Erdoğan, bazı yerel radyo ve televizyonlarda yayınlanan ortak canlı yayında soruları yanıtladı.

"Başbakan'ın son dönemlerde kullandığı dilin Kürtlere karşı bir savaş ilanı olduğunu İmralı'nın avukatı bunu söyledi. Zaten AK Parti ile bölgede ciddi anlamda PKK yandaşları ve BDP arasında kriz de yaşanıyor.

Seçim bürolarınıza saldırılıyor. Yaralananlar oldu, sizin otobüsünüze saldırıldı. Diğer taraftan da MHP'lilerin şöyle bir ifadesi var; 'açılım sürecinde PKK çok şımartıldı, çok fazla taviz verildi'. 'Tamam AK Parti çok iyi çalışıyor, yollar, hastaneler
yapıyor, dünyada çok iyi bir noktadayız. Ama bizim bayrağımız var, biz vatanımızı böldürmeyiz' iddialarında bulunan vatandaşlarımız var. Bu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna da Başbakan Erdoğan, "PKK benim Kürt
kardeşlerimin temsilcisi değil. Bir defa Kürtlere savaş açmak ifadesi çok adi, alçakça bir tespittir" şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Kürtler benim kardeşimdir. BDP Kürtlerin temsilcisi değildir. Kimin temsilcisi belli değil. Kendisini Kürtlerin temsilcisi olarak ifade etmek suretiyle oradan nemalanmak istiyorlar" dedi.

BDP'nin sadece istismar siyaseti yaptığını ifade eden Başbakan Erdoğan,şunları söyledi: "Bir defa şu ana kadar Kürt kardeşlerimle ilgili Cumhuriyet tarihinde verilmeyen hizmetleri AK Parti iktidarı verdi. Ret politikaları vardı bu ülkede, Kürtleri diline alamayan 'Kürt' diyemeyen siyasetçiler vardı. Kılıçdaroğlu da Bahçeli de diyemiyordu. Daha öncekiler de diyemiyordu. Bunu biz dillendirdik. Partimizi kurduk, programımızın içine koyduk. Bizim programımızda bu var.

Kurduğumuz andan itibaren eğer biz Güneydoğu'da belli bir güce ulaştıysak, zaten böyle ulaştık. Biz oradaki kardeşlerimizi de kucakladık, Batıdaki kardeşimizi de kucakladık. Niye? Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Türk'ü ne kadar seviyorsam Kürt'ü de o kadar seviyorum. Ben kendim Rizeliyim eşim Siirtli...Biz de böyle bir ayrım yok. Bizim için insan olması önemli.

Asla kalkıp da Aysel Tuğluk şöyle demiş, yok şu şöyle demiş. Bunların hiçbirisi bizi bağlamaz. Biz burada özellikle şunu ortaya koyuyoruz. Çok açık net söylüyorum. Bağımsız olarak Parlamentoya gelip grup oluşturanlar, bugüne kadar Kürt kardeşlerimin hangi sorununu çözdüler. Gidin sadece rezalet görürsünüz, belediyecilik göremezsiniz. Hiçbiri 'merkezi yönetim paramızı göndermedi' diyemez."

Kendisinin de belediye başkanlığı döneminde başarılı çalışmalar yaptığını anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "Aynı şeyi BDP'li Güneydoğu'daki belediyeler niye yapamıyor? Diyarbakır'ın, hali ortada. Hakkari'ye gidin halini görün, rezillik. Affedersin, kanalizasyonlar ortada akıyor. En ufak bir bakım yok. Kim yaşıyor orada? Benim Kürt kardeşim. Kürt kardeşime niye hizmet vermiyorsun? Ne yapıyorsun sen hizmet adına? İşleri güçleri gençlerin eline molotof vermek, kepenk kapattırmak. Sadece bunu yapıyorlar. Sorulduğu zaman da biz kimlik siyaseti yapıyoruz." "Neden AK Parti'ye oy vermeyeceklerin ifadelerinin bulunduğunun" hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, "Türkiye de herkesin AK Parti'ye oy verme mecburiyeti yok. Herkesin kendi iradesi vardır, o milli iradesi istediği istikamete kullanacaktır ve hepsi de saygındır. Bu anlattıklarım farklı bir şeydir. 'Kürtlere savaş ilan etmiştir' ifadesi çok çok çirkin, yakışıksız bir yaklaşımdır. Asla böyle bir şey söz konusu değildir. Bir defa Kürtler onlardan
çok benim kardeşimdir. Onların hizmetkarı biz olduk onlar olamadı" diye konuştu.

Önceki gün Abdullah Öcalan'la görüşen Aysel Tuğluk, "Öcalan, son dönemlerde Başbakanın kullandığı dili ve uygulamaları, Kürtlere karşı savaş ilanı olarak değerlendirdi" demişti.