İSTANBUL, () - ALTINBAŞ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Afrin operasyonun geleceğinin belli olduğunu ve bunuTürkiye’nin genel güvenlik stratejisinin bir parçası olarak görmek gerektiğini söyledi. "GÜVENLİK KORİDORU OLUŞTURMAK İÇİN OPERASYONLAR DEVAM EDECEK" Operasyonun sadece Afrin ile sınırlı kalmayacağını belirten Dr. Güçlüer, "Fırat’ın doğusuna doğru Membiç, Süleyman Şah Türbesi'nin olduğu bölgelerde dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da söylediği gibi Şemdinli'den Yayladağı'na kadar olan alandaki bütün terör unsurlarının temizlenecek şekilde, bir güvenlik koridoru oluşturmak amacıyla bu operasyonların devam edeceğini düşünüyorum." diye konuştu. "GÜVENLİK KUŞAĞININ OLUŞTURULMASI GEREKİYOR" Operasyonların iki sebebi olduğunu aktaran Dr. Güçlüer, "Afrin bölgesinde üreyen terör, zaman zaman Amanoslar üzerinden Toros dağları bölgesindeki terör faaliyetlerinin gelişmesine zemin hazırlıyor. Burada üreyen terör Türkiye'ye geçerek, özellikle Türkiye'nin turistik bölgelerini hedef alan bir takım saldırılar yapabiliyor ve bu saldırıların arkasında Afrin bölgesinden gelen PKK’lı teröristlerin olduğunu biliyoruz. Sınır güvenliğini sağlayarak Türkiye’nin içerisine terörün sızmasını önlemek maksadıyla Afrin, İdlib, El-Bab yani, Fırat Kalkanı'yla gelişen bölgede devam ederek bu güvenlik kuşağının oluşturulması gerekiyor. Çünkü Irak gibi Suriye’de de artık kurumsal bir devlet yapısından söz etmemiz mümkün değil. Başta bölgede PYD üzerinden kurulması planlanan sentetik Kürdistan ve olası terör saldırıları olmak üzere bu sürece bağlı muhtemel gelişmelerin Türkiye’ye olumsuz etkilerini engelleyebilmek amacıyla da böyle bir güvenlik koridoruna ihtiyaç var" diye konuştu. "PKK/PYD’NİN PANİKLEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ" Afrin operasyonu öncesi PKK/PYD’nin sözde bir hazırlığı olduğunu tünel kazıp, gözetleme kuleleri tesis ettikleri yönünde haberlerin geldiğini dile getiren Dr. Güçlüer, "Çatışmaya hazırlık sürecinde olduklarına dair kamuoyu ile bir takım bilgiler paylaşıldı. Bunlar biraz da algı operasyonu çünkü siz bir yere gözetleme kulesi yaparsanız kendinizi açık hale getirirsiniz ve etkisiz hale getirilmesi kolay olur. Bu askeri ve taktik açıdan çok doğru bir yaklaşım değil. Oradakilere moral verme amacıyla da bu tür haberler yayımlanıyor" dedi. "SİVİL HALKIN ZARAR GÖRMEMESİNE VE MİNİMUM ZAYİATA DİKKAT ETMEK GEREKİYOR" Afrin'e operasyonun düzenli harekât şeklinde olmayacağını düşündüğünü söyleyen Dr. Güçlüer, şunları söyledi: "İki şeye özellikle dikkat edilmeli. Bir sivil halkın zarar görmemesi, iki minimum zayiat. Ayrıca Bölgenin tam olarak izole edilmesi gerekiyor. İdlib operasyonuyla gözetleme noktaları tesis edilerek Halep- Reyhanlı hattı kontrol altına alındı ve Afrin’in güney kanadı izole edildi. Batı ve Kuzey kesimleri zaten Türkiye sınırları, El-Bab ve Fırat Kalkanı operasyonuyla da doğu bölgesi kontrol altına alındı. Bu izolasyonun tamamlanması ve pekiştirilmesi gerekir. İlave olarak operasyon öncesi bölgenin yumuşatılması direnç gösterebilecek terörist hedeflerin vurulması lazım. Aslında Türkiye son 2 yıldan belki daha uzun süredir orada bir hazırlık içerisinde. Üniformalı olarak askeri gücü göremiyoruz şu an ama devletin ilgili birimlerinin sahada mevcut olduğunu, faaliyet gösterdiklerini biliyoruz." "TSK BİRDEN FAZLA ÜLKEYLE AYNI ANDA MUHAREBE EDEBİLİR" Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) birden fazla ülkeyle aynı anda muharebe edecek şekilde dizayn edildiğini belirten Dr. Güçlüer şunları söyledi: "Afrin bu bölgede çok küçük bir alan. Operasyonda hangi kuralların önem kazanacağına dikkat edilmelidir. Çünkü olası sivil zayiatların dünya kamuoyundaki olumsuz etkilerine karşı minimum sivil zayiatı esas almak önemli. "Amerika’nın bir açıklaması vardı 'biz otuz bin kişilik bir sınır gücü kuracağız diye. Bu İsrail adına İsrail başkentinin Kudüs olacağını açıklamak gibi bir şey. İsrail’in başkentinin neresi olacağını Amerika açıklıyor. Suriye’de sınır muhafız kuvvetleri kurulup kurulamayacağı kararını Amerika veriyor. Yani bir sınır muhafız birimi kurulup kurulamayacağını Suriye’nin dışındaki bir aktörün karar vermesi son derece ironik bir durum." "TÜRKİYE’NİN AFRİN’E MÜDAHALESİ BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNE DARBEDİR" Türkiye’nin büyük Ortadoğu projesi kapsamında yapacağı strateji belli olduğunu aktaran Dr. Güçlüer, şöyle konuştu: "Bu strateji, sınırlarımızın güneyinde güvenlik koridoru oluşturmaktır. Stratejinin gereği olarak da Türkiye alana inmiştir. Sahada olmanın verdiği bir üstünlük var. Türkiye bu üstünlüğü masada politik avantaja dönüştürmüş durumda. Bu sayedeTürkiye,adım adım herkese ve her şeye rağmen planını uyguluyor. Bu süreç zaman zaman yavaşlıyor, zaman zaman da hızlanıyor ama neticede kararlı bir şekilde devam ediyor. ABD tarafından 'Türkiye’ye bir açıklama borcumuz var', 'Türkiye'nin Suriye’deki insani yardımlarını biliyoruz' şeklindeki geri adım açıklamalarının,Türkiye’nin metazorla ya da baskıyla değil pozitif diplomatik ilişkilerle ikna edilip Afrin’emüdahalesi önlenebilir mi? anlayışına dayandığını düşünüyorum. Türkiye’nin Afrin’e müdahalesi aynı zamanda bölgeyi ayrıştırıcı ve parçalayıcı 'Büyük Ortadoğu Projesi'ne de büyük bir darbe olacaktır ve militer bir güce dönüştürülmeye çalışılan PYD üzerinde de önemli bir baskı oluşturacaktır."