Safra ve böbreklerde olan taş oluşumunun tükürük bezlerinde de yaşanabileceğine dikkat çeken diş hekimi Prof. Dr. Semih Özbayrak, “Ağızda yaşanan şişliğin belirtisi, tükürük bezinde meydana gelen taş olabilir” dedi.

Safra ve böbrek taşı rahatsızlıkları, bilinen ve sık rastlanan sorunlar arasında yer alıyor. Halk arasında ‘taş’ olarak tabir edilen durum, vücudun çeşitli bölgelerinde minerallerin çökmesiyle oluşan bir rahatsızlık olarak biliniyor.  Benzer taş oluşumun tükürük bezlerinde de oluşabildiğine vurgu yapan Prof. Dr. Semih Özbayrak, “Tükürük bezi taşı, tükürük kanalının ağzında bir şeyin batması gibi tahriş ve iltihaplanma nedeniyle kanaldaki çok küçük mineral yapıların birbirine yapışarak birikmesi yoluyla oluşuyor. Her vücudun ürettiği ve çökelen mineraller farklıdır. Taşa rastlanma ihtimali de kişiden kişiye değişebilir” diye konuştu.

“30-40 YAŞ ARALIĞINDA GÖZÜKÜYOR”
Hastaların beslenme ve yaşam kalitesini düşüren tükürük bezi taşı hastalığının teşhis ve tedavisi hakkında konuşan, Özbayrak, sorunun genellikle 30-40’lı yaşlarda gözüktüğünü söyledi.

Altınbaş Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğr. Üy. Prof. Dr. Semih Özbayrak, “Yemek yerken ağızda birden bire beliren ağrı ile oluşan şişlik hastalığın en tipik belirtisidir. Teşhis için çekilecek röntgen filminde, içindeki mineral yoğunluğu az ise taşlar gözükmeyebiliyor. Önce taş olup olmadığının kesin tespit edilmesi lazım. Çünkü taş olmadan, sadece tükürük bezinin iltihabına bağlı olarak da kanal daralabilir/tıkanabilir ve aynı şikâyetler meydana gelir. Ultrason incelemesi bu konuda çok önemli bir teşhis aracıdır. Tedavi yaklaşımı ultrason sonucuna göre yapılır’’ dedi.

BOL SU İÇMEK, TAŞ OLUŞUMUNU ÖNLEYEBİLİR
Hastalığın tedavisinin taşın bulunduğu konuma göre yapılacağını belirten Prof. Dr. Özbayrak, “Bunu çözecek bir ilaç yok. Bol su içmek yatkınlığı olanlarda oluşumu engellemek bakımından iyi bir alternatif. Taşlar genellikle tükürük bezi içinde değil, kanalda oluşmaktadır. Tedavinin klasik yaklaşımı cerrahi olarak taşın çıkartılmasıdır” ifadelerini kullandı.  

Tedavi süreci hakkında konuşan Özbayrak, şunları söyledi:

 “Yeni tedavi yaklaşımı olarak özel aygıtlarla laparoskopi gibi kanalın içine girip ekranda izleyerek özel çok küçük tutucu aletlerle taşı yakalayıp ameliyatsız çıkartmak şeklinde de uygulanmaktadır.
Lazerle tükürük taşı kırma yöntemleri de uygulanıyor. Sistemin orijinali böbrek taşı kırmak için yapılmış ve daha sonra o cihazlar, kablolar çok küçük bir hale getirilerek kanalın içine uygulanarak uygun dalga boylu lazer sistemiyle parçalanıp emiliyor.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Tükürük taşı oluşmasın diye bol su içmek gerekir. Oluştuktan ve tanı konulduktan sonra ise izlemek gerekli. Arada bir bezin şişme yapması büyük bir problem oluşturmayabilir, iltihap oluştuysa antibiyotik ile bastırılır. Birkaç senede bir tıkanma yapacaksa sorun değil.
Ama şikâyet çok sıklaştıysa kesin çözüm taşı çıkartmaktır. Kanalın içinde bulunan taşı çıkartmak oldukça kolaydır ama taş tükürük bezinin içindeyse tükürük bezi ile beraber çıkartılır, bu yaklaşım ağızdaki genel tükürük miktarını çok etkilemez.”