İsveç'te yaşayan Kürt şair Kemal Burkay, terör örgütü elebaşısı Öcalan'ın tehditlerine yine sert bir çıkışla cevap verdi. Burkay, son günlerde medyada çıkan "Burkay'ın dönüşü için hukuki bir engel kalmadı" şeklindeki haberlerle ilgili de bir açıklık getirdi.

Bu haberlerin spekülatörlerin işine yaradığını ve Öcalan'ın da bu açıklamaların üzerine atladığını belirten Burkay, Türkiye'ye dönüşüyle ilgili yakıştırmalara sert çıktı.

"Apo'nun bir numaralı rakibi dönüyor" başlıklı haberlerin Öcalan'ı korkuttuğunu ifade eden Burkay, haberler üzerine Öcalan'ın yaptığı açıklamayı eleştirdi ve 'Deveye boynun eğri demişler nerem doğru ki demiş... Ben de Öcalan'ın sözlerini nasıl düzelteyim' dedi.

37 YIL ÖNCESİNE AİT BİR MAHKEME KARARI YOK

Geçtiğimiz hafta bazı gazeteve televizyonlara, internet sitelerine yansıyan bir haberde, "37 yıl önceki bir davadan hakkında takipsizlik kararı verildiği ve böylece artık dönüşünün önünde bir engel kalmadığının" ifade edildiğini aktaran Burkay, bu olayı ve ayrıntılarını bilmediğini kaydetti.

Bu tür haberlerin kendisine tuhaf geldiğini ve de bunun tüm hukukçulara, hatta hukuktan biraz anlayanlara dahi tuhaf gelebileceğini söyleyen Burkay: "Bir kere 37 yıllık dava olmaz ve bu Türkiye gibi bir ülkede bile mümkün değildir! Adam bile öldürmüş olsam, dava 37 yıl sürmez, en geç 30 yıldan sonra zamanaşımına uğrar... Parti davası olsa bunun da zamanaşımı süresi 10 yıl, uzatmalarla birlikte en çok 15 yıldır" dedi.

Ayrıca "37 yıl önce" dedikleri tarihte, yani 1973-74 yıllarında yurtdışında olduğunu ve 1974 yılı yazında, genel aftan sonra yurda döndüğünü ve hakkındaki iki dava olan TİP ve DDKO davalarının genel afla zaten düşmüş olduğunu anlatan Burkay; 1980 yılına kadar yurt içinde olduğunu, Ankara'da avukatlık yapıp siyasetle uğraştığını ve de hakkında da açılmış herhangi bir soruşturma olmadığını ekledi.

MANŞETLER ÖCALAN'I PANİKLETTİ

Son haberle birlikte basında, tek kalemden çıkmış gibi, "Kemal Burkay'ın dönüşü önünde engel kalmadı" gibi iyimser, ya da "Apo'nun bir numaralı rakibi dönüyor" gibi kışkırtıcı ve horoz dövüştürücü manşetler atıldığını söyleyen Burkay, bu haberler üzerine spekülasyon ustalarının harekete geçtiğini dile getirdi. Burkay, "Böylece benim AKP hükümetiyle 'işbirlikçiliğime', 'kullanılmama' ilişkin tezlerine kanıt bulmuş gibi sevindiler" dedi.

ÖCALAN'IN SÖZLERİNİN NERESİNİ DÜZELTEYİM

Kendisi daha bu haberle ilgili bir şey dememişken, Öcalan'ın hücresinden, yıldırım hızıyla, orkestra şefinin sopasını uzattığını ve "KCK davasından binlerce kişi tutuklanırken hükümetin bir gecede 37 yıllık cezasını kaldırdığını" ileri sürdüğünü aktaran Burkay, şöyle devam etti:

"Ne diyeyim şimdi; deveye "boynun eğri" demişler, "nerem doğru ki!" demiş... Ben de Öcalan'ın sözlerinin neresini düzelteyim. Bir kere 37 yıllık dava veya ceza olmaz. İkincisi benim hakkımda kesinleşmiş bir ceza yok. Üçüncüsü, savcının biri benimle ilgili herhangi bir davada takipsizlik kararı vermişse, bunda benim veya hükümetin bir günahı yok; savcılar, yargıçlar, ne bana bağlı, ne hükümete"

DÖNÜŞÜMÜN BİR PAZARLIKLA ALAKASI YOK


Bu takipsizlik kararıyla birlikte artık dönüş için hiçbir hukuksal engel kalıp kalmadığının tartışmalı olduğunu vurgulayan Burkay; yazı ve konuşmalarından dolayı kendisi ve yayınların sahipleri, sorumlu müdürleri hakkında açılmış onca davanın sonuçlarını bilmediğini, dönünce de özgür olup olmayacağının belirsizliğine işaret etti. Burkay, "Beşikçi daha yeni bir yazısı yüzünden, içinde "Kürdistan" kelimesi geçti ve Q harfini kullandı diye 16 ay ceza aldı. Bense her konuşmamda, her yazımda belki on kez Kürdistan diyorum" dedi.

Bütün bunları bilerek, bu riskleri ve başkalarını göze alarak dönüş kararı aldığını ve bu kararı, takipsizlikle ilgili haberler yokken, aylar önce açıkladığını söyleyen Burkay, "Dönüşümün hükümetle yapılan herhangi bir pazarlıkla ilgisi yoktur. Kürt sorununun çözümünde "Muhatap alınma", "görüşme" ve benzer şeyler de söz konusu değil. Bay Öcalan ve çevresi paniğe kapılmasınlar! 30 yıldan sonra ülkeme dönmek istiyorum, o kadar! Dönüşümle ilgili yakıştırmalar çirkin ve ayıptır. Ben ne kullanılacak adamım, ne işbirlikçi biri... Ben kimseye baş eğmeyecek bir şair ve onurlu bir siyaset adamıyım. Benim hayat hikâyem ortada. Alnım açık, başım dik. Bundan sonra da öyle olacak, kimsenin kuşkusu olmasın. Benimle ilgili bu tür spekülasyonları ancak kötü niyetliler yapar ve bu türden zırvalara ancak beni tanımayan saflar ve budalalar inanır" diye konuştu.

SADECE ŞİMDİ DEĞİL, 37 YILDIR PROJELERİMİZ VAR


Kürt sorununun çözümüne ve ülkenin genel olarak demokratikleşmesi üzerine görüşlerini söyleyip şu son dönemdeki çözüm ve barış sürecine katkı sunmaya çalıştığını ve bu konuda Kürt-Türk, sivil toplumdan ya da siyasi, herkesle diyaloga açık olduğunu vurgulayan, Burkay, kimsenin "bunca yıllık emeğinin boşa gitmesi"nden kaygı duymaması gerektiğinin altını çizdi.

Öcalan'ın, kendisinin Kürt sorununun çözümüne ve barışa ilişkin bir projesi olmadığına dair sözlerinin hatırlatılması üzerine Burkay, şunları söyledi: "Bu da komik. Kürt sorununa ve çözüme ilişkin projemiz daha 1975 yılında, yani ortada PKK yokken vardı, Kürdistan Sosyalist Partisi'nin programında yazılıydı. Yıllar içinde yüzlerce kez kamuoyuna yansıyan bu çözüm önerileri bugün de ana hatlarıyla devam ediyor. Bay Öcalan da elbet bunları bilir. Bunlardan biri de 1993 yılında kendisiyle birlikte kamuoyuna sunduğumuz protokolde yazılı olanlardı. Ben hâlâ bu protokole sahip çıkıyorum. Ya Öcalan, ya kendisinin çözüm önerileri? 30 yıl önce, 15 yıl önce ne diyordu, şimdi ne diyor? Özellikle son yıllarda, nerdeyse altı ayda bir değişen çözüm projeleri akıllarda kaldı mı?"

BU KADARI DA AYIP

Konuştuğu için Öcalan'ın kendisine çok öfkeli ve susmasını istediğinin belli olduğunu ileri süren Burkay, "Çünkü "yol haritası" dediği şeyin gerçekte kimin yol haritası olduğunu biliyor ve kitlelerin olan bitenden, bu asıl pazarlıktan haberdar olmasından ürküyor. Kürtler duymadan, ne olup bittiğini anlamadan, o her şeyi sessizlik içinde halletmek istiyor. Kimse bu projeyi bozmamalı" dedi.

Öcalan'a, "Biliyorum canın tatlı, o hücrede hâlâ can kaygısı taşıyorsun. Ama bu kadarı da ayıptır" diye seslenen Burkay; halka öncülük yapmaya soyunanların, onun da dediği gibi, "halkın onurunu çiğnetmemek" gereği bir yana, kendilerinin de onura ihtiyacı olduğunu ekleyerek, ölüme başı dik yürüyen Kürt kızı Leyla Kasım örneğini verdi.