BBP'nin kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun Kahramanmaraş'tan Yozgat'ın Yerköy İlçesi'ndeki mitinge gittiği helikopterin 25 Mart 2009 tarihinde Göksun İlçesi'nde düşmesi sonucu 5 kişi ile birlikte ölümünde, dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olan Dursun Özmen hakkında 'görevi kötüye kullanma' suçlamasıyla açılan davanın duruşmasına devam edildi. Mahkeme heyeti, sanık Özmen'in tutuklu yargılanması talebini reddedetti.

25 Mart 2009'da Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili olarak, dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'ye Yazıcıoğlu'nun yaralı kurtulduğu bilgi notunu gönderen Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen hakkında 'görevi kötüye kullanma' suçlamasıyla açılan davanın dördüncü duruşması bugün Kahramanmaraş Adliyesi'nde görüldü. 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde sabah saatlerinde başlayan duruşmayı BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, ablası Mavuş Ocak, kazada yaşamını yitiren Erhan Üstündağ'ın eşi Meryem Üstündağ, gazeteci İsmail Güneş'in eşi Yasemin Güneş, avukatlar ve birçok kentten gelen partililer katıldı.

YAZICIOĞLU'NUN ÖZEL KALEMİ DİNLENDİ
Sabah saatlerinde başlayan davanın dördüncü duruşmasında SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, davaya avukat olarak müdahil oldu. Mahkeme heyeti, duruşmada Muhsin Yazıcıoğlu'nun özel kalemi Okan Köksal'ı tanık olarak dinledi. Köksal'a mahkeme başkanı tarafından olay günü genel merkezde yaşananları anlatmasını istedi. Köksal ise olaydan hemen sonra gazeteci İsmail Güneş ile telefonla görüştüğünü ve helikopterin düştüğünü o görüşmede öğrendiğini söyledi. Mahkeme heyeti tarafından Okan Köksal'a helikopterin düşmesinden sonra Yazıcıoğlu'nun hayatta olduğu yönündeki bilgiyi Kayseri Valiliği'nden önce basınla paylaşması da soruldu. Köksal, söz konusu paylaşımı yapmadığını söyledi.

Yazıcıoğlu'nun avukatlarından Selami Ekici, tanık Okan Köksal'a Yazıcıoğlu'nun çalışma ofisindeki özel eşyalarının neden toplandığını sordu. Köksal da eşyaların neden toplandığını bilmediğini belirtip söz konusu eşyaların Erol Dok, Mahir Dağmatlar, Necdet Şendil ve Nurten Ceceli isimli kişiler tarafından alındığını savundu. Mahkeme başkanından söz isteyen SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, toplanan eşyalarla ilgili tutanak tutulup tutulmadığını sordu. Köksal da eşyaları aldığını iddia ettiği kişilerin kayıt tutmadığını öne sürdü. Yazıcıoğlu avukatları, dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olan sanık Dursun Özmen'in yalan beyanda bulunduğunu ve görevi gereği delillerin karartılacağı göz önünde bulundurularak davada tutuklu yargılanmasını talep etti.

Mahkeme heyeti ise sanık Özmen'in tutuklu yargılanması talebini reddederek Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan kimin kimi nereden, ne zaman aradığı ve ne kadar süre konuştuğunu gösteren HTS kayıtlarının istenerek bilirkişilerce incelenmesine karar verip duruşmayı 23 Haziran 2015 tarihine erteledi.

ADLİYEDE 'YAĞMUR' GERGİNLİĞİ
Duruşmanın tamamlanmasının ardından yağmur nedeniyle adliye içerisinde basın toplantısı düzenlemek isteyen partililer ile polisler arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Polisler, başsavcılığın basın açıklamasına izin vermediğini söyleyerek kalabalık ve gazetecileri adliyeden dışarı çıkardı.

DESTİCİ: SİYASİLER HUKUK İŞLERİNE KARIŞMAZLAR
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, duruşma sonrası soruşturmanın tümüyle ele alınmasını istedi. Destici, siyasi iradenin söz vermesine rağmen davanın arkasında güçlü şekilde durmadığını savunarak, şöyle dedi:
"Bugün burada biz bir kere daha şunu gördük ki hukuk içerisinde hak aramak gerçekten çok zor. Maalesef Türkiye'de yargı sistemimizin problemleri tüm hızıyla artarak devam etmektedir. Bu hadisenin tüm yönleriyle aydınlatılması ebette ki Türkiye'yi yönetenlerin, özellikle de siyasi iradenin bu sürecin arkasında güçlü bir şekilde durmasını zorunlu kılmaktadır. Maalesef bugüne kadar biz bu gücü göremedik. Temennimiz ve isteğimiz bu gücün en azından bundan sonra bu dava sürecinin, bu soruşturma sürecinin sonuna kadar arkasında görmektir. Aslında bunun böyle olmaması lazım. Çünkü ileri demokrasilerde hukukla yönetilen ülkelerde, siyasiler hukuk işlerine karışmazlar. Adalet sistemi, hukuk, bağımsız bir şekilde, tarafsız bir şekilde davaları ve soruşturmaları inceler ve karaları verir."

KAMALAK: DOSYADA YALAN BEYANLAR, SAHTE BELGELER VAR
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ise helikopterin düşmesinin organize bir suç olduğu kanaatinde olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Gördük ki dosyada yalan beyanlar vardır, sahte belgeler vardır. Bunlar bile bizatihi başlı başına Türk Ceza Kanunu'na göre suçtur. Ama bunları da aşan bir takım çok vahim olaylar var. organize bir suçun olduğu kanaatindeyim. Bu dosyayı aydınlatmak, açığa kavuşturmak hiç şüphesiz ki hukuk devleti için bir namus borcudur. Yetkililer, üst makamdaki kişiler, bu olayda ismi geçen üst düzey yöneticilerinin yargılanmasına mutlaka müsaade etmelidirler. Çünkü altını tekrar tekrar çiziyorum bu dosyanın aydınlatılması Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir namus borcudur."

BBP avukatlarından Kemal Yavuz da Genelkurmay Başkanlığı'ndan helikopterin düştüğü sırada uçuşta olduğu söylenen 4 savaş jetinin kazaya neden olup olmadığını açıklamasını istedi.

Mücahit YOLCU/KAHRAMANMARAŞ