Uluslararası Stratejik Araştırma Kurumu (USAK) tarafından hazırlanan "Avrupa'yı Bekleyen Tehlike: Aşırı Sağın Yükselişi" isimli analizde, Avrupa'da hızla artan aşırı sağ eğilimlerin, sadece göçmenleri değil; Avrupalı halkların bir arada yaşamasını içinde bir tehlike oluşturduğuna işaret edildi.
Norveç’te Andres Behrin Breivik isimli şahsın 93 kişiyi katletmesi, Avrupa’daki yabancı düşmanlığının neden kaynaklandığını gündeme getirdi.
USAK uzmanları Fatma Yılmaz Elmas ve Mustafa Kutlay tarafından hazırlanan "Avrupa'yı Bekleyen Tehlike: Aşırı Sağın Yükselişi" analizinde, Avrupa'da asıl sorunun aşrı sağın yükselişi değil, merkez partilerin, bu kesimin oylarını alabilmek için aşırı sağcı söylemleri merkeze kaydırmalarının yattığına dikkat çekildi. Merkez partilerin bu sorunla yüzleşmek yerine bu konuyu kendi lehlerine kullanmaya çalışmalarının yattığına işaret edilen analizde, aşırı sağın yükselişinde 11 Eylül saldırısı, 2004 yılındaki Madrid'teki saldırı, 2005 yılındaki Londra'daki terör saldırılarının etkili olduğu vurgulandı.

EKONOMİK KRİZ YABANCI DÜŞMANLIĞINI ARTIRDI
Avrupa'da aşırı sağ görüşlerin artmasında yaşanan ekonomik krizinde etkisinin olduğuna dikkat çekilen analizde, kriz dolasıyla ortaya çıkan işsizliğin yabancı düşmanlığını körüklediğine işaret edildi.
Analizde, şu ifadelere yer verildi: "Kriz zamanlarında siyasetçiler pozisyonlarını kuvvetlendirmek için hızla 'günah keçisi' arayışına girmekte, kriz nedeniyle öfke biriktiren halklara öfkelerini boşaltabilecekleri bir sorumlu göstermeye çalışmaktadır. Bir çeşit 'rahatlatma terapisi' mahiyetinde olan bir yaklaşımla toplum da olan biteni göçmenlerin sırtından okumaya eğilimli hale gelmektedir.”

AVRUPA’NIN BÜTÜNLEŞME TEMEL DİNAMİĞİ TARTIŞILMAYA AÇILDI
Analizde, en son yaşanan Schengen krizinin ortaya çıktığı ve birçok ülkenin ulusal sınırlarına yeniden dönmeyi tartışmaya başladığı kaydedildi. Schengen krizinin Avrupa bütünleşmesinin temel dinamiği olan serbest dolaşıma darbe vurduğu, Avrupa ülkeleri arasında güven bunalımını getirdiği ifade edildi.
Avrupa’nın aşırı sağ eğilime yenik düştüğü tespitinin yapıldığı analizde, “11 Eylül olaylarının neden olduğu paranoya ve yerleşik algı, ekonomik kriz ve Schengen krizi gibi Avrupa’daki sosyo-ekonomik refahı doğrudan etkileyen gelişmelerle birlikte, dışlamacı kültüre dönüştüğünü söyleyebiliriz. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı modern Avrupa tarihinin organik bir parçasıdır. Avrupa kendini tanımlamak için ötekine ihtiyaç duymuştur. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı, Avrupa için yapısal bir fenomen mahiyetindedir. Modern Avrupa tarihi aynı zamanda ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadele tarihidir. “ ifadelerine yer verildi.
Siyasi bir söylemin bir parçası haline gelen ucuz popülizmin önünün alınması gerektiği vurgulanan analizde, “ Bu durumdan zarar görecek olan yalnızca göçmenler ya da üçüncü ülke vatandaşı değil, Avrupa bütünleşme değerlerinin bizzat kendisidir.” tespiti yapıldı.