ANKARA Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay, Türkiye’nin kadın ve erkek akademisyenleriyle, aydınlarını, cinsel özgürlük bahsinde korkak, utangaç ve baskı altında olmakla suçladı. Aydınların, din ve evlilik kurumu baskısının toplumsal ağırlığına boyun eğdiğini belirten Akbay, "Müstehcenlik algısı, cinsellik eğitimini, Türk toplumunda hâlâ ütopik bir tabu konumuna itiyor." dedi.

Kadınların cinsel dürtüleri ve zevk konusunun, aslında bir ideoloji olduğu gerçeğine kulakların tıkanmakta ısrarcı olunduğunu belirten Prof. Dr. Ayşegül Akbay, "Özgür cinselliğin kabulü ve propagandası, gebelikten korunma bilgisi, doğum kontrol hapları, evlilik öncesi cinsellik, kürtaj ve eşcinsel yaşamın kabulü ve hatta denenmesi ile başlar. Alfred Kinsey’den, Andy Warhol’a erişkin erotik sineması, evlilik kurumunun reddi, ve zinaya hoşgörü, feminist anti-otoriter ilişkilerin başlangıç noktası, boşanma kurumunun öneminin anlaşılması ve karşıt pazar kültürünün algılanmasının, ilk adımıdır. Müstehcenlik, cinsellik eğitimini, bugünün Türk toplumunda halâ ütopik bir tabu konumuna itiyor. Kadınların cinsel hakları, din, gelenek, evlilik ve ahlak baskısı altında, akademik yazında bile hala örtülü" dedi.

Ergenlere seksi öğretmenin zamanının gelip, geçtiğini belirten Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay, "Kadınların cinsel dürtüleri ve zevk konusundaki tezleri savunmaya cesaret edenlerse, toplum ahlakı temsilcileri tarafından hemen, ahlaksızlıkla damgalanıyor. Vücutlarımız ve benliklerimiz, AIDS korkutmacası altında. Seküler cinsellik, psikopati olarak yorumlanıyor. Ergenlere seksi öğretmenin zamanı geldi de geçiyor. Buna karşın, kadın akademisyenler hâlâ evlilik kurumunun gölgesinde sığıntı" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI