İstanbul, 30 Mayıs () – Turkuaz Petrol ve Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Çağdaş Demirağ, Turkuaz Petrol’ün satın aldığı Türkiye Petrolleri AŞ ile birleşerek yola Türkiye Petrolleri markasıyla devam edeceğini ve ilk üçü hedeflediklerini açıkladı. 
Turkuaz Petrol ve Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Çağdaş Demirağ’ın ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında Zülfikarlar Holding şirketlerinden Turkuaz Petrol’ün  2016 yılının en büyük özelleştirmesiyle Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım A.Ş.’yi satın almasının ardından ilk beşe giren şirketin yeni yol haritası, stratejileri ve hedefleri açıklandı. Çağdaş Demirağ, Turkuaz Petrol’ün satın almanın ardından yola Türkiye Petrolleri markasıyla devam etme kararı aldığını ve iki şirketin güçlerini Türkiye Petrolleri markası altında birleştirdiğini açıkladı. Demirağ, Türkiye Petrolleri’nin istasyon sayısının 700’ü aştığını belirterek Türkiye Petrollerinin 700’ü aşkın akaryakıt istasyonu, 10 akaryakıt depolama tesisi, 4 LPG tesisi ve 150 bin metreküpün üzerindeki akaryakıt depolama kapasitesi ile Pazar payı bakımından Türkiye akaryakıt dağıtım sektöründeki ilk 5 şirketten biri olduğunu vurguladı. Çağdaş Demirağ, toplam cironun da 3.6 milyar liraya yükseldiği şirketle ilgili olarak “Hedefimiz pazar payı açısından sektördeki ilk 3 içinde yer almak. Hem yurtiçinde hem yurtdışında organik ve inorganik büyüme fırsatlarını değerlendiriyoruz” dedi.  
Çağdaş Demirağ şunları dile getirdi:
“Turkuaz Petrol olarak, 2016 yılının en büyük özelleştirmesine imza attık ve 490 milyon liralık en yüksek teklifi vererek Türkiye Petrolleri’ni satın aldık. Bu satın alma, hem ülke ekonomisine hem sektöre değer katacak son derece önemli bir gelişme oldu. Yılsonuna kadar iki şirketin resmi birleşme sürecini de tamamlayacağız. Türkiye’nin en köklü markalarından Türkiye Petrolleri’ni sektörel deneyim ve birikimimizle daha da büyüteceğiz. Öncelikli hedefimiz, sektörde pazar payı açısından ilk 3 şirket içinde yer almak. Bu kapsamda organik ve inorganik büyüme fırsatlarını değerlendiriyoruz.”
2018 sonuna kadar 800 istasyon hedefi
Turkuaz Petrol ve Türkiye Petrolleri’nin satın almasının ardından toplam akaryakıt istasyonu sayılarının 700’ü aştığını belirten Demirağ şunları söyledi:
“Yolumuza Türkiye Petrolleri olarak devam etmeyi planlıyoruz. Marka dönüşümünü tamamlarken bir yandan da istasyon sayımızı artırmayı ve 2018 sonuna kadar 800 adet istasyona ulaşmayı planlıyoruz. Bu sayede yenilikçi hizmet anlayışımızı daha fazla noktada tüketicilerimizle buluşturacak ve yeni istihdam olanaklarıyla Türkiye ekonomisine değer katmaya devam edeceğiz.”
Turkuaz Petrol ve Türkiye Petrolleri olarak doğrudan ve dolaylı istihdamla 7 bin 500 ailenin hayatına dokunduklarını sözlerine ekleyen Demirağ, 2018 sonunda istasyon sayısının 800’e çıkmasıyla birlikte bin yeni ailenin geçimine daha katkı sağlayacaklarını söyledi. 
Akaryakıt sektöründe satın almalar devam edecek
Türkiye Petrolleri’nin özelleştirilmesiyle devletin akaryakıt dağıtım sektöründen tamamen çekildiğine değinen Demirağ sözlerine şöyle devam etti:
“15 yıl öncesine kadar 20 dağıtıcının faaliyet gösterdiği sektörde bugün 85 firma var. 12 bin 550 akaryakıt, 10 bin de LPG istasyonunun olduğu akaryakıt dağıtım sektörü, hem yeni satış ağları hem de satın almalarla büyüme ekseninde rekabete sahne oluyor. Devletin bu alandan çekilmesinin ve artık denetleme ve düzenleme rolü üstlenmesinin de hem sektörün gelişimi hem de rekabet açısından avantajlar yaratacağını düşünüyorum. Rekabette güçlenmek ve pazar paylarında artış sağlamak için satın alma ve birleşmeler bekleniyor. Önümüzdeki dönemde sektörde hem satın almaların devam edeceğini hem de büyük yatırımlar beklendiğini söyleyebilirim. Türkiye Petrolleri olarak biz de planlarımızı bu doğrultuda yapıyor; fırsatları yakından takip ediyoruz.”
Sektörün liderlerini teknolojik dönüşüme uyum belirleyecek
Akaryakıt sektöründe fiyatların yüzde 56’sının vergi olduğunu belirten Demirağ sözlerini şöyle tamamladı: 
“Sektörün toplam kârlılığı brüt yüzde 13-15 düzeyinde seyrediyor. Regülasyonlar sebebiyle maliyetlerin arttığı, kâr marjlarının daraldığı ve global krizin etkileriyle işletim sermayelerinin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Aslında sektörün kabuk değiştirdiğini de söyleyebiliriz. Teknolojinin ve full otomasyonun kullanıldığı yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde gelişmelere ayak uyduran ve iş yapış biçimlerini yenileyenler yükselirken değişime kapalı olanlar küçülecek. Bizim stratejimiz, teknolojiye uyumu önceliklendirip sektördeki dönüşüme öncülük ederek farklılaşmak ve liderlik iddiamızı güçlendirmek olacak.” 
(fotoğraflar)