LİSELERE ZORUNLU 'OSMANLI TÜRKÇESİ' DERSİ 
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Manavgat İlçesi’nde düzenlenen 19’uncu Milli Eğitim Şurası’nda 3’üncü gün görüşmelerinin tamamlandığı grup toplantılarının sonunda ilginç bir karara imza atıldı. Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri ana başlığı altındaki grup toplantısında, Osmanlı Türkçesi’nin liselerde zorunlu ders olarak okutulması komisyonda oy çokluğu ile kabul etti. Komisyonun önerisi genel kurula gönderilecek.
Osmanlı Türkçesi’nin liselerde zorunlu ders olarak okutulmasına ilişkin öneri ise Demokratik Eğitimciler Sendikası temsilcilerinden geldi. Toplantıda öneri, 'Biz Osmanlı döneminden birçok tarihi belgemizi okuyamıyoruz. Dedelerimizin mezar taşlarındaki yazıları bile okuyamıyoruz. Bunların öğrenilmesi, okunabilmesi gerekiyor. Geçmiş tarihimizle bağımızın kopmaması gerekiyor' diye dile getirildi. Sendikanın bu önerisi Eğitim Bir-Sen ve delegasyonun büyük çoğunluğu tarafından da kabul gördü.
Osmanlı Türkçesi’nin zorunlu ders olarak okutulmasına itirazda bulunanlarda oldu. Zorunlu olması yerine seçmeli olarak okutulması önerisinde bulunan Eğitim İş Genel Eğitim Sekreteri Önder Yılmaz, "Böyle bir ihtiyaç olabilir ama lise düzeyinde zorunlu olursa, örneğin fen lisesi öğrencisine de okutulacak ve buna ihtiyacı yok. Mühendis olacak hayatını başka şekilde değerlendirecek. Zorunlu olduğundan notla değerlendirilecek ve bunun akla mantığa sığar tarafı yok ama bu şekilde kabul edildi" dedi.
Bu konuya ilgisi olan çocukların önceden öğrenebilmesi için bir gerek olabileceğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "O yazıyı okumayı öğrenseniz bile çok ağır bir sürü Farsça sözcüğün olduğu bir dil ve bu dilin başlı başına eğitimi şart. Bırakın eski belgeleri, 1927’de Atatürk’ün yazdığı nutku bile bu eğitimle bugün herhangi bir gencin okuyup anlayabilmesi çok zor. O günkü sözcükleri kavramak çok zor. Osmanlı’daki dil bir saray efradının kullandığı bir dildi ve çok ağır herkesin anlayamayacağı ağdalı bir dil. Ama Anadolu halkının kullandığı dil yüzyıllardır bozulmamıştır. Pir Sulta Abdal, Yunus Emre’nin sözleri bugün aynı dille okunup söylenebilir. Mustafa Kemal’in yaptığı devrim bir alfabe devrimi değil bir anlam devrimidir. Devletin diliyle halkın dilini buluşturmadır. O yüzden Osmanlı Türkçesi’nin yazısını öğretmek demek Osmanlıcayı anlamak anlamına gelmiyor."