Petrol fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak artan akaryakıt fiyatları ucuz ve kaçak akaryakıta olan talebin giderek artmasına neden oluyor.

Ucuz akaryakıta talebin artmasını fırsat bilen sahteciler ise mevzuat ve denetim eksikliğinden de yararlanarak yasadışı yollarla akaryakıta alternatif olacak çeşitli maddeler üretmeye devam ediyor.

Akaryakıt sahteciliğinin arkasındaki çarpıcı bir gerçek daha ODTÜ PAL laboratuvarına analiz için getirilen numunelerin incelenmesi sonucunda ortaya çıktı.

İsmi gizli tutulan bir kurumun yaptığı denetimlerde ele geçirilen ve atık lastikten elde edildiği tespit edilen yağ, motorin ya da fueloille karıştırıldığında akaryakıta dönüşebiliyor.

Analizleri yapan ODTÜ PAL'in Başkanı Prof.Dr. Ender Okandan, Gazeteport'a yaptığı açıklamada numunelerin üretim safhasında ele geçirildiğini piyasada satışının yapıldığına dair bir bilginin kendilerine ulaşmadığını söyledi.

Numuneleri analize gönderen kurumların ismini gizlilik gerekçesi ile açıklama yetkisinin olmadığını kaydeden ODTÜ PAL Başkanı Okandan,denetime tabii olmayan bu atık ayrıştırma işleminin insan ve çevre sağlığı için ciddi tehlikeler yaratacağı konusunda uyarıda bulundu.

Ender Okandan, Türkiye'de atık lastiklerin kimyasal işlemden geçirilerek ayrıştıran Piroliz tesislerinin bulunmadığına dikkat çekerek," Bu tür ayrıştırma işlemleri tamamen kayıtdışı ve denetimsiz olarak yapılıyor. Bu ürünler yakıt olarak kullanılacaksa ilgili bakanlıkların işletmelere lisans vererek denetim ve kontrol altına alması gerekiyor.Bu sıvının nerede ve nasıl kullanıldığını takip etmek için bu bir zorunluluk" dedi.

Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası yetkilileri ise akaryakıt sahtecilerinin sıradışı yöntemlerle piyasaya akaryakıta alternatif olacak insan ve çevre sağlığına zararlı maddeler üretmekte sakınca görmediklerini belirterek, tehlikenin boyutlarına bir kez daha dikkat çekiyorlar.

10 numara yağın denetimsiz bir şekilde üretilip satıldığını ve bakanlıkların bu konuda yetersiz kaldığını belirten TABGİS yetkilileri sahte akaryakıtta gelinen boyutun sanıldığından daha ciddi ve büyük olduğunu da dile getirerek, " Atık lastikten çıkarılan yağın akaryakıt olarak piyasaya sürülmek istenmesi olayın vahametini ortaya seriyor" yorumunda bulundu.

Lasder verilerine göre Türkiye'de yıllık ömrünü tamamlamış yaklaşık 300 bin ton civarında. Yasa kapsamında lastik üreten firmalar birleşerek Lasder adında bir dernek kurdular. Lasder, lastik üreticisi firmalar adına atık lastikleri toplayarak geri dönüşüm tesislerine ücretsiz olarak veriyor.

Türkiye'de atık lastikler sadece kırma yöntemi ile tekrar ekonomiye kazandırılabiliyor.Atık lastiğin hava kullanmadan ısıtılarak gaz, sıvı yakıt ve kömür yani karbona dönüştürülmesi işlemi olan Piroliz işlemini yapan tesis bulunmuyor.

Piroliz uygulaması sonucunda geri dönüşüm, işleme giren atık lastikten %35-%42 oranında yağ, %35-%45 oranında Karbon Siyahı ,%12-%15 oranında Atık Çelik Tel ve % 7-%12 oranında Gaz ayrıştırılıp farklı ürünlere dönüştürülebiliyor.

Geri dönüştürülen lastikten elde edilen yakıt ilk aşamada ham petrol görünümünde, ancak bir başka işlemlerle zeytin yağ görünümüne getirilebiliyor.

Lasder Genel Sekreteri Bahadır Ünsal, her yıl Türkiye'de 180 bin ton atık lastiğin ortaya çıktığını ve geçen yıl Lasder'in sorumluluğu dahilindeki 63 bin ton lastiği toplayarak isteyen firmalara dağıttığını belirterek" Derneğimize üye 9 firma var. Bu firmalar Türkiye'de satılan lastiklerin yüzde 75'ini temsil ediyor. Yani biz yüzde 75'in yüzde 50'sini toplayarak sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Geri kalan ürünlerin takibi ise Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kontrolünde. Kalan atık lastiklerin nasıl ve ne şekilde değerlendirildiğinin denetimi bu bakanlığın sorumluluğunda bulunuyor" dedi.

KALAN LASTİKLER NEREDE KULLANILDI?

Açıklamalara göre, 180 bin ton atık lastikten sadece 63 bin tonunun nerede ve nasıl kullanıldığı denetlenebiliyor. Kalan 117 bin ton atık lastiğin akıbeti ise belli değil.

Sektör yetkilileri Piroliz işleminin tesis, bilgi ve donanım gerektirdiğine de dikkat çekerek atık lastikten yağ ayrıştırma işleminin basit bir merdiven altı üretimle izah edilemeyeceğini tam tersi organize ve bilinçli bir çalışmanın olabileceğine dikkat çekiyorlar.

Yetkililer, devletin 10 numara yağda olduğu gibi tedbir almakta gecikmesi halinde akaryakıt sahteciliğinin önünün alınamayacağını ve bundan hem Türk ekonomisinin hem de insan ve çevre sağlığının zarar göreceği görüşünde birleşiyorlar.