CUMHURİYET Gazetesi davasında, istinaf mahkemesinin cezaları onamasının ardından, 5 yılın altında ceza alan Cumhuriyet Gazetesi eski 6 çalışanı cezalarının infazı için Kocaeli Adliyesi'ne gelerek, işlemlerin ardından cezaevine götürüldü.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından Cumhuriyet Gazetesi davasında verilen cezaların onanmasının ardından, Cumhuriyet Gazetesi eski çalışanları Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Önder Çelik ile karikatürist Musa Kart ve muhasebe çalışanı Emre İper cezalarının infazı için Kocaeli Adliyesi'ne geldi. Cumhuriyet Gazetesi eski çalışanlarına CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Barış Atay, Cumhuriyet Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Akın Atalay destek verdi.
Kocaeli Adliyesi önünde bir konuşma yapan Sezgin Tanrıkulu, "Soruşturmanın başlatılması, iddianamenin kendisi, yargılama süreci, istinafın onaylaması, tümü hukuka aykırı. Adil ve dürüst olmayan bir yargılama sürecinde maalesef bu hüküm kesinleşti. Bağımsız ve tarafsız bir yargı ortamı yok. 8 Cumhuriyet çalışanı ile ilgili olarak, yazar ve avukat arkadaşlarımızla ilgili olarak tamamen hukuka aykırı bir biçimde hükümler kesinleşti ve Yargıtay'a gitmeden kesinleşti. Diğer, 5 yıldan fazla ceza alan gazetecilerin ve Cumhuriyet Vakfı yöneticilerinin dosyası şu anda Yargıtay'da. Yargıtay'ın hangi kararı vereceği belli değil. Bozma kararı da verebilir. Dolayısıyla, bu süreç beklenmeden, maalesef infaza verilmiş oldu. Bu durumun kendisi de adil ve dürüst yargılama ilkelerine aykırı, çünkü aynı yargılamada mahkum oldular. Bir kısmının hükmü kesinleşti, bir kısmı kesinleşmedi. Yargıtay sürecinin kesinleşmeden infaza verilmiş olması da Ceza Muhakemesi Yasası'ndaki başka bir hukuka aykırılık. Ama bütün bu süreçlerin Anayasa Mahkemesi'nden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden döneceğinden emin olabilirsiniz. Olan Türkiye'de hukuk ortamına, yargının bağımsız ve tarafsız tutumuna olmaktadır. Tabii ki arkadaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum olmaları da en büyük ihlaldir. Türkiye'de basının, medyanın hangi baskı ortamında olduğunu da dünyaya göstermiştir bu karar." dedi.
Hakan Kara, Türkiye'de adalet konusunda ciddi bir sıkıntı olduğunu ifade ederek, "Her alanda hukuksuzluklar yaşandı bu davada. Son süreçte de, biliyorsunuz ki bir grup arkadaşımız 5 yılın altında ceza aldı. Diğer bir grup da daha yüksek cezalara çarptırıldılar. Şimdi daha az ceza alan arkadaşlar cezaevine gidiyor. Diğer arkadaşlarımız Yargıtay'a başvuruyor. Burada da çok basit bir sorun çıkıyor ortaya. Yargıtay'da bu dava bozulursa ve arkadaşlarımız beraat ederlerse, cezaevinde yatmış olan bizlerin durumu ne olacak? Ne yazık ki Türkiye'de adalet konusunda ciddi bir sıkıntı var. Bunların çözülmesini bekliyoruz" diye konuştu.
Musa Kart ise yumruk atanın serbest, gazetecilerin ise cezaevinde bulunduğunu belirterek, "İnanıyoruz ki, bu dava halkın vicdanında görülmeye devam edecek. Birkaç gündür iyi kalpli ve duyarlı insanlar yaşadıklarımızı özetliyor. Yumruk atan serbest, karikatürist ve gazeteciler cezaevinde. Gazetecilerin cezaevi kapılarında açıklama yapmadığı günlerde buluşmak dileğiyle, hoşça kalın." dedi.
Mustafa Kemal Güngör, Cumhuriyet gazetesinin FETÖ’nün yarattığı tehlikeyi anlattığını ifade ederek, "Maalesef hukuku katleden bir karar ile mahkum olduk ve bugün de hapse girmek üzereyiz. Aslında Fethullah Gülen'i ve cemaatini, FETÖ gerçeğini Türkiye'ye 35-40 senedir anlatan yayın organı Cumhuriyet Gazetesi'dir, Hikmet Çetinkaya'dır. Onun yazılarından, Cumhuriyet'in yazılarından öğrendik biz bu gerçeği. Fethullah Gülen ve cemaatini, yarattıkları tehlikeyi Türkiye'ye Cumhuriyet Gazetesi anlattı. Fakat ne gariptir ki, Cumhuriyet Gazetesi ve bizler, Hikmet Çetinkaya da dahil, FETÖ'ye yardımdan mahkum edildik ve hapse giriyoruz. Herhalde bunu hiç kimse kabul edemez. Kamu vicdanı da bundan çok rahatsız olacaktır. Çarpıcı bir şeyi de söyleyeyim. Biz bu davada epeyce bir arkadaş yargılandık. 14 kişi mahkum durumdayız. Yerel mahkeme bir kısmımıza 5 yıl ceza verdi, diğer arkadaşlarımıza 5 yılın altında ceza verdi. Diğer arkadaşlarımıza ise 5 yılın üzerinde cezalar verdi. Şimdi yerel mahkemenin kararı İstinaf Mahkemesi'nde onanınca bizim cezamız kesinleşmiş oldu ve biz hapse gidiyoruz. Ama 5 yılın üzerinde ceza alan arkadaşlarımız yönünden temyiz hakkı var ve dosya Yargıtay'a gidiyor. İşin ilginci, Yargıtay bu dosyayı incelediğinde ki, inanıyorum Yargıtay'da dürüst, bağımsız yargıçlar var. Bu dosyayı inceleyecekler ve bu kararla ilgili, 'Burada bir suç yoktur. Beraat etmeleri gerekir' diye bir bozma kararı verdiği takdirde, otomatik olarak şu anda içeri girmekte olan bizler de bu karardan yararlanıyoruz. Kanun böyle diyor. Ama aylar geçtikten sonra bu ortaya çıkabilir ve biz de bu mağduriyeti yaşamış olacağız. Devlet de bize 'Pardon' diyecek. Böyle bir hukuk anlayışı olmaz. Böyle bir yasa maddesi olmaz. Bunu hep dillendirdik. İstinaf Mahkemesi önünde de anayasaya aykırılık itirazında bulunduk avukatlarımız aracılığıyla. Fakat bir tek kelime bile yanıt verilmedi ve kararımız kesinleşti. Böyle bir hukuk garabetiyle karşı karşıyayız. Ben 34 yıllık bir avukat olarak gerçekten bu karar karşısında son derece üzgünüm. Bir yandan üzülüyorum, bir yandan kızıyorum, bir yandan öfkeleniyorum. Ama galiba en çok da üzülüyorum. Hani usta sinemacımız Nuri Bilge Ceylan'ın bir lafı var ya, 'Zavallı güzel ülkem' diye. Ülkem adına üzülüyorum. Gerçekten bunca yılın hukukçusu olarak içim acıyor." diye konuştu.
Konuşmaların ardından 5 yılın altında ceza alan Cumhuriyet Gazetesi eski yazarları Kocaeli Adliyesi'ne girerek cezalarının infazı için Cumhuriyet Savcılığına teslim oldu. İşlemleri yapılan eski çalışanlar, daha sonra polis eşliğinde Kandıra 1 No'lu T Tipi Cezaevi'ne götürüldü.

FOTOĞRAFLI