1 - İSTANBUL HAVALİMANI'NDA TERMAL KAMERA SAYISI İKİYE ÇIKARILDI

- THY EKİPLERİ ÇİN UÇUŞLARINDA MASKE TAKMAYA BAŞLADI

Haber-Kamera:  Enver ALAS - İSTANBUL, 
İstanbul Havalimanı'nda 'koronavirüs' nedeniyle geçen hafta kurulumu yapılan ve Çin'den gelen yolcuları tarayan termal kamera sayısı ikiye çıkarıldı. Bugün Çin'den gelen 4 uçağın yolcuları iki ayrı noktada kurulan iki ayrı termal kamera ile izlendi. Ayrıca Çin uçuşlarında görevli Türk Hava Yolları'nın (THY) uçuş ekipleri de koruyucu maske takmaya başladı. 
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede yayılan yeni tip ölümcül 'koronavirüsü'ne karşı İstanbul Havalimanı'nda Çin'den gelen yolculara yönelik geçen cuma günü başlatılan termal kameralı önlemler devam ediyor. Termal kamera sayısı ikiye çıkarılırken, kontrollerde Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü'ne bağlı görevlilerin sayısı da artırıldı. Çin'den sabah saatlerinde gelen 4 uçağın yolcuları termal kameralarla kontrol edilirken, herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. 
Ayrıca THY'nin Çin uçuşlarında görevli kabin ve kokpit ekiplerinin de isteğe bağlı olarak 'koronavirüs'e karşı önlem olarak koruyucu maske taktıkları görüldü. 

EĞİTİMİNİ YARIDA BIRAKIP TÜRKİYE'YE DÖNDÜ 
Öte yandan Çin'de yaşayan Türkler de koronavirüs tehdidinin ardından Türkiye'ye dönmeye başladı. 4 ay önce dil eğitimi için Xiamen şehrine giden Eren Ocak onlardan biriydi. Yaşadıklarını havalimanında basın mensuplarına anlatan Ocak, şunları söyledi: "Çince öğrenmek üzere Xiamen Üniversitesi'ne kayıt oldum. Çin tatili sırasında 'koronavirüsü' ortaya çıktı. Okulumuz bir bildiri yayınladı Normalde tatilimiz Mart'ın 16'sında bitecek iken ikinci bir emre kadar 'okula kimse dönmesin' dendi. Tatil nedeniyle şehir dışına çıkanlar geri dönmedi. Benim yaşadığım eyalatte koronavirüsü vakası 30'dan 56'ya çıktı. Gün geçtikçe de artıyor" dedi. 

"HER YER HAYALET ŞEHRE DÖNÜYOR"
Ocak, "Dışarı çıkan insan sayısı epey azaldı. Maskesiz kimse dışarı çıkmıyor. Ben şehir dışında yaşıyorum. Xiamen'e giderken normalde her gün trafik olur ancak buraya gelirken hiç trafik yoktu; araba bile yoktu. Her taraf hayalet şehre dönüyor. Benim okuduğum üniversitedeki Türkler'in neredeyse hepsi ülkeye döndü. Yabancıların hepsi geri dönüyor. Ben de bu olayların biraz yatışmasını bekleyeceğim. Virüsün durumuna bağlı olarak belki Eylül'e doğru dönebilirim" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
--------------------
-Guangzhou seferini yapan uçak
-Yolcuların terminale girişi
-Termal kamera ile yolcu taraması yapılması
-Termal kameraya yansıyan görüntüler
-THY'nin kabin ve kokpit ekipleri
-Maske takan pilotlar
-Maske takan hostesler
-Çinli yolcular
-Eren Ocak ile röportaj
-Uçuş bilgisi ekranı
-Genel ve detaylar

==============================

 (Geniş haber) 
2- SULTANGAZİ'DE ATÖLYENİN TAVANI ÇÖKTÜ

Cemil ÖZDEMİR-Murat SOLAK/İSTANBUL ()
Sultangazi'de sandalye imalatı yapan bir atölyenin tavanı aşırı yükten çöktü. Göçük altında kalan bir işçi itfaiye ekipleri tarafından kurtarılarak hastaneye götürüldü.
Olay, Sultangazi Cebeci Mahallesi 2596. sokak üzerinde bulunan sandalye imalatı yapan iki katlı atölyenin tavanı aşırı yük nedeniyle çöktü.  Göçük altında bir işçi kaldı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye polis, sağlık ve AFAD ekibi sevk edildi. İtfaiye ekipleri göçük altında kalan işçiyi kısa sürede çıkararak yaralı olarak  ambulansla çevredeki bir hastaneye götürdü. Çöken tavanın üzerinde ağır yükleri taşımak ve raflara dizmek için kullanılan forklift ile hurda yığınlarının olduğu öğrenildi.
İş yeri çalışanı Ümit Özdemir, "Eski bir bina, mal sahibi üst katlara hurda yığmayı yasakladı. Üst kata dünya kadar hurda yığılmış. Forklift koymuş üzerine, adam kaldırdığı anda üzerine yığılmış. Adamda kaçmış, biz forklifti çalıştırmayı bilmiyorduk. Millet yetişene kadar adamı zar zor çıkardık. İtfaiye yetişti. Sadece bir kişi altında kaldı. Başka yaralanan yok" dedi.

Görüntü Dökümü:
--------------------
-Çöken tavan
-Enkazdan görüntü
-Forkliftin görüntüsü
-Genel ve detaylar 
 

=============================


3- DEPREM DAYANIKLILIK TESTİ YAPTIRANLARIN SAYISI ARTIYOR

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER-Harun UYANIK/İstanbul, ()
Elazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem, "Evim deprem güvenli mi?" sorusunu da akıllara getirdi. Özellikle İstanbul'da beklenen büyük depreminin korkusuyla yaşayan vatandaşların, "Deprem Dayanıklılık Testi" yapan firmalara başvuruları arttı. 
Elazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından vatandaşların, olası bir şiddetli depreme karşı evlerinin dayanıklı olup olmadığını öğrenmek için "Deprem Dayanıklılık Testi" yapan firmalara olan başvuruları arttı. Bir günde tamamlanan testler sonucunda hazırlanan raporda, evinizin depreme dayanıklı olup olmadığı sonucu çıkıyor. Çıkan raporda eviniz depreme dayanıklı değil ise güçlendirme çalışması yapılması gerektiği, ya da kentsel dönüşüme girmesi gerektiği yazıyor. Elbette rapor, "Evim şiddetli bir depremde yıkılır mı?" endişesini ortadan kaldırmaya yetmiyor. Uzmanların uyarısına göre asıl önemli olan aşama, deprem güvenli çıkmayan eviniz için güçlendirme çalışması yapılması, ya da kentsel dönüşüm kararını hızlıca verilmesi.
 
DEPREM DAYANIKLILIK TESTİ İÇİN BAŞVURULAR ARTTI
İnşaat Yüksek Mühendisi ve Bina Deprem Uzmanı Hakan Çatalkaya, "Biliyorsunuz daha geçen sene Eylül'de İstanbul'da sallandık ve ondan sonra deprem dayanıklılık testi için ciddi bir başvuru oldu. Alanda da bayağı çalışmalarımız oldu ve bu çalışmalarımız neticesinde de gördük ki, maalesef İstanbul'un bina stoku aynı Elazığ'da gördüğümüz gibi çok kötü. Ve İstanbul'da ciddi oranda bir şiddetli depremde de maalesef aynı şeyleri yaşayacağız. Hatta daha büyük olarak. Şöyle düşünün, Elazığ'ın nüfusu 600 bin, İstanbul'un görünen resmi nüfusu 16 milyon. Oranlayabilirsiniz. Vatandaşların korkmasına gerek yok, bu deprem dayanıklılık raporları bilgi vermek için hazırlanıyor. Genelde vatandaşta şöyle bir kuşku var, 'Ben bu raporu hazırlatırsam ve binam depreme güvenli çıkmazsa, devlet hemen gelir binamı boşaltır'. Böyle bir durum yok. Bu nedenle biz binaya ilk olarak bilgi amaçlı deprem dayanıklılık raporu hazırlıyoruz. O rapor ile ilgili bütün bilgileri gerçek değerleri ile aktarıyoruz. Ve ondan sonra onlar oturup hak sahipleri ile bir araya gelecekler, binaları deprem güvenli değilse güçlendirecekler, ya da kentsel dönüşüm istiyorlarsa yıkıp yapabilecekler" dedi. 
Devletin her ikisi için de teşvik verdiğini vurgulayan Çatalkaya, şunları ekledi: 
"Devlet, güçlendirmede daire başı 50 bin lira güçlendirme kredisi veriyor. Bu bedel binanın güçlendirilmesi için yeterli bir bedel. Ama binayı yıkıp yaptırmak istiyorsanız, devlet bunun için de 125 bin lira kentsel dönüşüm kredisi veriyor ama bu para maalesef yeterli değil. Üzerine bir 75 bin lira daha vermeniz lazım, 200 bin liraya ancak yapabilirsiniz." 
 
EVİNİZİN DEPREME DAYANIKLI OLUP OLMADIĞINI 10 GÜN İÇİNDE ÖĞRENEBİLİRSİNİZ
Deprem dayanıklılık raporunun hazırlanması için yapılması gereken çalışmaları ve vatandaşların izlemesi gereken yolu ise Çatalkaya, "Binada yarım gün ya da bir günlük bir çalışma oluyor, binanın alt kat, ya da uygun katlarından betonlardan numune alınıyor karotla. Burada binaya herhangi bir zarar gelmiyor, merak etmesinler. Genellikle karot aldırmak istemiyorlar. Bu karot alınan boşluklar yüksek mukavemetli harç ile dolduruluyor. Daha sonra binanın taşıyıcı kolonlarının içindeki demirlerden biz tespitleri yapıyoruz. Daha sonra o binanın zemin etüt raporunu hazırlıyoruz ve ondan sonra o bölgenin de şiddetli bir depremde nasıl sallanacağı, nasıl etkileneceği ile ilgili verilerin hepsini alıyoruz. Daha sonra o binanın bir üç boyutlu modelini oluşturuyoruz, orada bu elde ettiğimiz verilerin hepsini yükleyip, deprem anında nasıl bir hareket olacaksa simülasyonunu yaratıyoruz. En son bizim 2019 deprem yönetmeliğine göre ise o binanın deprem güvenli olup olmadığını çıkarıp, hak sahiplerine bunları bildiriyoruz. Yani gördüğünüz gibi yapılan işlemler yoğun ama bir gün içinde tamamlanıyor ve 10 gün içinde raporlanıyor. Binalar ile ilgili 'depreme güvenli değildir' sonucu çıkıyorsa bilmeliler ki, olabilecek en hızlı şekilde oradaki hak sahipleri binayı güçlendirecekler mi, kentsel dönüşüm ile yeniden mi yaptıracaklar bunun kararını vermeleri lazım. Konusunda uzman inşaat mühendislerinden yardım alabilirler. İkincisi, bakanlığın yetki vermiş olduğu risk tespitini yapan kuruluşlar var ama bunlara giderlerse resmi nitelikli olacak bu iş. Yani o yüzden tercihte bulunmaları lazım. Bizim burada vatandaşa önerimiz şu, eğer binaları için bilgi amaçlı, deprem konusunda uzman inşaat mühendislerinden bu raporları alırlarsa, karar verebilmeleri için kendilerine bir süre kalacak ama öteki türlü direkt riskli yapı tespit raporu alırlarsa, zaten ilk aşamada o binanın bilgileri bakanlığın sistemine giriliyor ve sonucu da bakanlık bunu takip ederek belediyeye bildiriliyor. Belediyeden ise size 60 gün içinde binanınız boşaltın yazısı geliyor" şeklinde anlattı. 
 
"İSTANBUL'DA 600 BİN BİNANIN 400 BİNİ DEPREM GÜVENLİ DEĞİL"
Tüm şehirlerde "Deprem Kimlik Belgesi" uygulamasının başlatılması gerektiğini vurgulayan Çatalkaya, bu sayede riskli yapıların satılamayacağı ya da kiralanamayacağı için kişilerin önlem almak zorunda kalacağını ifade ederek, "İstanbul'da şu anda 600 bin adet binamız var. 400 bin adedi deprem güvenli değil. Ama bu şu demek değil, 'Hepsi beklediğimiz İstanbul depreminde yıkılacak'. Depreme güvenli olmayanların bazıları az, bazıları orta, bazıları ağır hasar görecek ve bazıları da yıkılacak. İstatistiki olarak İBB, Üniversite ve Çevre ve şehircilik Bakanlığı ile yapılmış çalışmalar neticesinde İstanbul'da 40 bin binanın yıkılacağı ön görülüyor. Elazığ'a bakacak olursanız, şu anda 31 bina yıkıldı. Bunun neredeyse bin katı fazla burada yıkım olacak. Bence Bütün İstanbul'daki ve İzmir, Adana gibi deprem fayı üzerindeki tüm şehirlerin tamamında deprem kimlik belgesi zorunluluğu getirilmesi lazım. Bunun için de bir süre konulması lazım aynı enerji kimlik belgesi gibi. Vatandaş, e-devlet üzerinden kiralayacağı ya da satın alacağı evin deprem güvenli olup olmadığını şeffaf bir şekilde görürse, otomatik olarak problem çözülecek. Zaten otomatik olarak o mülkü satacak ya da kiralayacak kişi deprem güvenli olmayan binayı satıp kiralayamayacağı için, önlemini almak zorunda kalacak. Bu belgeyi de uzman inşaat mühendisleri hazırlayacaklar ve eğer o binaya deprem güvenli diyorsa, en az 30 yıl o binanın sorumluluğu o kişide olacak" dedi. 
Genelde İstanbul'daki binaların 5 katlı ve 10 daireli olduğunu ifade eden Çatalkaya böyle bir bina için alınacak deprem dayanıklılık raporunun ise 3 bin 500- 4 bin liraya mal olacağını ifade etti.
  
Görüntü Dökümü: 
------------------------  
-Hakan Çatalkaya ile röp. 
-Bina görüntüleri
-Depreme dayanıklılık testi simülasyon görüntüleri 
-Karot testi görüntüleri(ARŞİV) 
-Genel ve detay 

==============

4 - PAKSOY KARDEŞLERDEN SAVCIYA SUÇ DUYURUSU

Haber: Özden ATİK / İstanbul, - BEYOĞLU'nda 2010 yılında Boston Üniversitesi mezunu 24 yaşındaki Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun apartman boşluğuna düşerek yaşamını kaybetmesine ilişkin yargılanan Paksoy Holding'in veliahtları Mahmut Emre ve Can Paksoy kardeşlerin avukatları, Can Paksoy'un müebbet hapisle cezalandırılması talebinde bulunan duruşma savcısı hakkında suç duyurusunda bulundu.
10 yıldır devam eden Nazlı Sinem Erköseoğlu davasında Paksoy kardeşlerin avukatları Köksal Bayraktar ve Dilek Helvacı, mütalaasında müvekkilleri Can Paksoy hakkında müebbet hapis ve tutuklanması talebinde bulunan İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma savcısı Barış Kurt hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'a, Hakimler ve Savcılar Kurulu'na, Adalet Bakanı'na ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne sunulan şikayet dilekçesinde, savcı Barış Kurt hakkında  dosya kapsamındaki somut delillere, tanık ifadelerine, bilirkişi raporlarına ve 4 adet Adli Tıp Kurumu raporuna tamamen aykırı olarak tek yanlı, soyut iddialara dayanarak Can Paksoy'un mahkumiyetini talep edildiğini ileri sürerek "Görevini kötüye kullanmak" suçundan soruşturma başlatılması istendi.
Dilekçede Nazlı Sinem'in olay tarihinden önce de intihara teşebbüs ettiği ve ağır depresyonda olduğuna dair dosyada deliller bulunmasına rağmen savcı Barış Kurt'un söz konusu delilleri yok sayarak ölenin intihar etme olasılığının bulunmadığını iddia ettiği ve kendisini adli psikiyatrist yerine koyarak özel uzmanlık gerektiren bir konuda bilirkişi görüşü verdiği ifade edildi.
Can Paksoy ile Nazlı Sinem arasında cinsel ilişki yaşanmadığı Adli Tıp Raporu ile sabit olmasına rağmen, savcı Barış Kurt tarafından cinsel ilişkinin saklandığının iddia edilmesine de dilekçede yer verildi.  
Öte yandan dilekçede, Nazlı Sinem'in annesi Ferah Kural ve babası Ergun Erköseoğlu'nun basına yansıyan açıklamalarında davaya müdahil olmaması gereken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'a teşekkür ettikleri için "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçunun işlenildiği de öne sürüldü.

DAVANIN GEÇMİŞİ
Sanıklar Mahmut Emre ve Can Paksoy, 19. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada, kasten ya da dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyetle ilgili yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle 2014 yılında beraat etmişlerdi.  Nazlı Sinem'in ailesi kararı temyiz etmişti. Dosyayı inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da, kovuşturma evresinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'a duruşmaların bildirilmediği gerekçesiyle beraat kararının bozulmasını istemisti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesini değerlendiren Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 23 Mayıs 2018'de Paksoy kardeşler hakkında verilen beraat kararının bozulmasına karar vermişti. Dava yeniden görülmeye başlanmıştı. Karar aşamasına gelen davada, duruşma savcısı Barış Kurt 6 Ocak tarihli mütalaasında, Can Paksoy için Kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep ederken,  diğer sanık Mahmut Emre Paksoy'un ise delil yetersizliğinden beraatini istemişti.

Görüntü (arşiv)
------------
Dosyadaki olay yeri fotoğrafları


==============================

5- ÖZEL HALK OTOBÜSÜ ŞOFÖRLERİNDEN ELAZIĞ VE MALATYA'YA YARDIM
 
Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN-İsa ALAMAÇYIR-İSTANBUL-
Elazığ ve Malatya'da meydana gelen depremin ardından ülke çapında başlatılan yardım seferberliğine İstanbul Özel Halk otobüsleri kurumları ile esnafları da katıldı.
Elazığ'ın Sivrice ilçesinde 24 Ocak'ta saat 20.55'te meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından Özel Halk Otobüsleri (ÖHO) şoförleri depremden etkilenen Elazığlılar için yardım kampanyası düzenleme kararı aldı. Şoförler çarşamba günü elde edilecek gelirden oluşturulacak bütçeden bir kısmını depremzedelere gönderecek. 
Konuyla ilgili açıklama yapan İstanbul Özel Halk Otobüsleri Esnaf Odası Başkanı Göksel Ovacık, Türk Milleti olarak her zaman zor günlerde kenetlenmesini bildiklerini söyleyerek, "Bugünde gün birlik olma günü, bu nedenle Elazığ ve Malatya başta olmak üzere deprem bölgesinde yaşayan kardeşlerimizin sorunlarına bir nebzede olsa çözüm yolunda katkıda bulunmak amacıyla İstanbul'da faaliyet gösteren Özulaş A.Ş., Halk ulaşım A.Ş., Öztaş A.Ş., Yeni İstanbul Halk otobüsleri A.Ş. ve Mavi Marmara Ulaşım A.Ş. Başkanları ve yöneticileri ile birlikte bu kararı aldık. Bu tür felaketlere karşı görevimizi yapıyoruz" diye konuştu.
Otobüste yolculuk yapan Yener Çito isimli yolcu "Yaptığı destek çok iyi bir şey. Duygulandım şu anda bir yolcu olarak. Çok teşekkür ederim. Allah razı olsun hepsinden" diye konuştu.
 
Görüntü dökümü:
----------------- 
-Otobüslerden görüntü
-Asılan afişler
-Esnaf Odası Başkanı Göksel Ovacık ile röp
-Yolcularla röp
-Genel ve detay görüntüler
 
=============================== 

6- KEDİYİ YERDEN YERE VURAN KİŞİ KAMERADA

Ali ABLAY / İSTANBUL , ()
Küçükçekmece'deki bir sitenin bahçesinde kucağına aldığı kediyi sevdikten sonra yere vuran ve tekmeleyen şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Kediyi yere vurma anları ise güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendi. 
Olay, pazartesi günü Küçükçekmece'de bulunan bir sitenin bahçesinde yaşandı. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde Ufuk B.(32) kediyi kucağına alıp bir süre seviyor, ardından kediyi yere vuruyor ve tekmeliyor. Görüntülerin ortaya çıkmasının hemen ardından çalışma başlatan Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Ufuk B.'yi dün akşam saatlerinde evinde yakalayarak gözaltına aldı. 
Gözaltına alınan Ufuk B.'nin uyuşturucu madde kullanma, hırsızlık ve trafikte güvenliği tehlikeye düşürme suçlarından kaydı olduğu öğrenildi. 
Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemleri tamamlanan Ufuk B. mala zarar verme suçundan adliyeye sevk edildi. 

Görüntü Dökümü
-------------------
- Kedi yere vurduğu anlar 


===========================

7- İSTANBUL'DA GÜN DOĞUMU GÖZYÜZÜNÜ KIZILA BOYADI

Cemil ÖZDEMİR-Murat SOLAK/İSTANBUL ()
İstanbul'da gün doğumuyla ortaya çıkan manzara mest etti.
İstanbul'da gün doğumuyla birlikte gökyüzü kızıla boyanırken, ortaya çıkan manzara mest etti. Yenikapı sahilinde güneşinin yüzünü gösterdiği anda ortaya çıkan renk cümbüşü görsele şölene döndü, kartpostallık görüntüler oluştu. Bazı vatandaşlar manzarada fotoğraf çektirirken bazıları ise spor yaptı. 

Görüntü Dökümü:
---------------
-Gün doğumundan görüntü
-Güneşin doğuşu
-Koşanlar
-Genel ve Detaylar


=================
8- ŞİLE YOLU'NDA TRAFİK KAZASI: 2 YARALI

Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN-İsa ALMAÇAYIR/İSTANBUL,()
Ümraniye Şile Yolu'nda seyir halindeki otomobil bilinmeyen bir nedenle kontrolden çıkarak takla attı. Otomobilde bulunan 2 kişi yaralanırken, kaza nedeniyle trafik oluştu.
Kaza 07.00 sıralarında Şile Yolu Ümraniye Mevkii'nde meydana geldi. Üsküdar istikametine ilerleyen Salih D. yönetimindeki 34 GE 8852 plakalı otomobil bilinmeyen bir nedenle kontrolden çıktı. Otomobil taklalar atarken içinde bulunanlar yola savruldu. Kazayı gören diğer sürücüler polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Kazada yaralanan sürücü Salih D. ve Hakan D.'ye ilk müdahalesi olay yerinde yapıldı. Yaralılar ambulansla hastaneye götürülürken, otomobilde büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Hastaneye kaldırılan yaralıların hayati tehlikesi olmadığı öğrenildi. Kaza nedeniyle yolda trafik oluştu. Kazaya karışan aracın kaldırılmasının ardından trafik normal döndü. Polisin kaza ile ilgili soruşturması devam ediyor.

Görüntü dökümü:
---------------------
-Yaralıların görüntüsü
-Takla atan aracın görüntüsü
-Trafikten görüntü
-Polis ekiplerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
 
=====================================

9 - KÜÇÜKÇEKMECE'DE KUYUMCUYA BİTİŞİKTEKİ DÜKKÂNDAN GİREN HIRSIZLAR KAMERADA 

İstanbul,
Küçükçekmece'de 7 kişilik hırsızlık çetesi bitişik dükkânın duvarını delerek girdikleri kuyumcudan 1 milyon lira değerinde altın çaldı. 
Olay, Küçükçekmece'de 27 Kasım gecesi yaşandı. Kuyumcunun önüne gelen soyguncular polis ve bekçilerin fazla olmasından dolayı bir süre bekledi. 7 soyguncu 27 Kasım'da gece saat 01.00 sıralarında yeniden dükkânın önüne geldi. 2 kişi araçta beklerken, 2 kişi de dükkânın çevresinde etrafı gözledi. Diğer soyguncular ise kuyumcunun bitişiğinde bulunan dükkânının kepenklerini açtı. Kepenkler açıldıktan sonra kapıyı zorlayan soyguncular açmayı başaramayınca araçlarına giderek yanlarında getirdikleri kesici ve delici aletleri aldı. Kapıyı açmaya başaran soyguncular kuyumcu dükkânının duvarını ise matkapla deldi. 
Kuyumcu dükkânında bulunan 4 çelik kapıyı da açan soyguncular piyasa değeri 1 milyon lira olan 2 kilo 700 gram altını alarak kaçtı. Polis ekipleri kaçan 7 kişilik çeteyi yakalamak için çalışma başlattı.
Soygun anı güvenlik kameralarına da yansıdı. 

Görüntü Dökümü:
-----------------------
- Güvenlik kamerası görüntüleri

============================

10- (ÖZEL) TUZLA'DA SİLAHLI SALDIRI: 1 YARALI

Haber-Kamera: Çağrı ÇALIŞKAN/İSTANBUL,()
Tuzla Aydınlı Mahallesi'nde evinden işe gitmek için çıkan Soner Polat kimliği belirsiz bir kişi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Bacağından yaralanan Soner Polat hastaneye kaldırıldı. Polis kaçan saldırganı arıyor. 
Olay saat 07.20 sıralarında Tuzla Aydınlı Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre işe gitmek için evinden çıkan Soner Polat, evinin bir sokak arkasında silahlı saldırıya uğradı. 4 el ateş eden saldırgan olay yerinden uzaklaşırken kurşunlardan bir tanesi Polat'ın sol baldırına isabet etti. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı vatandaşın ilk müdahalesi olay yerinde yapıldıktan sonra Pendik Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Görgü tanığı Selami Çalkan, "Ben dükkanımı açtığımda birisini vurmuşlar dediler. O sırada ambulans gelip çocuğu götürdü. Sağlık durumu iyiydi. " dedi. Olayın gerçekleştiği sokak iki yönlü olarak trafiğe kapatıldı. Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarının ardından sokak tekrar yaya ve araç trafiğine açıldı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü:
------------------
-Polis ekiplerinden görüntü
-Mermi kovanlarının görüntüsü
-Olay yeri inceleme ekiplerinin görüntüsü
-Vatandaş ile röp
-Genel ve Detay görüntüler


=========================

 
11- KARADENİZ'DE 'KAHVERENGİ KOKARCA' HIZLA YAYILIYOR… 1 MİLYAR DOLAR ZARAR VAR 

-Çin'den geldi Türkiye'ye 1 milyar dolar zararı var 

-Fındıkta 'kahverengi kokarca' alarmı; kaliteyi yüzde 50 düşürüyor

Gül KABA-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, () - Karadeniz Bölgesi'nde fındık başta olmak üzere 300'den fazla ürüne zarar veren 'kahverengi kokarca' hızla yayılmaya devam ediyor. Uzmanlar, anavatanı Çin olan zararlıyla mücadele için Japonika arı türünün kullanılması gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Celal Tuncer, "Kaliteyi ve verimi yüzde 50 düşürüyor. Hasarlı fındık oranı yüzde 20'yi buldu, ekonomiye ise 1 milyar dolar zararı varö dedi. 
Karadeniz Bölgesi'ne 3 yıl önce Gürcistan üzerinden geldiği belirtilen Türkiye'nin önemli ihraç ürün fındık başta olmak üzere birçok tarım ürününde verimi ve kaliteyi düşürdüğü tespit edilen kahverengi kokarcadan kurtulmanın yolları aranıyor. Günde 30 kilometre yol kat eden böcekler, yapraklarını yediği suyunu emdiği fındık ağaçlarının kökünü kurutuyor. Tek seferde 28 yumurta bırakan zararlı sezon boyunca 3 bin yumurta üretebiliyor. 
MÜCADELE İÇİN KONFERANS DÜZENLENDİ 
Uluslararası Kabuklu Kuruyemiş ve Kuru Meyve Topluluğu (INC) Ferrero Değerli Tarım ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi iş birliğiyle İstanbul'da 'Türkiye ve Akdeniz Ülkeleri Tarımı İçin Potansiyel Tehdit: Kahverengi Kokarca' başlıklı bir konferans düzenledi. 
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanı Dr. Suat Kaymak'ında katıldığı konferansta Türkiye'den ve dünyadan uzmanlar, sadece fındık değil, 300'den fazla meyve ve bitkiye zarar veren, Türkiye'den de görülmeye başlanan bu önemli istilacı böcekten kurtulma yollarını ele aldı.

2020 MÜCADELE İÇİN DOĞRU ZAMAN; ÜLKELER İŞ BİRLİĞİ YAPMALI
Toplantının açılış konuşmasını yapan INC Sürdürülebilirlik, Bilimsel ve Devlet İşleri Komitesi Başkanı Pino Calcagni, "2020 bu zararlı ile mücadeleye başlamak için en doğru zaman. Bugün burada çiftçi, üniversite, ihracatçı birlikleri ve bakanlık temsilcileri bir arada. Bu iyi bir gelişme hepimiz aynı gemideyiz. Böyle bir zararlı ile mücadelede Türkiye, İspanya, Gürcistan, Azerbaycan hatta Ukrayna birlikte hareket etmeli. Biz her hafta tüm bu ülkelerden gelen istatistiklere bakıyoruz. Dolayısıyla şu anki durumun iki yıl öncesine göre daha iyi olduğunu söyleyebilirim. İtalya da Emilia Romagna bölgesinde bu zararlıya karşı Samuray böceğini kullandılar ve büyük bir başarı elde ettiler. Şimdi samuray dediğimiz bu böceği piamonte bölgesinde kullanmaya başladık.  Avrupa Birliği'ndeki Tarım Genel Müdürlüğü'ne bu meseleyi götürdük, onlarda konuyla ilgileniyorlar ve takip ediyorlar" dedi. 
KAHVERENGİ KOKARCA 2017 YILINDA TÜRKİYE'YE GELDİ 
İstilacı böceğe karşı her türlü çalışmaya ve araştırmaya destek vereceklerini söyleyen Tarım ve Orman Bakanlığı Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanı Dr. Suat Kaymak da, "Dünya fındık üretimi ihtiyacının yüzde 70'ini karşılıyoruz. Büyük çoğunluğu Karadeniz bölgesinde olmak üzere 39 ilde 700 bin hektar alanda üretim yapıyoruz. Fındığın verim ve kalitesini etkileyen zararlı organizmalar var. Kahverengi kokarca da bunlardan birisidir. Böcekle Türkiye 2017 yılında tanıştı ama hızla yayılma potansiyeli gösteriyor" ifadelerini kullandı. 

BAKANLIK PROJE BAŞLATTI
Kahverengi kokarcanın Artvin'den ülkeye giriş yaptığını belirten Dr. Kaymak, "Hızlı bir şekilde biyolojik dönemlerini belirleyerek popülasyon dağılımlarını incelemek için proje başlattık. Proje kapsamında 6 ilde 46 ilçede 136 lokasyonda bir program hayata geçirdik. Programla gördük ki zararlı böceğin popülasyonu 2018 yılında Artvin ve Rize'de arttı. 2019 yılında ise Trabzon, Giresun, Samsun hatta Yalova'nın içinde bulunduğu 6 ilde hızla yayıldığı tespit edildi" diye konuştu. 

"ARTVİN BÖLGESİNDE HASARLI FINDIK ORANI YÜZDE 20'Yİ BULDU"
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü'nden Prof. Dr. Celal Tuncer ise, kahverengi kokarcanın fındık başta olmak üzere 300'den fazla tarımsal ürüne zarar verdiğini söyledi. 
İstilacı böceğin fındık başta olmak üzere narenciye, üzüm, Trabzon hurması, mısır, domates ve biber için büyük tehlike teşkil ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Tuncer, "2019 yılındaki verilerimize göre popülasyon henüz yeni olmasına rağmen Artvin bölgesinde hasarlı fındık oranı yüzde 20'yi buldu. Bu bize önümüzdeki yıllarda verim ve kaliteyi yüzde 50'lere varacak oranda düşüreceğini gösteriyor. Erken dönemdeki zararıyla verimi düşürüyor, hasattan sonra ürünün iç kalitesinde büyük bir bozulma meydana getiriyor. İtalya ve Amerika'da bazı bahçelerde yüzde 80'lere varan zarar tespit edildi" dedi.

BÖCEĞİN VERDİĞİ ZARAR NASIL ANLAŞILIR?
Böceğin iğne gibi bir ağzı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tuncer, "Bitkiyi tüketmiyor, yaprak, sap ve meyvesini sokup, emiyor. Yaprak ve sap kısmında değil ama meyvenin içine iğnesini sokarsa acılaşmasına, bozulmasına ve şekil bozukluğuna sebep oluyor. Meyvenin içinde kahverengi doku olur. Fındıkta acılaşma ve çöküntüler oluşuyor. Domateste açık sarıya dönüşen lekeler, biberde şekil bozukluğu, mısır tanelerinin tamamen içinin boşalması, besin değerini yitirmesi olarak kendini gösteriyor. Halk arasında pis kokulu böcek olarak biliniyor" diye konuştu.

3 YILDA 8 İLE YAYILDI; ŞEFTALİ, ELMA, ÜZÜM VE KAYISI RİSK ALTINDA 
Böceğin hızla yayılmaya devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Tuncer, "Eğer önlem alınmazsa ilk patladığı şu yıllarda üründe yüzde 50 kalite kaybı, yüzde 30 civarında da pazar değerinin düşmesi demek. Bu da Türkiye için sadece fındıkta yıllık 1 milyar dolarlık kayıp anlamına geliyor. Şeftali, elma, üzüm, kayısı yakın gelecekte risk altında. Böcek yayılmaya devam ediyor. 3 yıl içinde 8 ile yayıldı. Birkaç yıl içinde bütün Türkiye'ye yayılabilir" ifadelerini kullandı. 

İKLİM YAYILMASINDA ETKİLİ
Sıcaklığın 33 dereceyi geçtiği zaman böceğin olumsuz etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Tuncer, "Karadeniz Bölgesi'nin iklimi istilacı böceğin yaşaması için ideal bir iklim, yaptığımız risk analizleri bunu gösteriyor. Orta Anadolu'da yaşaması için çok uygun. Hemen hemen Türkiye'nin bütün bölgeleri risk altında ama en yüksek risk alanı Karadeniz Bölgesi'dir" dedi.

"MÜCADELEDE SAMURAY ARICIĞI KULLANILSIN"
Şu anda zararlının hangi illere yayıldığının izlendiğini söyleyen Prof. Dr. Tuncer, "Karantina ve eradikasyon önlemleri çok zor çünkü çok hareketliler, günde 5 kilometre kadar rahat uçabiliyorlar. Ticari vasıtalarla rahatça yayılabiliyorlar. İlk görüldüğü yerlerde ilaçla mücadele ediliyor. Anavatanı olan Çin'de bu böceği kontrol altına tutan doğal düşman bir arı türü var.  Bu arı türüne 'samuray arıcığı' deniyor. Kahverengi kokarcanın yumurtalarını yiyerek yok ediyor, doğal düşmanı. Arı şu anda Türkiye'de yok, mücadele kapsamında acil istediğimiz ülkede bulunmayan ve zararlıyı kontrol eden en etkili doğal düşmanını transfer etmek. Gerekli izinleri alıp, altyapıyı oluşturduğumuz takdirde bu arı türünü getirip ülkemizde üretimini yapabiliriz" diye konuştu. 

"FINDIK BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Ferrero Fındık Türkiye Genel Müdürü Bamsı Akın ise, fındığın kendileri için çok önemli olduğunu dile getirdi. Akın, "Ferrero'nun meşhur, çok sevilen ürünlerinin kalbinde Türk fındığı var. Fındık arzının devamlılığı da bizim için çok önemli. Dolayısıyla fındığa karşı sorumluluğumuzun olduğunu da düşünüyoruz. Fındık tarımının gelişmesi, iyileşmesi, tehditlerin bertaraf edilmesi için her zaman elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. 

Görüntü dökümü:
------------------------
-  Ferrero Fındık Türkiye Genel Müdürü Bamsı Akın röp.
- Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü'nden Prof. Dr. Celal Tuncer röp.
- Konferanstan detay görüntüler
- Fındık bahçesinden detay görüntüler
-Böcekten detaylar
- Detaylar