CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT Kanunu'na ilişkin değişiklik konusunda "Soruşturulan kişi devletin bütün sırlarına sahip, her türlü delili karartabilecek bir konumda oturuyor. Soruşturmayı istediği gibi yönlendirebilecek bir konumda. MİT müsteşarını orada tutarak ne yapacaksınız? Soruşturmayı önlemek için yasa çıkaracaksınız. Bir kişi için özel yasa çıkmaz." dedi.
Partisinin Meclis grubunda konuşan Kılıçdaroğlu, Orduluların Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okurken, televizyonlarda onların sesinin kesildiğini savundu. Kılıçdaroğlu, "Küfür mü sayıyorsunuz siz bu? Hadi Recep Tayyip Erdoğan'ı anladık, AKP'li bakanları anladık. Nasırlarına dokunmuş gibi onları ürkütür. Peki siz TC vatandaşlarından ne istiyorsunuz? Bu yayın kuruluşunu hepinizin önünde kınıyorum. Yapılan doğru değildir. 89 yıl önce Cumhuriyet'i kurduk. Yurdun her karışı şehit kanıyla sulandı. Hitabe, bütün bunların özetidir." diye konuştu.
    "Biz otokrasi miyiz? Yargıçlar devleti miyiz? Polis devleti miyiz?" diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bunlar tartışılıyor. Ama iki gerçek tartışılmıyor. Demokrasi ciddi darbelerle sarsılıyor, hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınmıştır. Bu iki gerçek tartışılmıyor. 89 yılda geldiğimiz nokta budur. Geldiğimiz nokta içler acısı. Geldiğimiz nokta demokrasi değil, post-modern dikta yönetimidir. 10 yılda buraya geldik. 10 yılda geldiğimiz nokta, kolu kanadı kırılmış bir demokrasi. Demokrasinin kurumları utançlara imza atmaz. İnsanlar haklarını yargıda ararlar. Halkın güvencesi hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargıdır. Post-modern diktatörlüğü AKP'nin beceriksizliğiyle geldik. Çatırdayan bir devletle karşı karşıyayız."
Başbakan'ın 'benden yana olanlar benden yana olmayanlar' diye ayrım yaptığını iddia eden Kılıçdaroğlu, kendinden yana olanların devlet kurumları olduğunu söylediğini savunarak, "Bölücü diyoruz sesi çıkmıyor. Sayın Erdoğan, devletin bazı kurumlarını kendi tetikçisi haline getirdi. Tetikçi yaparsan, yarın bu tetiklerin kime döndüğünü hesap edemezsin. O namlular yarın sana dönecektir. Gayrimeşru hale gelmiş bir devleti uzun süre ayakta tutamazsınız. Bir devlet illegal olabilir mi? Devlet dediğiniz meşrudur, hukuktur." şeklinde konuştu.

    "SUÇA BULAŞMA MEŞRU HALE GELİYOR"
    Bir bakanın, 'Suça bulaşmadan örgüte sızmak mümkün değildir' dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, suça bulaşmanın meşru hale getirildiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bu bilgisiz arkadaşa, cahil arkadaşa şunu söylemek isterim; devlet, meşru bir kurumdur. Meşru bir yapıdır ki insanlar haklarını yargıda arıyor. Devletin kurumları illegal yapının bir parçası olsun diyorsun. Bu başbakan yardımcısı ishal-i kelamda bulunmuştur. Ben o arkadaşa şunu soruyorum; suça bulaşmadan kabineye girmek mümkün mü, değil mi? Çete mantığıyla yönetirseniz size bu soruyu sorarlar. Buradan sayın başbakana sesleniyorum; siyasi hayatının en büyük hatasını yapmak üzeresin. Siz kalkıp özel temsilcinizi savcıların elinden kurtarmak için bir yasa getirebilirsiniz. Bu sağlıklı bir yasa değil. Bu, devleti illegal konuma taşıyacak bir düzenlemedir. Özel bir görev için görevlendirdiğin kişileri biz biliyoruz. Ama bunları kurtarayım derken, devleti gayrimeşru hale getiriyorsun. Bu sorumluluğa katlanacaksın."

    MİT KANUNU
    MİT mensuplarının veya Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etmek için görevlendirilenlerin kim olduğunun belli olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Görevlerini yerine getirirken, görevi niteliğinden dolayı işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı soruşturma açılmayacak. Ağır Ceza Mahkemesi'nin haklarında soruşturma açması Başbakan tarafından izne alınacak. Bu durumda Başbakan tarafından yönetilen bir çete akıllara geliyor. Çeteleri kim atayacak? Başbakan. Hangi demokraside bir başbakana çete kurma yetkisi verildiği görülmüş. Görevleri suç işleme yetkisine sahip olup, gönüllerinde davranma güvencesi veriliyor. Milletvekillerine verilmeyen bir dokunulmazlık bu çeteye veriliyor. Milletvekili dokunulmazlıkları kalksın diyoruz. Şimdi bu çeteye daha fazla dokunulmazlık veriyorlar. Veren kim bir çete reisi. Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı var ama vatan hainliği durumunda hakkında soruşturma açılabilir. Ancak bu çeteye vatan hainliği suçuyla bile dava açılamayacak. Cumhurbaşkanı'ndan da dokunulmaz olacaklar. Başbakan, çetesine gidip şunu diyebilir; gidin cumhurbaşkanını öldürün diyebilecek. Kimse de hakkında soruşturma açamayacak. Başbakan bunu yapmaz dersek akıllara şu soru gelir; peki yapmayacaksa neden böyle bir yasa hazırlıyor? Girer efendim girer! Açıkça il başkanları toplantısında 'Kılıçdaroğlu artık mercek altındasın. Nefesin adım adım takip ediliyorsun' diyor. Bir tek çeten eksikti. Gidip şu ana muhalefet liderinin gereğini yap demek kaldı. Aptalca bir teklif. Bu, trafik ışıklarında kırmızı ışığı kaldırmak gibi aptalca bir şeydir. Bu bir hukuk cinayetidir. Bu utanca kimse el kaldırmamalıdır. Bütün faili meçhul cinayetlerden sonra gözler Erdoğan'a çevrilecektir. Bütün faili meçhullerin tek sorumlusu o olacaktır." şeklinde konuştu.

    ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER KALDIRILSIN
    Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Bu mahkemeler, sizin aleyhinize döner demiştim. Buradan Sayın Başbakan'a samimi bir çağrıda bulunuyorum: Yargıçlara güvenmiyorum diyorsan, devleti illegal yapının içine boğarak bu sorunu çözmeye kalmayın. Özel yetkili mahkemeleri kaldıralım, hukukun üstünlüğünün temelinde yeni bir hukuk düzeni kuralım. Bizim hakkımız demokrasidir. Bu garabeti tümüyle bitirelim. Bunlar operasyon mahkemeleridir. Yarın namlunun kime döneceği belli olmaz, yarın bu namlular sana dönecektir. Devletin savcısı şunu söylüyor; ciddi suç delilleri var. Görevimi yapıp, bu kişileri sorgulayacağım diyor. Savcıyı ve polisleri görevden aldılar. Soruşturmanın ciddi delillere dayandığını söyledi. Biz bunu sürdüreceğiz diyorlar. Soruşturulan kişi devletin bütün sırlarına sahip, her türlü delili karartabilecek bir konumda oturuyor. Soruşturmayı istediği gibi yönlendirebilecek bir konumda. MİT müsteşarını orada tutarak ne yapacaksınız? Soruşturmayı önlemek için yasa çıkaracaksınız. Bir kişi için özel yasa çıkmaz. Erdoğan, bu yasayla kendi paçasını kurtarmaya çalışıyor. CHP'yi ısrarla anlamak istemiyorlar. Biz kurumlardan yana değiliz. Biz demokrasiden yanayız. Biz hukuktan, adaletten yanayız. Sağır olanların tamamı bunu duysun. Buradan sesleniyorum; sessiz kalan barolara, üniversite rektörlerine, sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum. Niye sesiniz çıkmıyor? Hem üniversitede rektör olacaksınız, hem de oturup koltuğunuzda sesinizi çıkarmayacaksınız. Üniversitelilerin ensesinde boza pişirmeye alıştınız. Bunlar üniversite mi? Ortaçağ'ın medresesi mi?"

    İÇTÜZÜK ELEŞTİRİSİ
    Kılıçdaroğlu, CHP'ye yönelik eleştirilere de sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Bu ilkesizler, utanmazların tek görevi CHP'ye saldırmak. İlla CHP'ye saldıracaklar. AKP onların kutsal mekanı. Enselerine vurup, ağızlarından lokmayı alsalar yine sesleri çıkmazlar. CHP'ye ne söylerseniz söyleyin bizi asla yıldıramayacaksınız. İktidarda da bir sürü beceriksiz, ilkesiz adam var. CHP'yi susturamazsın. Boşu boşuna uğraşma. Sen CHP'yi anlamaya aklın ermez. CHP'yi kuranların aklında deveyi hamuduyla götürmek yoktur." dedi.
"AKP hakkında verilecek gensorular saat 19.00'dan sonra veriliyor ki Meclis TV yayınlamasın." diye iddiada bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Cemil Çiçek, iyi bir sınav veremedi. Muhalefetin sesi kesilirken, muhalefetin sesi demokraside kesilir mi diyeceğine, onlarla hareket etti. Cemil Çiçek kalıbının adamı değildir. İçtüzük demokrasinin anayasası gibidir. Demokrasilerde iktidarın değil, muhalefetin konuşmasıdır. Demokrasilerde medya iktidarın eksikliklerini dile getirir. Milletin kürsüsünü çıkaracakları bir içtüzükle işgal etmek istediler. Cemil Çiçek'e, Erdoğan'a söylüyorum. Polatlı'da top sesleri yükselirken, bu Meclis'in sesi kesilmemiştir. Siz mi keseceksiniz? CHP milletvekilleri o kürsünün şerefini kurtarmışlardır. Gecenin geç saatinde AKP milletvekillerini örgütleyerek, CHP'lilere saldırttılar. Bütün milletvekillerinizle gelin. Sizin kaba gücünüz bize yetmez. Mahmut Tanal'ın parmağı kırıldı. O utanç onlara yeter. Ama utanmazlar ona da birşey diyemiyorum. AKP'nin milletvekilleri de açık yüreklilikle söylüyorum püskürtülmüştür. CHP'li milletvekili arkadaşlarımı halk adına kutluyorum. İstedikleri kadar gelsinler sahip çıkacağız."