Dikkat ettiniz mi, son zamanlarda , devlet erkanının bulunduğu ortamlardaki resmi kurumların açılış/yıldönümü vs. konuşmalarında alakasız kişilerin siyasi konuşmalar yapması moda haline geldi. Bunun bir nedeni, bir kerameti olmalı diye düşünüyor insan.

Keramet acaba kürsüde mi?
Sanmam, çünkü her kürsüye çıkan aynı şeyleri söylemez.Kimi kürsüde konuşma yapar, kimi şiir okur vs.

Yoksa mikrofonda mı?
Hayır, o da olamaz. Kimi eline mikrofon aldığında ne söyleyeceğini bile bilemez,heyecanlanır.

Ama en başta bahsetmiş olduğumuz örnekteki kişiler ,aksine kürsüde heyecanlanmıyor, bülbül gibi şakıyorlar ve hatta kendi alanlarının dışına taşarak millet iradesine ayar vermeye çalışıyorlar.

Bu kişilerin tek bir ortak özellikleri kalıyor. O da giydikleri cübbe!...

Cübbeyi ağırlıklı olarak hukukçular ve din adamları giyer. Cübbe aslında bir nevi üniformadır. Genel olarak üniforma askerler ile özdeşleşmiştir.

Şimdi tüm bunların konuyla ne alakası var diye düşünenler olabilir. Ama ben ince bir ayrıntıdan bahsetmek istiyorum.

Ülkemiz bir çok darbe ve darbe girişimi yaşadı. Artık darbe dönemlerini özlemle bekleyenlerin son çırpınışlarının yaşandığı bugünlerde bir şey dikkatimi çekiyor.

Benim dikkatimi çeken şey, darbe meraklılarının yukarıda bahsetmiş olduğum gibi üniforma veya cübbe giyenler olması.

Nasıl mı?

27 Mayıs 1960 askerî darbesi ; üniformalı askerler tarafından yapıldı
12 Eylül 1980 askerî darbesi ; darbeyi yapanların üzerinde yine askeri üniforma vardı.
12 Mart muhtırası, 28 Şubat post-modern darbe ve 27 Nisan e-muhtırası da aynı şekilde üniformalı askerler tarafından icra edildi.
Ve bunun dışında üniformalı askerler tarafından 8-9 tane daha darbe girişimi,eylem planı vs. hayata geçirilmek istendi.

Gelelim bugünlerde sıkça karşımıza çıkan cübbelilere…

17 Aralık 2013 süreci; bir zamanlar cübbe giyen emekli bir imam olan yani bir din adamı ve kurduğu yapı tarafından yürütüldü.
25 Nisan 2014 ; adeta bir e-muhtıra sayılabilecek bir bildiri okuyan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da cübbe giyenlerden.
10 Mayıs 2014 ; misafir olarak katıldığı Danıştay töreninde , Danıştay başkanından yaklaşık bir saat daha fazla konuşan ve kendince millet iradesine ayar veremeye çalışan ama asıl niyeti bence siyasete oynamak olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da cübbe giyenlerden.Ama yakında cübbesini çıkarıp siyasete gireceğini düşünüyorum.

Tüm bunlardan da anlaşılacağı gibi , siyasete ayar vermek isteyenlerin ortak özellikleri geçmiş yıllarda üniforma idi. Günümüzde ise bu ortak özellik cübbe oldu.

Yani keramet cübbede imiş!...

Giydiği cübbenin hakkını verenlere lafımız yok. Zaten benim asıl değinmek istediğim konu, işin cübbe kısmından ziyade, millet iradesine saygı duyulmasını istemekten başka bir şey değildir.

Tüm bunların nedeni Kılıçdaroğlu mu?

Aslında Metin Feyzioğlu gibi kişilerin siyasete ilgi duymasının en büyük nedenlerinden biri Kılıçdaroğlu olabilir. Çünkü, Kılıçdaroğlu anamuhalefet lideri olarak yetersiz ve zayıf kalmıştır.

''Kılıçdaroğlu'' Fikir,proje ve çözüm üretememiştir. Tüm girdiği seçimlerde mağlup olmuş, temsil ettiği kesimin bile tam desteğini alamamıştır.

Çünkü, CHP’ye oy veren seçmenler Kılıçdaroğlu’na değil, kendi siyasi düşüncelerini temsil eden geleneksel partilerine oy vermişlerdir.

Ak Parti’ye oy verenlerin çok büyük bir kısmı ise sırf Recep Tayyip Erdoğan için oy vermiştir. İşte bu nedenle Feyzioğlu gibi isimler, Kılıçdaroğlu’nun dolduramadığı boşluğu kendilerince doldurmaya çalışmak , Erdoğan gibi güçlü bir lidere karşı muhalif söylemler ile kendilerine prim yaptırmak istemektedirler.

Sonuç olarak ; Feyzioğlu gibi kişileri konuştaran keramet cübbede mi yoksa Kılıçdaroğlu’nda mı!...

Kararı size bırakıyorum…

Kalın sağlıcakla…



e-mail : [email protected]
facebook : www.facebook.com/mursel.tekneci
twitter : www.twitter.com/MurselTekneci