BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, devletin sanayiciye verebileceği en iyi teşvikin engel olmamak ve engelleri kaldırmak olduğunu söyledi. Babacan, "Devletin en önemli rolünü ben 'Gölge olmamak' olarak görüyorum" dedi.
Babacan, Eskişehir Sanayi Odası (ESO), Eskişehir Ticaret Odası (ETO) ve Eskişehir Ticaret Borsası (ETB) tarafından 'Gaga Restorant'ta verilen iftar yemeğine katıldı. Yemek sonrası konuşma yapan Ali Babacan, demokrasi ve ekonominin birlikte yükselmesi gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti:
"Demokrasi, hem de ekonomide beraber yükselmek zorundayız. Birinden biri geri kalsa diğerini mutlaka aşağıya çekiyor, geride bırakıyor. İşte bunun içindir ki Türkiye'de biz çok daha ileri, yüksek standartlara sahip bir demokratik sisteme ulaşmak için büyük bir çaba verdik, veriyoruz. Hala maalesef 'İleri bir demokrasi olduk' diyecek konumda değiliz. Çok önemli adımlar attık, sayısız miktarda demokratikleşme paketleri hazırladık, yürürlüğe soktuk. Anayasamızda defalarca değişikliklere gittik ve 2002 yılıyla bugünü mukayese ettiğimizde demokrasi konusunda gerçekten daha iyi bir noktaya geldik ama arzu ettiğimiz, hedeflediğimiz o ileri demokrasi için daha atmamız gereken adımlar var."
"ORTADOĞU PAZARINDA İHRACATLA İLGİLİ SIKINTILAR VAR"
İhracatta Avrupa'nın Türkye için çok önemli oldğunu belirten Babacan şöyle devam etti:
"Avrupa'ya toplam olarak baktığımızda bizim hala bir numaralı ihracat pazarımız. Avrupa'daki iç pazar ne zaman iyileşirse bizim ihracatımız toparlanıyor iyileşiyor. Avrupa iç pazardaki sorunlar da ihracatımıza aynen olumsuz olarak yansıyor. Yılbaşından bugüne kadarki döneme baktığımızda Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya gibi büyük pazarları olan ihracatımızın ülkeden ülkeye değişmekle beraber yüzde 10 ila yüzde 20 arasında arttığını görüyoruz. Bu iyi haber. Ancak öte yandan Rusya ve Ukrayna ile olan ihracatımızda biraz eksideyiz, bu ağırlıklı olarak Rusya'nın kendi ekonomisindeki zayıflık ve Ukrayna'daki iç istikrarsızlığın sonucu. Öte yandan Irak başta olmak üzere birkaç Ortadoğu pazarımızda da ihracatla ilgili sıkıntılar maalesef söz konusu. Ama toplama baktığımızda bu seneki ihracat performansımızın fena olmadığını görüyoruz ve büyümemize destek veren bir ihracat tablosu var şuan önümüzde." 
"MİLLİ GELİR ARTTI"
Türkiye'nin geçen yıl kişi başına düşen milli gelirinin 10 bin 800 doları bulduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bunun piyasa kuruyla hesap edilmiş milli geliolduğunu, satın alma gücü kalitesine göre hesap edildiğinde geçen yıl 19 bin doları geçen bir milli gelir bulunduğunu anlattı. Babacan, " Japonya'da bu rakam satın alma gücü kalitesine göre hesap ettiğinizde 35-36 bin dolar civarında, Avrupa Birliği'nin ortalaması yine bu civarlarda. Nereden baksan artık biz Avrupa Birliği, Japonya gibi ülkelerin yüzde 50, yüzde 60 refah seviyesine ulaşmış bir ülke haline çok şükür geldik. 16'ncı büyük ekonomi olduk. Ama tarımda üretilen katma değerle dünya 7'ncisii olduk, 11'incilikten 7'nciliğe yükseldik. Cezbettiğimiz turist sayısına göre de dünyada 6'ncı  olduk. Ve bütün bu büyüme modelimizde hep özel sektör odaklı gittik. Çünkü biliyoruz ki özel sektör yatırım yaptığında özel sektör parayı harcadığında çok daha verimli harcanıyor. 100 lirayı özel sektör mü harcasın devlet mi harcasın dediğinizde o 100 lirayı özel sektör harcadığında çoğu zaman daha isabetli oluyor, daha verimli oluyor."
"YUMURTANIN HEPSİNİ BİR SEPETE KOYMADIK"
Türkiye ekonomisinin çeşitlilik sağlamış ekonomi olduğunu ifade eden  Babacan, sanayi, tarım, ticaret, inşaat sektörü, turizmin güçlü olduğu bir ülke haline geldiğini söyledi. Babacan, şunları anlattı:
"Türkiye olarak yumurtanın hepsini bir sepete koymamış ve riskleri yaymışız. Herhangi bir sektörde problem çıksa, ülkenin tüm ekonomik durumu o kadar fazla etkilemiyor. Bu çeşitlilik gayet faydalı. Ama biz sanayinin ekonomimizi içerisindeki payının yükselmesini istiyoruz. Devletin en önemli rolünü 'Gölge olmamak' olarak görüyorum. En önemli teşvik; engel olmamak, engelleri kaldırmak. Sanayicimiz elini taşın altına koyuyorsa biz de elimizi taşın altına koyarız. Ama tamamen elin taşıyla elin kuşunu vurmaya yönelik bir model de bizim arzu ettiğimiz bir model değil." 
Cari açıkta aldıkları önlemlerle endişe edilecek bir durumun olmadğını belirten Ali Bacan, "Geçen yılı yüzde 4'lük bir büyüme ile tamamladık. Fakat geçen yıl büyümemiz iç talebin daha fazla ağırlıkta olduğu ihracatın payının az olduğu bir büyüme idi ve büyümemizde ne zaman iç talep ağırlık basıyor, bizi cari açığımız artıyor. Geçen sene yüksek bir cari açıkla maalesef kapattık. Bu sene yine yüzde 4'lük bir büyüme hedefliyoruz. Ama artık ihracatın daha ön planda olduğu iç talebin biraz daha kontrollü gittiği bir büyümeyi inşallah elde edeceğiz. Bu; bir yandan büyüme oranını korurken diğer yandan cari açığın azalması demek. Bu yıl cari açığımız yüzde 6 belki yüzde 6'nın da biraz altında 5.8 gibi bir oranda kapanacak gibi görünüyor. Bu gayet iyi" dedi.
GEZİ'DEKİ ÇIKIŞLAR FAZLASIYLA DÖNDÜ
Geçen yılki Gezi Parkı olayları ndeniyle Türkiye'nden sermaye çıkışının arttığını söyleyen Ali Babacan şöyle konuştu:
"Türkiye'ye sermaye girişleri yoğunlaşmış durumda. Geçen yıl bir miktar çıkış yaşadık ama, Bu yıl ocak, şubat'tan itibaren de bu iş eriye döndü stersine döndü. Girişler yaşadık ve şuan itibaren baktığımızda geçen sene Gezi olayları ve sonrasında yaşadığımız çıkışı, tamamen telafi etmiş durumdayız, hatta bir miktar da artıya geçmiş durumdayız. Biz krediye ve ithalata dönük iç tüketime dönük bir takım tedbirler aldık. Sanayi kredilerde yüzde 20 artış, tüketici kredileri yüzde 10 artıda.KOBİ'lerde yüzde 25 arttıı. İstediğimiz resmi gördük. İhracat kredilerinde."
Türkiye'nin Mayıs ayı sonu itibarıyla 12 ay içerisinde ödeemesi gereken kamu artı özel dış borcun toplamının 169.5 milyar dolar olduğunu belirten Babacan, 220- 230 milyar arasında finansman ihtiyacı bulunduğunu, kararlı ve güçlü bir politika izlenmesi gerektiğini bildirdi.
Türkiye'de 1 yılda 1 milyon 400 bin kişinin isthdamının sağlandığını belirten Babacan bu kişilerin çoğunun özel sektör tarafından alındığını söyledi. Ali Babacan şunları ekledi:
"Enflasyon ve cari açıkta kararlı durduğunuzda zaten güven oluşuyor. Güven, büyümeyi, istikrarı getiriyor, formül bu. Yüzde 4'lük büyümeden bahsediyoruz. Geçen yılın Nisan yından bu yılın nisan ayına toplam çalışan sayısı 1 milyon 400 bin kişi arttı. Bu çok ciddi bir rakam. Dünyada istihdam artışında ikinci sıradayız. Bu güvenle oluyor. Sanayimizin önemli problemi aranılan vasıfta eleman bulamama. Çalışan nüfusumuzun ortalama eğitim süresi 6.5 yıl. Yani ilkokul 6'yı bitirmiş 7'nci sınıfı bitiremeden okulu terk etmiş. İyi işleyen bir yargı sistemi yatırım ortamı, ekonomimiz açısından şart. Gerçek anlamda hukuk devleti olamasak, demokrasimiz ileri bir demokrasi olamaz" diye konuştu..

FOTOĞRAFLI