ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde Ulualan mevkisinde son bir yılda tek motorlu Cessna tipi 3 eğitim uçağının yaptığı kazalarda, 4 kişi yaşamını yitirirken, 1 kişi de yaralı kurtuldu. Antalya Bilim Üniversitesi Pilotaj Bölümü Başkanı Üner Beköz, Türkiye'de uçak kazalarının yüzde 80'inin pilotaj kaynaklı olduğunu, aynı bölgede aynı tip uçaklarla meydana gelen bu 3 kazanın ise tesadüf olduğunu söyledi. Haziran ayındaki kazadan yaralı kurtulan Bilgi Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Devrim Gün ise Cessna tipi uçakların detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini ifade etti.
Manavgat ilçesi Ulualan mevkiindeki toprak pistte son bir yıl içinde meydana gelen 3 uçak kazasında 2 pilot ve 2 öğrencisi yaşamını yitirirken, bir kişi yaralandı. Bölgedeki ilk kaza 30 Ekim 2018 tarihinde meydana geldi. Burada bulunan toprak pistten eğitim için havalanan tek motorlu Cessna 152 tipi TC KIM tescilli eğitim uçağı, Karaöz mevkiinde araziye düştü. Kazada, pilot Serkan Dilci ile beraberindeki Deniz Adalı yaşamını yitirdi.
PİLOT VE BİR ÖĞRENCİSİ ÖLDÜ, BİR ÖĞRENCİ YARALI KURTULDU
Bölgedeki ikinci kaza ise 10 Haziran 2019 tarihinde oldu. Pilot Levent Arslan ile öğrencileri Bilgi Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Devrim Gün ve aynı üniversitede öğrenci Ataberk Gökmen'in bulunduğu tek motorlu Cessna tipi 'TC-DBO' tescilli uçak, kalkıştan hemen sonra Sorgun mevkiindeki karpuz tarlasına çakıldı. Kazada pilot Levent Arslan ve Ataberk Gökmen yaşamını yitirdi, Devrim Gün ise yaralı kurtuldu.
AYNI PİST VE AYNI TİP UÇAKLA ÜÇÜNCÜ KAZA
Son kaza ise dün meydana geldi. Ulualan mevkiindeki toprak pistten saat 11.00 sıralarında havalanan Cessna tipi tek motorlu TC- AEZ kuyruk numaralı eğitim uçağı, kalkış sırasında pistten çıktı, burnu yere sürtündü. Uçakta hasar meydana gelirken, pilot Selim Polat ile yanındaki Ersin Bilen yara almadan kurtuldu. Polat ve Bilen tedbir amacıyla hastaneye götürüldü.
Kazaların hep aynı pistte ve aynı tip uçaklarla meydana gelmesi, pist ve uçak güvenliği sorusunu akla getirdi. Antalya Bilim Üniversitesi Pilotaj Bölümü Başkanı Üner Beköz, bunun bir tesadüf olduğunu söyledi.
Türkiye'nin henüz havacı olma gayretinde bir ülke olduğunu kaydeden Üner Beköz, "Havacılığın genel temayüllerine çok vakıf değiliz. Bilmemiz gereken birinci konu, uçaklar sanıldığı kadar çok kaza yapmıyor. Burada ciddi bir tesadüf var. Aynı meydanda, aynı pistte aynı tip uçakların kaza yapması ciddi bir tesadüf. Ülkemizdeki uçakların tamamı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün gözetiminde ve sürekli kontrol ediliyor. Yani uçaklarda bakım sorunu var, bazı başka sorunlar var demek doğru olmaz. Kontrolü yapılmayan, yeterlilik belgesi olmayan uçağın piste girmesine dahi izin verilmez" dedi.
KAZALARIN YÜZDE 80'İ PİLOTAJ KAYNAKLI
1942 model bir uçakla uçuş yaptığını kaydeden Üner Beköz, Türkiye'deki uçak kazalarının yüzde 70- 80'inin pilotaj kaynaklı olduğuna işaret etti. Bunun 'Pilot hata yapıyor, uçak düşüyor' anlamı taşımadığını kaydeden Beköz, "Türkiye'de, Kaza İnceleme Araştırma Kurulu var. Bu kurum kazalardan sonra detaylı çalışmalar yapıyor. Çalışmanın sonunda da kazanın nedenini açıklıyor. Biz de ondan ders çıkarıyoruz. Sivil Havacılık Genel Kurulu ve Kaza İnceleme Araştırma Kurulu çok disiplinli çalışan kurumlar. İki kurumun çıkardığı sonuçlar çok önemli" diye konuştu.
'MEYDANLARA YETERİNCE BAKIM YAPILMIYOR'
Türkiye'deki bütün meydanların genel bir bakım sorunu olduğunu vurgulayan Üner Beköz, yerel yönetimler ve diğer otoritelerin meydanların bakımına yeterince ilgi göstermediğini söyledi. Bu meydanda yapılan işin genel havacılık olduğuna dikkati çeken Beköz, "Genel havacılık yeterince ilgi görmüyor. Bu nedenle bir durum, kaza söz konusu ise biz buna pilot sorumluluğu diyoruz" dedi.
Manavgat'ta meydana gelen son olayın ise bir kaza olmadığını, kırım olduğunu aktaran Beköz, "Burada can kaybı ve yaralanma yok. Dolayısıyla bir kaza değil, kırımdır. Rüzgar nedeniyle uçak bulunduğu yerde ters dönmüş. Genel havacılıkta, havacılık yapılacak yerlerin otoriteler tarafından belirlenmesi lazım. Orası doğru yer midir, değil midir, rüzgar alır mı almaz mı, zaman içinde şartlar değişmiş midir? Bunun iyi belirlenmesi lazım. Bu alanda uçmak, tamamen pilot arkadaşlarımızın sorumluluğudur. Rüzgarın azizliğinden meydana gelmiş bir kırımdır. Bu alanda daha önce de iki kaza meydana geldi. Ancak bu kazaların sonuçlarını da bu meydana yükleyemeyiz" diye konuştu.
PİST FAKTÖRÜ
Pistin toprak olmasının kaza nedeni olmadığını belirten Beköz, "Doğru pist diye bir şey yok. Nereye iniş yapılacağı, nereden kalkış yapılacağına pilot karar verir. Pistin toprak, çim ya da beton olması gerekmiyor. Ancak bakımlı meydanların olmasını isteriz. Bu pistin toprak olması kaza nedeni değildir" dedi.
'KAZA YAPAN UÇAK ÇOK GÜVENLİ VE EN ÇOK KULLANILAN'
Aynı meydanda aynı tip uçakla 3 kazanın meydana gelmesinin de tamamen tesadüf olduğuna işaret eden Üner Beköz, şöyle konuştu:
"Bu 3 kazadaki uçaklar belli bir markaya ait. Bu uçaklar üretildikleri tarihten bu yana 50 milyon saat uçuş yapmışlar. Son derece güvenli uçaklar. Dünyadaki en güvenli uçaklar olarak kabul ediliyorlar. Bu nedenle dünyada en çok bu uçaklar kullanılıyor. Başka uçaklar olsaydı, belki daha korkunç kırımlar, kazalar olabilirdi. Uçakların tipinden dolayı kaza oluyor diye bir şey kabul etmemiz mümkün değil."
YARALI KURTULAN DEVRİM GÜN: DETAYLI İNCELENMELİ
Bilgi Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Devrim Gün ise bu kazanın tesadüf olmadığını savundu. Kendisinin haziran ayında meydana gelen kazadan yaralı kurtulduğunu hatırlatan Gün, "Bu uçaklar çok detaylı bir şekilde incelenmeli. 'Düşen uçaklarda düşük kaliteli yakıt mı kullanılıyor, yoksa bakımları mı tam yapılmıyor' ister istemez bu sorular akla geliyor. Bunlar teknik konular ve kazalar bu yönleriyle araştırılmalı" dedi.

FOTOĞRAFLI