İlayda Kılıçay/ 5 Aralık, İstanbul () – IBM Türkiye Genel Müdürü Volkan Sözmen,“Her sektörde yapay zekanın kullanılacağı bir süreç mutlaka var. Herhangi bir sektörü dışarıda bırakmak mümkün değil, hepsi için kullanabileceğimiz, tüm sektörlerde kullanabileceğimiz uygulamalarımız mevcut” dedi.
Dijital dünyanın temellerini oluşturan yapay zeka, data ve bulut teknolojileri gibi birden fazla konunun farklı sektörlerde nasıl uygulandığını göstermek amacıyla düzenlenen IBM Istanbul Think Summit 2019, “Veri ve Yapay Zekayla geleceği şekillendirelim” teması ile gerçekleştirildi.
Organizasyonun açılış konuşmasını yapan IBM Türkiye Genel Müdürü Volkan Sözmen etkinliğe yaklaşık iki bin kişilik bir katılım olduğunu belirterek, “Biz bir dönüşümün başlangıcında olduğumuzu öngörüyoruz. Bununla da yapay zeka ve bulut bilişim sistemlerinin giderek artarak, kurumlarda daha fazla kullanıldığını, iş yüklerini devraldığını ve yapay zekanın artık iş süreçlerinin her yerine entegre olduğu bir döneme doğru girdiğini görüyoruz. Bunun sonuçlarıyla ilgili aslında açıklayacağımız raporda da detaylarını göreceğiz ki Türkiye’den bu konuda büyük yatırım hevesi var. Yöneticilerin hepsinin gündeminde bu konular yer alıyor” dedi.
IBM’in iki yılda bir yaptığı ve bu yıl 20’incisi açıkladığı "Güven Avantajınızı Oluşturun" adlı Üst Düzey Yönetici Araştırması’nın sonuçlarında da Türkiye’de veri odaklı kültüre sahip iş insanlarının büyük bir kısmının, önümüzdeki 2-3 yıl içinde makine öğrenimi de dahil olmak üzere, yapay zekaya büyük yatırım yapmayı planladığı belirtiliyor.
IBM İnovasyon Merkezi Müdürü Mehmet Tunçkanat, yapay zekanın farklı alanlardaki kullanımlarına değinerek şunları söyledi, “Yapay zekanın her alanda kullanımı gerçekten önemli. Tarım da burada önemli noktalardan bir tanesi. Günümüzde biliyorsunuz pek çok bitkisel hastalıklar var; bu bitkisel hastalıkların önceden kestirilebilmesi yapay zekanın yapabileceği yetkinliklerden bir tanesi. Herkes her konuda uzman olmayabilir, ama yapay zeka bu konuda sizi destekleyebilir, dolayısıyla burada bir artırılmış zekadan bahsediyoruz. Siz o konuda bilgi sahibi olmasanız da yapay zekayı kullanarak tarım alanındaki bilgilerden de faydalanabilirsiniz, endüstriyel anlamdaki bilgilerden de faydalanabilirsiniz.”
Tunçkanat fuar alanlarındaki demo ürünlere de dikkat çekti ve “Buradaki demolarımızda sanatı, müziğin geleceğini konuşuyoruz. Buradaki proje bulut tabanlı yapılmış olan ilk müzik enstrümanı. Elinizin konumunu IBM’in sunucularına gönderdikten sonra bu sunucu üzerindeki veri işlenerek yapay zeka tarafından müziğe dönüştürülüyor. Aynı veri tekrar yine sunucuda yapay zeka için geliştirilen eğitim algoritmasından geliştirilerek sonucu görsel anlamda da tekrar sanata dönüştürülüyor. Dünyanın neresinde olursanız olun  farklı ülkelerden bir araya gelerek aslında ortaklaşa müzik yapabilmenin yeni ve zevkli bir yolu. Yapay zeka ile sesli asistan çözümümüz var. Mobil platformlarda web tarayıcılarda çalıştığı gibi biz burada bir robotu aslında uygulama olarak koyduk. Etkinlik hakkında bilgi almak isteyenler, Türkçe olarak etkinlikle ilgili sorduklarını, soruların cevaplarını yine sesli yanıt olarak robotlardan alabiliyorlar. Robotların çok farklı kullanım alanları var ama burada gösterdiğimiz örnektekiler servis robotları. Bunların farklı yerlerde uygulamalarını görüyoruz. Mesela; havalimanlarında kapıya yönlendirmek, kayıp bagajla ilgili işlemlerde yönlendirmek gibi. Ya da mağazalarda ürünlerle ilgili sorduğunuz sorularda sizleri yönlendirip doğru yere götürmek gibi” dedi. Tarım ilaçları üreticisi Hektaş firmasının fotoğraf çekilerek üründeki hastalıkları tespit edilebildiği, zirai ilaç uygulamasına yönelik bilgileri üreticilerle paylaşan ve bölgesel hava durumlarıyla ilgili geçmiş veriler paylaşılıp geleceğe yönelik tahminler sunan Akıllı Asistan mobil uygulaması hakkında konuşan Hektaş Genel Müdür Danışmanı Gökhan Köseoğlu, “Bir kere teknolojiyi yeterli çözüm aracı görmemezlik demek kendimizi inkar etmek demek. Ben bunu böyle düşünmekteyim. Çünkü gelişen teknolojiyi tamamen Türk çiftçisine yönelik olarak biz evrimleştiriyoruz. Yaklaşık iki sene önce yapay zeka diye bir kavram vardı ama yoktu yani çok yeni yeni, emekleyen bir teknolojiyken artık bugün bizim Türkiye’nin herhangi bir yerindeki çiftçimize bu teknolojiyi biz ulaştırabiliyoruz, bu çok önemli bir nokta. Tabii ki bunu kullanırken çiftçilerimizin hizmetine bu yapay zeka teknolojisini sunarken, onlardan da bilgiyi almamız lazım” dedi.
Sahada 100’den fazla mühendisin çiftçilerle çalıştığını belirten Köseoğlu şunları söyledi:
“Bu 100 bilgi noktası izim için bir sensör gibi. Çiftçideki bütün verilerimizi biz alıyoruz. Şu anda hem Azerbaycan olsun, Özbekistan olsun farklı ülkelerde de bu teknolojilerimizi bizden talep ediyorlar. Biz şu anda hastalık tespitini yapmaktayız, ama yakın gelecekteki hedefimiz sunumlarda da söylediğimiz gibi artık çiftçinin yetiştirmiş olduğu bitkideki element eksiliklerini de yapay zeka ile tespit edebileceğiz. Bu artık bizi başka bir noktaya götürmekte. Eminim ki bir sene içinde de bu noktaya gelmiş olacağız. Ve inşallah 2021’de bu hizmeti çiftçilerimizin hizmetine vereceğiz. Burası çok önemli çünkü bitkiyi doğru beslersek bizlerde doğru besleneceğiz, bu zincirin bir parçası.”
Etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Nöro Sağlık Beyin Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi Kurucusu Uzman Doktor Kerem Dündar, teknoloji ile yapılacak çok şey olduğunu ve teknolojinin istihdam anlamında da insanlara farklı imkanlara yönlendireceğini belirtti ve ekledi, “Bir insanın gelişimiyle uğraşmıyoruz, insanlığın gelişimiyle uğraşıyoruz ve dünya üzerinde en gelişmiş insanla en gelişmemiş insan arasında ortalama 200 yıl olabilir. Yani 200 yıllık bir zaman farkı olabilir. Şu an birilerinin 200 sene önce çözdüğü problemi şu an hala problem olarak yaşayan insanlar olabilir, bu toplumsal bir sıkıntı. Bugün artık sosyal girişimler, sosyal girişimciler bu konulara eğilmiş durumda. Bu problemlerin sadece devletlerin işi olmadığı, sadece o konuda çalışan, o konuda maaş alan insanların işinin olmadığı, hepimizin ortak sorumluluğu olduğu bilinci yerleştikçe; bu ülkemizde de böyle, dünyanın genelinde de böyle, bu düzenleme yapılacaktır diye düşünüyorum. Teknolojinin hızına bizim erişme gibi bir kaygımız yok çünkü aramızda bir yarış yok yani insanlar birbirlerinin hızlarını aralarında bir yarış varsa takip ederler. İki şeyin hızının farklı olması enteresan gelmesin size, teknoloji daha da gelişsin, çok daha fazla gelişsin ki insan onu çok iyi kullanmayı öğrensin, bizim insanlara bunu öğretme sorumluluğumuz var.”