AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD'nin İsrail-Filistin meselesine ilişkin sözde barış planı ile ilgili, "Açık ve net bir şekilde bir barış planı değil bir işgal planıdır ve İsrail'in güvenliği adı altında İsrail'e yeni bir saldırganlık zemini oluşturmaktadır. ABD'nin barış planı ölü doğmuştur" dedi.
AK Partili Ömer Çelik, parti genel merkezinde düzenlendiği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. Çelik, Elazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından, devletin bütün kurumlarıyla, bütün imkan ve kapasitesiyle afetin yaralarını sarmak, enkaz altındaki canları çıkarmak ve yaralıları kurtarmak için çalıştığını söyledi. Deprem bölgesinde gurur duyulacak hadiselerin yaşandığını kaydeden Çelik, "Verilen en anlamlı desteklerden bir tanesi Diyarbakır annelerinin oraya gidip, destek vermesidir" dedi.
'BELÇİKA YARGISI İÇİN AĞIR BİR LEKE'
Çelik, Belçika Yüksek Mahkemesi'nin terör örgütü PKK ile bağlantılı kişilerle ilgili kararını eleştirerek, bu kararın teröre doğrudan destek vermek anlamına gelecek nitelikte olduğunu söyledi. Çelik, "İnsani ve hukuki değerlerle asla bağdaşmayan bu karara karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu akıl dışı karara tepki göstermeye, bu kararı her ortamda dile getirmeye devam edeceğiz. Bu karar Belçika yargısı için ağır bir lekedir" diye konuştu.
'BARIŞA HİZMET ETMESİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
ABD'nin İsrail-Filistin meselesine ilişkin sözde barış planına tepki gösteren Çelik, bunun gayri meşru işgali meşrulaştırmaya çalışan bir plan olduğunu vurguladı. Bu yaklaşımın, Filistinlilerin nasıl yok edilmeye çalışıldığını gösterdiğini kaydeden Ömer Çelik, şöyle konuştu:
"Açık ve net bir şekilde bir barış planı değil bir işgal planıdır ve İsrail'in güvenliği adı altında İsrail'e yeni bir saldırganlık zemini oluşturmaktadır. Bu tamamen işgal yönetimi mekanizması kurarak Filistinlilerin tamamen hiçe sayılması, topraklarını gasp edilmesi, yasa dışı yerleşimlerin meşrulaştırılması anlamına geliyor. Dün açıklanan ABD'nin barış planı ölü doğmuştur. Hiçbir şekilde barışa hizmet etmesi söz konusu değildir. Türkiye'nin Filistin konusundaki hassasiyeti aynen devam etmektedir. Filistin topraklarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması amacıyla çalışmalara devam edeceğiz. En önemlisi şudur; Filistinli kardeşlerimizin desteklemediği hiçbir planı desteklemeyeceğiz. Filistinli kardeşlerimizin meşru görmediği hiçbir planı meşru görmeyeceğiz."
'HERKES KENDİSİNE YAKIŞANI YAPAR'
Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun, Erzurum Palandöken Kayak Merkezi'nde tatilini sürdürmesine ilişkin yöneltilen soruya, şöyle yanıt verdi:
"İstanbul Belediye Başkanı Elazığ'a gitmemiş, Erzurum'a tatile giderken Elazığ'a uğramış. Burada bir afet durumu var. Bakanlarımız hala oradadır. Köy köy gezerek çalışmaları yürütmekteler. Elazığ'a gitmek böyle olur. Tatile giderken oraya uğramak şeklindeki bir yaklaşımın nasıl eleştiri aldığını, nasıl yanlış bulunduğunu görüyoruz. Herkes kendisine yakışanı yapar."
'TOPLANAN VERGİLERİN ÇOK DAHA FAZLASI HARCANDI'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü grup toplantısında, "Nereye harcadınız siz bu deprem vergilerini?" sözünün hatırlatılması üzere de Çelik, şunları kaydetti:
"Bunları tek tek kalem kalem de sayabiliriz ama net olan şudur, bahsedilen çerçevede toplanan vergilerin çok daha fazlası deprem konusundaki çalışmalar için harcanmıştır. Deprem meselesi bir devlet meselesidir. Bunu büyük bir iddiayla söylüyoruz. Şimdiye kadar bu konuyla ilgili toplanan vergilerden çok daha fazlası harcanmıştır. Bu bir rakam meselesi değildir. Bunu bilip bilmeden böyle bir zamanlamayla, böyle yakışıksız bir şekilde gündeme getirmek de hiçbir ahlaki yaklaşımla bağdaşmaz. Önce bir bilgisi olsun. Nihayetinde bir partinin genel başkanıdır. Rakam meselesi olarak görmüyoruz biz bunu. Devletin vatandaşına yapması gereken bir hizmet, can ve mal güvenliğinin sağlanması için, afetlere karşı hazırlık için yapılan bir hizmet bu. Şimdiye kadar bu vergilerden toplanan miktarın çok ötesi harcanmıştır, bundan sonra da harcanmaya devam edecektir."
'BAŞBUĞ ÖNCE AYNAYI KENDİSİNE TUTSUN'
Çelik, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılmasına yönelik ifadelerine ilişkin soru üzerine açıklamanın, hükümetin emrinde çalışmış bir bürokratın yapmaması gereken son derece çirkin bir açıklama olduğunu kaydetti. Çelik, şöyle konuştu: "Maalesef şöyle kötü bir huy var, bunun en büyük temsili örneği de görevdeyken yaptığı basın toplantılarında ortaya koydukları tavırlarda olduğu gibi, yani askeri geçmişi olan bir yetkilinin, Genelkurmay Başkanlığı yapmış birisinin kendi görev dönemiyle, kendi yaptıklarıyla ilgili hesap vermesi, konuşması lazım. Onun yerine işi gücü bırakıp, bir siyasi aktör gibi emrinde çalıştığı hükümetin uygulamalarını eleştirerek, kendi ödevlerini yapıp yapmadığı konusunu sürekli es geçmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız. Fakat söz konusu şahıs, defalarca çeşitli konularda açıklama yaptı. Her yaptığı açıklamada şu vardır; Kendisi mükemmel işler yapmış, hükümet yanlış yapmış. Geçmişte de oldu ama cevap vermedik. Bu vesileyle hepsine toplu bir şekilde cevap vermiş olayım. Ben de siyasetçi olarak, arkadaşlarımız da çıksa, 'Bu şahıs görev döneminde şu şu işleri doğru, şu şu işleri yanlış yapmıştır. Hükümet uyarmasına rağmen şu işleri yapmamıştır. Eline boru alıp çıktığı basın toplantılarında şöyle bir manzara ortaya koymuştur' gibisinden birtakım yaklaşımlarda bulunsa, bu doğru bir yaklaşım mıdır? Devlet adabı, devlet adamlığı diye bir şey vardır. Bir devlet adamı bulunduğu dönemle ilgili eleştiri ortaya koyarken aynayı önce kendisine tutacak, ondan sonra çevreyle ilgili konuşacak. Yani adeta her meselenin üstünde her kurumu yargılayacak, her kuruma not verecek bir edayla konuşmayacak. Bundan sonra da bu tip bir konuşma olursa daha ayrıntılı cevap veririz."
'CHP'DE BİR VESAYET KAYYUMU VARDIR'
Çelik, belediyeler yasası düzenlemesi ve kayyum atamalarına yönelik CHP'nin eleştirilere içinde, "Daha bu düzenlemeler ile ilgili çalışılıyor. Esas CHP'de bir vesayet kayyumu vardır. Sürekli olarak siyasetin, hükümetin yaptığı her şeyi eleştiren, buna karşılık sürekli olarak belli bir vesayet alanının korunmasını öngören bir yaklaşımdır. Bunlarla ilgili arkadaşlarımız çalışıyor. Bildiğim kadarıyla CHP'nin bazı belediye başkanlarından da görüş alıyorlar. Bunlar Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre yapılan düzenlemeler. Çıktığı zaman tekrar konuşuruz, değerlendiririz ama verecekleri katkıyı konuşsunlar."