Buse ÖZEL / Faruk KAHRAMAN, İSTANBUL, () HER 100 kişiden 2'sinde görülüyor ve Türkiye'de her yıl 35 bin insan atriyal fibrilasyona yakalanıyor. Hastaların çoğunluğunda çarpıntı şikayeti olurken, atriyal fibrilasyona bağlı inme riskini 5 kat  arttırıyor. En çok karıştırıldığı hastalık ise panik atak.

"GEÇ TEŞHİS EDİLEBİLİYOR"

Medipol Üniversitesi Hastanesi'nden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, atriyal fibrilasyonda en önemli sıkıntının hastalığın teşhis edilememesi olduğunu belirtti ve şunları söyledi, "Atriyal fibrilasyon bir tür ritm bozukluğudur. Kalpte normal ritmin dışında çok düzensiz, genellikle çok hızlı kalp atışlarıyla, karakterize bir ritm bozukluğudur atriyal fibrilasyon. Genellikle çarpıntı yakınması ile gelirler. Kalp düzensiz ve hızlı arttığı için çarpıntı hissi duyulabilir. Özellikle efor gösterme ile olan bir nefes darlığı da hastaları rahatsız etmektedir. Bazı hastalarımızda da atriyal fibrilasyona bağlı, geç dönemde oluşan inme söz konusu ve buna bağlı olarak felç görülebilmekte. Bütün bunlarla beraber nabız düzensizliği muayenede tespit edilebilir."

"İNME RİSKİNİ 5 KAT ARTTIRIYOR"

Atriyal fibrilasyonun şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kalp yetmezliği ile beraber sıklığı artan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıçaslan, atriyal fibrilasyonun inme riskini 5 kat arttırdığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti, "Ülkemizde görülen inmelerin yüzde 20'si atriyal fibrilasyonla ilişkilidir. Daha kötüsü atriyal fibrilasyonda görülen inmeler daha ağır seyretmektedir. Daha sık tekrar etmektedir, daha ölümcül olmaktadır."

"ÖLÜM RİSKİNİ 2 KAT ARTTIRIYOR"

Atriyal fibrilasyonun ölüm riskini 2 kat arttırdığını belirten Prof. Dr. Kılıçaslan sözlerine şunları ekledi, "En önemli risk çarpıntı ve nefes darlığı ama şikayetlerin dışında uzun dönemde bizde çok katastrofik olan inme riski önemli. Hastalar inme sonucu felç kalabiliyor ya da hayatını kaybedebiliyor. Bu nedenle atriyal fibrilasyonun çok iyi tanınması ve tespit edilmesi gerekiyor. Ancak bir iyi haber verebiliriz. İnmeyi önleyecek kan sulandırıcı tedavilerle, inmeyi yaklaşık yüzde 70'in üzerinde bir başarıyla tedavi edip önleyebileceğimizi biliyoruz."

"HASTALIK EN ÇOK PANİK ATAK İLE KARIŞTIRILIYOR"

Üzüntü ve stresin tüm kalp hastalıklarında olduğu gibi atriyal fibrilasyonda da etkisi olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıçaslan sözlerini şöyle noktaladı, "Birebir bağlantısı yok ama tetikleyici yönü olabilir. Her üzülende atriyal fibrilasyon olduğunu söylemek yanlış olur. Kolaylaştırıcı etkenlerden bir tanesi üzüntü ve strestir. Zaman zaman tanısı oldukça zor olan bir hastalık. Özellikle aralıklı çarpıntılara neden olan bir hastalık. Hasta çarpıntıyı hisseder ama doktora gidip, EKG çekildiği sırada atriyal fibrilasyon ortadan kalkmış olabilir. Halbuki çarpıntı devam ediyordur. Dolayısıyla hastanın kendisini ifadesi zor olabilir. Bu hastalarımız bir süre sonra, tanı da gecikince yanlış bir tanı olarak panik atak gibi psikiyatrik tanılar alabilmekte ve psikiyatri kliniklerince takip edilebilmekte. Aslında tanıda eksiklik olabilir bu nedenle iyi değerlendirilmeli."

(FOTOĞRAFLI)