AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Millekvekili Ömer Çelik, MİT Kanunu’nun 26. maddesine göre MİT müsteşarının “yargılanması ve soruşturmasının başbakanın iznine bağlı olduğunu“ belirterek, “Fakat özel yetkili mahkeme savcısı kendisinin yasal koşullarını düzenleyen yasaya dayanarak, MİT Kanunu’nun 26. Maddesini görmezden gelmiştir. Ve MİT müsteşarımızı soruşturmak için ifadeye davet etmiştir.” dedi.
Hilton Oteli’nde düzenlenen AK Parti Yerel Yönetimler Şura Toplantısı’nda partililere hitap eden Çelik, meclisin kamuoyunda “MİT krizinin” çözülmesi için büyük bir performans göstererek, yasal düzenleme yaptığını hatırlattı. “MİT krizine” ilişkin bir sürü spekülasyonların yapıldığını savunan Çelik, bu konuda bir netliğe kavuşulması gerektiğini söyledi. MİT müsteşarının ifadeye çağırılmasının devlet yönetimi bakımından doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilmediğini vurgulayan Çelik, “Çünkü MİT müsteşarlığı gibi hassas bir görevdeki kişinin ‘şüpheli’ sıfatıyla soruşturmaya çağırılması bu hizmetin aksaması, devletin yüksek menfaatini ilgilendiren bir takım konuların dışarıya sızdırılması, teşkilatın kamuoyunda hırpalanmasının doğuracağı sıkıntılar göz önüne alınarak bu düzenleme yapılmıştır.” diye konuştu.

"FİŞLEME DÖNEMİ AK PARTİ İLE BİTMİŞTİR"
Bu süreçte kimi çevrelerin “iktidar–cemaat kavgası var” dediğini ifade eden Çelik, inanç ve siyasi düşüncelerinden dolayı insanları fişleme döneminin bittiğini kaydetti. AK Parti’nin kendisine yakın olmayan sosyal ve kültürel gurupların hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için çaba gösteren bir parti olduğunu açıklayan Çelik, ülkeyi bütün insanlar için sevilebilir kılmak için yola çıktıklarını bildirdi. Çelik, şöyle devam etti: “Dolayısı ile bırakın kendi değerlerimizle yakın bazı gruplarla çatışmayı, değerlerimize en uzak gruplarla bile demokrasi anlayışımız bakımından iktidarın dışlayıcı, ötekileştirici bir dil kullanması mümkün değildir. İktidarın bazı cemaatlerle çatıştığına dair kimi spekülasyonlar yapıldı. Daha sonra terörle mücadele ile terörle müzakere şeklindeki iki kanadın kavgası var, denildi. Bunların hepsi Türkiye’deki muhalefet çevrelerinin ürettikleri spekülasyonlardan ibarettir. Hiçbirinin gerçekle ilgisi yoktur. AK Parti ile birlikte devlet krizleri bitmiştir. Hiç kimsenin devlet içinde devlet olması gibi bir şey söz konusu değildir. Geçmişte derin devlet denilen bir yapıdan bahsediliyordu. Cuntalar, çeteler siyasi iktidarın alanına ortaklık ilan ediyordu. Devlet içinde bir takım siyasal adacıklar oluşturuyorlardı. Bütün bu dönemler sona ermiştir. Devletin bütün birimleri hukuk ve demokrasi prensibi etrafında AK Parti iktidarı tarafından konsolide edilmiştir. Dolayısı ile devlet içinde diğer bir kurumun başkası ile çatışması gibi bir şey söz konusu değildir.”
Türkiye’nin Suriye gibi dünyanın en büyük meselesiyle uğraştığına dikkat çeken Çelik, “BM Güvenlik Konseyi’nde Arap Birliği’nin inisiyatifiyle getirilen kararı Çin ve Rusya veto ediyor. Çin dünyanın bir ucundadır, Rusya belki bu kaostan enerji fiyatlarının yükselmesi bakımından faydalanmaktadır. Ama orada verilen karar bizim meselemizi çözmüyor. Suriye’de etnik ve mezhepsel fay kırıklarını tetikleyecek bir meseleye 910 km sınırımız olan bu ülkeye çok yüksek bir dış politika performansıyla bakmamız lazım” şeklinde konuştu.

'KİMSEYE ÖZEL YASA ÇIKARMIYORUZ'
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1911–1923 yılları arasında terk ettiği bütün topraklarda yaşayan halklarla yeniden buluştuklarına işaret eden Ömer Çelik, “Diktatörlerin meydana getirdiği bu sancılar karşısında çok daha dikkatli olmak zorundayız. Politikalarımızı çok daha titiz üretmek durumundayız. Tarih 100 yıllık bir potansiyel ile yeniden tecelli etmektedir. 100 yıl önce koptuğumuz bütün halklarla 2011–2023 yılları arasında yeniden buluşuyoruz. Bu ne neo Osmancılıktır, ne de Türkiye’nin bölgeye dönük emperyal hevesleridir. Bütün halklar için demokrasi, refah ve güvenlik istiyoruz. Bütün bu çerçeve içerisinde etrafımıza daha fazla dikkat etmemiz gerekirken dış politikamızın görünen yüzünde diplomatlarımız, görünmeyen yüzünde istihbarat teşkilatımız var. Dolayısı ile ülkenin bekası ve yüksek menfaatlerini düşünerek, istihbaratımız bu kaos ortamını yönetmek iktidara danışmanlık hizmeti verirken bir aksama çıkmaması için söz konusu düzenlemeyi yaptık. Yoksa geçmişte birilerinin birilerine yaptığı gibi kimseye özel bir yasa çıkarmıyoruz.”

'ÇETELERLE MÜCADELE EDİYORUZ'
28 Şubat ve daha öncelerine benzer bir çeteleşmenin önünün açıldığının iddia edildiğini dile getiren Çelik, şu açıklamayı yaptı: “Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca devletin içindeki ve dışındaki çetelerle– devlet görevlisi sıfatını taşıyan kişilerin kurduğu çeteler de dâhil– en büyük hesaplaşmayı gerçekleştiren lider başbakanımız ve AK Parti’dir. Başbakanımızın dediği gibi terörle mücadele, siyasetle müzakere… Biz politikamızın arkasındayız. Oslo görüşmelerini mahkûm etmeye çalışanların dün gece mecliste kendi dönemlerinde nasıl karanlık işlere imza attıkları görüldü. MİT hedef unsurlarını manüpüle eder, yönlendirir, kandırır; başka bir şekle sokar. Ama bu şekilde devletin emniyet ve istihbarat birimleri entegre bir sistemdir. Her birimin işleri farklıdır. Sonuçta ortaya çıkan sinerji milletin ve devletin yüksek menfaatleridir. Hangi yapı içerisinde olursa olsun biz illegal işlere izin vermeyiz. Yanlış yapan varsa onun hesabını sorarız. Biz Türkiye’de darbelerle, cuntalarla, ölüm tehditleri ve 27 Nisan muhtıralarıyla, başbakana suikast girişimleriyle hesaplaşmış bir siyasi iktidarız. Dört tane çeteden mi korkacağız. Ama herkes şunu bilsin: Bu siyasi iktidar hiçbir zaman milletine karşı olmaz. Milleti ‘şu cemaaten, bu cemaaten’ diye bölerek, siyasi iktidarı bir cemaatle, bir sosyal, siyasal ve kültürel grupla çatıştırmak isteyenler varsa onun bizim mahallemizde yeri yok. Onlar CHP, MHP ve BDP’nin mahallesine gidip, ev kiralasın.”

CHP’yi milletin ayakta tutmadığını ileri süren Çelik, “Seni millet dimdik ayakta tutmadı. Hani dik dursun diye sarmaşıkları bir çubuğa sararlar ya… Seni süngüyle ayakta tuttular. Üzerine postal geçirerek, ayakta tuttular. Sen 1960 ihtilalinde her hangi bir süngüye; daha sonra yargı darbelerine sarılmasaydın bugün ayakta değildin. AK Parti darbe tehdidine rağmen ayakta. 27 Nisan e–muhtırasına direnmiş olarak, etraftaki kaos çemberine rağmen ayakta.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersim konusunda sorulan bir soruya “Geçmişimizle övünüyoruz.” diye cevap verdiğini aktaran Ömer Çelik, “Ne demek bu? Dersim katliamıyla övünüyorum, diyor. İnsan siyaseten yanlış şeyleri ret edemiyorsa o yanlış şeylerin mirasyedisi durumuna düşer. Bugün CHP Türkiye’de her hangi bir miras üretememektedir. Ülkedeki yanlış uygulamaların mirasyedisi durumuna düşmüştür.” görüşünü öne sürdü.

AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Menderes Türel ise sorumluluklarının diğer siyasi partilere göre çok daha fazla olduğunu söyledi. AK Parti’nin ülke için başarısız olma lüksünün bulunmadığını vurgulayan Türel, “AK Parti başarısız olursa– Allah korusun– dünyanın, mazlumların başı ağırır.” dedi.
AK Parti Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç, AK Parti İl Başkanı Ziyaettin Yağcı’nın da konuşma yaptığı toplantının ikinci bölümü basına kapalı gerçekleşti.