Sağlıklı nesiller için çocuğa ayrılan vaktin önemi büyüktür. Gözlemlerin çoğunda; anne babaların çocuklarına vakit ayırma konusundaki eksikliklerinin olduğunu göstermekteyiz. Anne baba olarak biz, çocuk yanımızda iken ona vakit ayırdığımızı düşünebiliriz. Oysa Vakit ayırmak dediğimiz şey "Sadece" çocuğunuz için ayırdığınız vakittir. Herhangi bir iş yaparken, TV izlerken, markete giderken çocuğumuzun yanımızda bulunması değildir, çocuğa vakit ayırmak.

İstatistiklere göre, çocukların anne babalarından aldıkları sevgi ve mutluluk ile hayata daha olumlu ve mutlu bakabildikleri, daha az zarar verici davranışlarda bulundukları, insanlara karşı daha sevgi dolu oldukları, arkadaşları ile daha uyumlu halde oldukları görülmüştür.
Çocuk ailesine ne kadar yakın olursa kötülüklere o kadar uzak olur, aileyle ne kadar mutlu olursa ve bağları ne kadar sağlam olursa onun tüm hayatı boyunca problemleri daha az olur.

     Çocuğumuz ile geçirdiğiniz vakit onun stres ile daha kolay baş etmesine ve karşısına çıkan zorlukları daha kolay yenmesine yol açacaktır. Özellikle erişkinlik dönemine kadar yapılan araştırmalara baktığımızda çocukluğunda anne baba ve aile ile yakın bağları olan ve daha fazla vakit geçiren kişilerin karşılaştıkları stres durumu ile daha kolay mücadele ettikleri ve depresyon gibi durumlarda daha kolay iyileştikleri görülmüş.

       Süre değil kalite önemli 

     Çocuğumuz ile geçirdiğiniz zamanın uzunluğu değil kalitesi önemlidir. Her yaş grubuna göre anne baba olarak ayıracağımız vakit çocuğunuzun mutlu edecek ve onun normal psikolojik gelişimine katkıda bulunacaktır. Aksi takdirde çocuğumuz bizden davranış problemleri ile vakit isteyecek ve onunla zoraki ilgilenmek zorunda kalacağız.  

     Sağlıklı nesiller için çocuğa ayrılan vaktin önemi büyüktür. Çocuk için onu sevenler ile belli zaman dilimlerinde bir arada bulunmak en pahallı oyuncaktan daha kıymetlidir.

Kitle iletişim araçlarının yaygınlaştığı ve insanların bireysel meşguliyetlerinin arttığı günümüzde adı geçen konular için en önemli tehlike çocuklar ve onların duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması olmaktadır. Bu günden atılan tohumlar yarınlar için çok güzel sonuçlar verecektir. Eğer bu konuda bir gayret yok ise yarın oldukça geç olabilir.  

      Çocuğumuz ile geçirdiğimiz vakit sayesinde onun, duygularını ve iç dünyasında hissettiklerini daha kolay anlarız. Aksi durumda bizden uzak, duygularını ifade edemeyen, içe dönük, birçok sorunu olduğu halde bizimle paylaşımı olmayan bir çocuk haline gelecektir. Uzun vadede bu durumun birçok psikiyatrik soruna yol açması muhtemel gözükmektedir. 

AYŞE ARSLAN BAY