DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Günümüz Dünyasında Yükselen Türkiye" konferansına katıldı. İstanbul Aydın Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta bir konuşma yapan Bakan Çavuşoğlu, “Bugün uluslararası sistem sorunların çözülmesinde veya önlenmesinde başarılı mı? Hayır başarılı değil. Maalesef bugün BM, Suriye'deki çatışmayı yıllardır durduramıyor.

BM, bugün mülteciler sorununa çözüm bulamıyor. Bugün Avrupa Birliği entegrasyon politikalarında halen arayış içinde ve bugüne kadarki çalışmaları başarısız. O nedenle Osmanlı'yı bilen birçok kişi, Makedonya Cumhurbaşkanı özellikle tarihçidir Avrupa ülkelerine, 'Entegrasyonda başarılı olabilmeniz için Osmanlının millet sistemini iyi inceleyin ve iyi uygulayın' diye tavsiyede bulunmaya başladılar. Çünkü gerçekten bugün göçmen karşıtlığı ve düşmanlığı entegrasyon politikalarının üstüne çıkmıştır. Terörle mücadelede çifte standardı bir tarafa bırakın, terörün önlenmesiyle ilgili bir mekanizma yoktur. Birçok ülkenin kendi inisiyatifine kalmıştır. NATO'nun Temmuz ayındaki zirvesinde terörle mücadele öncelikli olacaktır. NATO niçin kuruldu? Müttefikleri tehditlerden korumak için kuruldu. Tehdidin bir bloktan, yani eskiden olduğu gibi doğu bloğundan ya da bir ülkeden gelmesi şart değil. Bu, terör de olabilir, aşırı göç akımı da olabilir veya başka tehditler de olabilir. Çağımız değiştikçe tehditlerin boyutu da değişiyor. NATO'nun öncelikli gündemi zirvede terörle mücadele olacak. Terörle mücadelede de büyük bir başarısızlık var maalesef. Dolayısıyla küresel sistemin değişmesi daha doğrusu revize edilmesi de bizim önceliklerimizden bir tanesidir" diye konuştu. 

“BAKANLIĞIM MENSUPLARINDAN, KARİYER DİPLOMATLARINDAN YÜZDE 25'İNİ ATMAK ZORUNDA KALDIM"

Çavuşoğlu, “DEAŞ'a katılan yabancı terörist savaşçılar 125 ülkeden gelmiştir. Bizim yakaladıklarımızdan, tespit ettiklerimizden söylüyorum. Belki daha fazladır. 125 ülke yani dünyada Birleşmiş Milletler'e kayıtlı ülkelerin üçte ikisi. Bugün bizim ülkeye giriş yasağı koyduğumuz kişi sayısı, yani yabancı terör savaşçısı sayısı 55 bini geçmiştir. FETÖ'nün kökleri sadece Türkiye'de değil ki. Türkiye'de de temizle temizle bitmiyor yeni yeni deliller çıkıyor. Herkes diyor 'Bir an önce OHAL'i kaldıralım' Doğru. Biz iktidar olarak iş başına geldiğimiz zaman ilk attığımız adımlardan bir tanesi doğu ve güneydoğuda OHAL'i kaldırmaktı. Bu, bizim de önceliğimizdi. Fakat Türkiye'de halen bu sorun tam olarak çözülmüş değildir. Bakanlığım mensuplarından, kariyer diplomatlarından yüzde 25'ini atmak zorunda kaldım ve hepsi de somut deliller üzerine. Öyle keyfi falan değil. FETÖ bağlantısı olduğu için ama FETÖ bağlantısı sadece Türkiye'de değil 166 ülkede. FETÖ'nün ABD'de yaşayan ele başı dahil, diğer darbede rol almış kişilerin nerelerde yaşadığına ve onlara nasıl statüler verildiğine bakın, nasıl korunduğuna bakın. Dolayısıyla bizim FETÖ'yle ve buna mensup kişilerle mücadelemizi sürdürmemiz lazım. Aynı şekilde PKK... PKK'nın destekçileri sadece yurt dışında yaşayan yani Türkiye kökenli PKK'lılardan ve onlara destek verenlerden bahsetmiyorum. Bugün Avrupa'da birçok sol parti Yeşiller diyelim ki, Almanya'da ve birçok ülkedeki aşırı sol partilerin hepsi aynı ideolojiyi paylaştığı için PKK'yı terör örgütü olarak görmek istemiyorlar ve terör listesinden çıkarmak istiyorlar. Dolayısıyla bunlarla da mücadele edeceğiz. Fakat nasıl FETÖ'cüleri ve diğerlerini dünyanın her yerinde yakalayıp getirdiğimiz gibi o ülkelerdeki mevcudiyetlerinin de sonlandırılması için de mücadelemizi sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.

“SERT GÜÇ, LAZIM OLDUĞU ZAMAN KULLANILABİLİR"

Bakan Çavuşoğlu, “Çatışmalardan, terörle mücadeleden dolayı en son İsrail-İran gerginliği hem de üçüncü bir ülke üzerindeki gerginlikten dolayı ön plana çıkanlar hep sert güç. Oysa sert güç, lazım olduğu zaman kullanılabilir ama burada da ölçülü, adaletli olmak lazım, uluslararası hukuka uygun olması gerekiyor. Esas kalıcı güç yumuşak güçtür. Bugün Türkiye, yumuşak gücünü dünyada en etkin kullanan ülkedir. Bunu çok iddialı bir şekilde söylüyorum ve doğru söylüyorum" dedi. 

“DİKLENMEDEN DİK DURMAK ÖNEMLİ"

Çavuşoğlu, “Karşı karşıya kaldığımız zorluklara karşı duruşumuz birçok ülkeyi rahatsız etmiş olabilir. Eski alışkanlıklarıyla Türkiye'ye davranmak isteyenler artık Türkiye'de duvara çarpıp geri döndüğünde huzursuz olabilir. Fakat bu Türkiye'nin yalnız kaldığı anlamına gelmez. Bu duruşu bizim sergilemeye devam etmemiz lazım. Kimisi diyor ki 'niye böyle bazı ülkelere karşı dik duruyorsunuz'. Diklenmeden dik durmak önemli. Siz zannediyor musunuz o ülkelere karşı eskisi gibi 'tabi efendim siz ne derseniz kabul ederiz' dediğimizi, telefonla aradıkları zaman koşa koşa 'buyurun sayın bakan' dediğimizi. Bizim arkadaşlar telefon geldiği zaman koşuyorlar ama ben uygun değilim. A ülke, B ülke de ben de Türkiye'yim, ben şu anda müsait değilim. Aradığı zaman sorar, ne zaman uygun olursun diye, uygun olduğumuz saatte telefonlaşırız. Bu megalomanlık değil. Tam tersi ben aradığım zaman o ülkenin dışişleri bakanı işini gücünü bırakıp hemen telefona sarılmaz ki bir saat belirleriz, konuşuruz. Bu ezikliklerden, bu komplekslerden artık bizim kurtulmamız lazım. Onlar ne derse kabul ettiğimiz zaman şirin görüneceğimizi düşünüyorsak aldanırız" şeklinde konuştu.