GÜRCİSTAN'daki anayurtlarından sürgün edilmelerinin 75'inci yılında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen programa katılan Ahıska Türkleri Ragıb Musaev (85) ve Halil Suliyev (86) yaşadıklarını anlattı. Sürgüne 7 yaşında tanık olan Suliyev, "Geçen yıl Ahıska'ya gidip, gezdik. Türkiye'nin yardımıyla bizi oraya yolladılar. 30 kişi, herkes kendi köyüne gitti, baba vatanı, gitsen de gitmesen de orası baba vatanıdır. Ben 2007'de hacca gittim, o birinci hac, ben bunu da ikinci hac sayıyorum" dedi.
Sovyetler Birliği döneminde Stalin tarafından, bugün Gürcistan sınırları içinde kalan Ahıska  bölgesindeki binlerce kişinin, tren vagonlarına doldurularak Orta Asya'ya sürülmesinin üzerinden 75 yıl geçti. 14 Kasım 1944'te sürgün edilen yaklaşık yüzbin Ahıska Türkü'nden on binlercesi sürgün sırasında ve sonrasında hayatını kaybetti. Hayata tutunan Ahıska Türkleri, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan'daki çeşitli bölgelerde yaşamlarına devam etti. Ailelerini, yakınlarını kaybeden ve büyük acılar çeken Ahıska Türkleri, sürgünün 75'inci yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde ağırlandı. Beştepe'deki törene katılmak üzere 9 ülkeden Ankara'ya gelen Ahıska Türkleri arasında sürgünün tanığı Halil Suliyev ve Ragıb Musaev de yer aldı. Suliyev ve Musayev, yaşadıklarını 'ya anlattı.
'DEMİRYOLUNU AHISKA HALKI YAPMIŞTI'
4 çocuklu bir ailenin en küçüğü olan Halil Suliyev, Yukarı Oşora Bölgesinde dünyaya geldiğini, 1,5 yaşındayken babasının İkinci Dünya Savaşı’na katılmak üzere Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından silahaltına alındığını, askere götürülen babasını hiç görmediğini söyledi. 1944'teki Ahıska Sürgününe 7 yaşında tanık olan Suliyev, "Ahıska ile Aspindza arasında bir demiryolu var. Aspindza'ya kadar gitmiyor, dağlar var orada. Bizim için demiryolu yapmışlar. Bizleri sürgün etmeden ötürü o demiryolunu yaptırmışlar, Ahıska halkı yapmıştı" dedi.
Soğuk TIR'lara bindirilerek Almatı'ya götürüldüğünü anlatan Ahıska Türkü Suliyev, "Çok eziyet çekildi o vakitler. Almatı'da bizi Turgen'e götürdüler. 71 yıldır orada yaşıyorum. Beş bölgeden sürgün edilen halkı, üç ülkeye götürdüler. Almatı Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan. Bin bir kere şükür ki o üç devlet de Müslüman devlet sayılır. Onların planı vardı, 'Bunları Sibirya'ya götürelim ki orada soğuktan kırılsınlar'. Şükür Allah'a ki öyle bir şey olmadı iyi yerlere geldik. Biz geldiğimiz köyde yaşamaya başladık, başkaları diğer köylere gitti. Sonra gelip bizim köyde toplandılar" diye konuştu.
'ALLAH ERDOĞAN'A GÜÇ KUVVET VERSİN'
Tekrar Ahıska'ya dönmek isteyen Türkler olduğunu aktaran Suliyev, bunun gerçekleşmediğini belirterek, "Biz geçen yıl gidip gezdik. Allah Erdoğan'a güç, kuvvet versin. Allah ailesiyle beraber sağlık, selamet versin. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı organizasyonu ve Türkiye'nin yardımıyla bizi oraya yolladılar. 30 kişi, herkes kendi köyüne gitti, baba vatanı, gitsen de gitmesen de orası baba vatanıdır. Her kuş uçar, gider yine yerine konar. Gitmesek de ora senin baba vatanındır. 300 yıldan beri bizim halk orada yaşamış. Ben 2007'de hacca gittim, o birinci hac, ben bunu da ikinci hac sayıyorum" dedi. Öte yandan, Türkiye'ye gelmekten duyduğu mutluluğu dile getiren Suliyev, "Her kuş kendi vatanını istiyor. Biz de istiyoruz ki kırmızı bayrağın altında olalım" şeklinde konuştu.
'MEZAR TAŞLARINI SÖKÜP TARLA YAPMIŞLAR'
Kazakistan'a sürgün edilen Ragıp Musaev de o günleri unutamadığını söyledi. Sürgün edildikleri topraklara 50 sene sonra gittiğini anlatan Musaev, "5 tane kocaman evimiz vardı. Hepsi yıkılmış, yerinde yeller esiyor. Oradan camiye gittim. Caminin üstünde haç işareti var. Çok üzüldüm çok zoruma gitti. Mezarlıklara gittim, sökmüşler taşlarını. Zar, zor dedemin mezarını buldum. Kocaman mezarlıkları tarla yapmışlar, tahıl ekmişler" dedi.
Bir gün telefonun çaldığını ve Türkiye’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini anma gecesine davet ettiğini belirten Musaev, çok mutlu olduğunu söyledi. Yazdığı şiirleri toplayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a getirdiğini aktaran Musaev, bundan sonra tek arzusunun Çanakkale’de şehit olan dedesinin mezarını ziyaret etmek olduğunu ifade etti.

FOTOĞRAFLI