıklı gelişimi, uykusunu yeterince alabilmesi gibi nedenler için bu gerekli. Aksi takdirde uykusunu alamayacak, buna bağlı olarak geç kalkacak, beslenme düzeni bozulacak, huysuzlanacak v.s

Sınırları olan bir ailede çocuk, yetişkin, anne baba sorumluluklarını bilir, daha az kavga, stres, tartışma olur. Yani anne baba olarak çocuklarımıza uygun sınırlar koymaktan korkmayalım, onun bu sınırlara fiziksel, psikolojik, gelişimsel ve sosyal olarak ihtiyacı var. Örneğin tuvalette konuşmamasıyla ilgili, ellerini sabunlamadan çıkmamasıyla, izinsiz kimsenin eşyasını almamasıyla, yalan konuşmasının ne gibi yanlış sonuçlar doğuracağı ile ilgili sınırlarımızın olması toplumda daha az sorun yaşamasını beraberinde getirir.
Sınırlar çizerken; Amacımızın bilincinde olmalıyız. Yani asla çocuğun gözünü korkutmak için sınırlar koymamalıyız.

Anlaşılır, kesin ve etkili sınırlar olmalı, gerekirse nedenlerini anlatmalı, onu ikna etmeliyiz.Hiddetlenmeden, çatışma ve güç mücadelesine girmemeli,Sınırlarımızda bazen başkalarının iyiliği için bir şeyler yapmanın gerekliliğini vurgulamalıyız. Mesela; Çocuğuna neden dışarı çöp atmaması gerektiğini anlatan anne,”Dışarı çöp atmamalıyız, çünkü sokak herkesin kullandığı ortak alan, başkasının çevresini de kirletmiş oluruz, hakkımız yok” gibi açıklama yapabilir. Yani işbirliğine yönelik kurallar konabilir.

Sorun çözme becerileri kazandırmak amaçlanabilir. Mesela, abisiyle sürekli kavga etmesinin sebeplerini belirleyip, bu sebepleri ortadan kaldırmaya yönelik kurallar belirlenebilir.Burada katı ve otoriter olmak, taviz kar olmamaktan bahsetmiyorum. Esnek anlarımız zaten olmalı, bazen hataları, kurallara uymamayı görmezden geleceğiz, ufak hoşluklar olsun diye tavizler vereceğiz. Tabi her anne baba bunların zamanını ve dozunu iyi bilir.

Bazen anne babayla yatmaya, tatillerde geç yatıp geç kalkmaya, özel günlerde istediğini yiyip içmeye izin vermek gibi kuralsızlıklar gereklidir bazen. Her ne yaparsak, neyi amaçlarsak amaçlayalım, daima sevgi dolu bir ses tonuyla, onun boy hizasına inerek, gözlerinin içine bakarak, önemsediğimizi hissettirerek yapmaya çalışalım. Unutmamalıyız ki bizim vermek istediğimiz mesaj çocuğun anladığı kadarıdır.
Selamlar, hürmetler. En Emin Olana Emanet Olalım…

AYŞE BAY