HATAY'da yaşayan 72 yaşındaki karaciğer sirozu hastası Mahmut Barutçu, oğlu Mehmet Barutçu'dan alınan karaciğer dokusuyla yeniden doğdu. Baba Barutçu, iyileşme umudunun olmadığını ancak oğlu sayesinde sağlığına kavuştuğunu söylerken Mehmet ise, “Babam yıllar önce benim hayata gelmeme neden oldu. Bu kez ben ona hem hayat hem Babalar Günü hediyesi verdim" dedi.

Hatay Reyhanlı'da yaşayan Mahmut Barutçu, düşme sonucu kolunu kırınca soluğu hastanede aldı. Doktorların ayaklarında oluşan şişlikleri fark etmesi üzerine Mahmut Barutçu, iç hastalıkları bölümüne yönlendirildi. Burada yapılan tetkiklerde yaşlı adamın ayağındaki şişliklerin nedeninin Hepatit C'ye bağlı karaciğer sirozu olduğu belirlendi. Tek tedavinin karaciğer nakli olması üzerine Barutçu, İstanbul'da yaşayan çocuklarının yanına geldi. 10 çocuğu da babalarına karaciğerlerini bağışlamak istedi. Ancak, kardeşlerine göre daha genç olan 24 yaşındaki Mehmet Barutçu nakle uygun görüldü. İstanbul'da İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ayhan Dinçkan tarafından gerçekleştirilen operasyonla yaşlı adam sağlığına kavuştu. Babalar Günü öncesi gerçekleştirilen bu ameliyat, bir babadan oğula verilen en anlamlı hediye oldu.

“HİÇ UMUDUM YOKTU, OĞLUM UMUT OLDU"

Uzun yıllar alkol ve sigara kullandığını söyleyen Mahmut Barutçu, karaciğer sirozu teşhisini ilk duyduğunda iyileşme umudunun olmadığını belirtti. Oğlu sayesinde hayata tekrar tutunduğunu ifade eden baba Barutçu, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“İçki içiyor musun diye sordu. Yalan söylemedim, 'içiyordum' dedim. 50 sene alkol ve sigara kullandığımı söyledim. Doktorlar karaciğer sirozu olduğumu, şişliklerin bundan kaynaklandığını anlattılar. İstanbul'a çocuklarımın yanına geldim. 10 çocuğum var ancak Mehmet daha genç olduğundan onun karaciğer dokusu nakle uygun görüldü. Mehmet de 'baba ben karaciğerimi vereceğim, ölürsem ben öleyim' dedi. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Bu kadar rahat iyileşeceğimi düşünmemiş, 'ben öleceğim' diye İstanbul'a gelmiştim. Ancak, bu nakil hem bayram hem de oğlumun bana babalar günü hediyesi oldu. Artık sigara ve alkolü bıraktım ama artık iş işten geçti. Gençlere bu tür kötü maddeleri kullanmamalarını tavsiyesinde bulunuyorum."

“YETER Kİ BABAM İYİ OLSUN"

Bir an bile düşünmeden babasına karaciğerini bağışlamaya karar verdiğini anlatan Mehmet Mecit Barutçu (24) ise, “Babamın iyi olması beni mutlu ediyorö dedi. Barutçu, “Karaciğerimi hiç düşünmeden bağışladım. Babam yıllar önce benim hayata gelmeme neden olmuştu. Ben de karaciğerimi bağışlayarak ona Babalar Günü hediyesi verdim. Bu süreçte daha güzel şeyler olacağını, yaşanacağını umut ediyorum. Şu an kendimi iyi hissediyorum. Babamın iyi olması beni daha da mutlu ediyor. Yeter ki babam iyi olsun. Gençlere tavsiyem ise kendilerine iyi bakmaları. Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak dursunlar. Karaciğerimiz ve tüm organlarımız çok değerli. Ailelerinin yanında olsunlar, organ nakli gerektiğinde hiç düşünmeden bağışlasınlar" diye konuştu.

“HAYAT EN GÜZEL HEDİYE"

Operasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, bu naklin oğuldan babaya verilen en güzel hediye olduğunu belirterek şunları söyledi: “Mahmut Barutçu, Hepatit C'nin karaciğerinde yaptığı tahribat sonucu rahatsızlanıyor. Vücutta siroza bağlı sıvı birikimi, genel durumda kötüleşme, ödem, konuşma bozukluğu gibi bulgular ortaya çıkıyor. Nakli oğlu Mehmet'ten yaptık. Bu bir oğlun babasına verebileceği en büyük hediye. En güzel Babalar Günü hediyesi. Baba evladına hayat verdi. Şimdi de evlat babasına böylesine özel bir günde hayat veriyor. En kıymetlisi de hayat hediye etmek. Çünkü hayat en güzel hediye"

“2 BİN 500 HASTA KARACİĞER BEKLİYOR"

Canlı vericilerin hayat kurtardığını belirten Prof. Dr. Dinçkan, organ bağışının da önemine dikkat çekti. Türkiye'de organ naklinin dünya ortalamasının üzerinde olduğunu ifade eden Dinçkan, son rakamlarla ilgili şunları paylaştı:

“Karaciğer naklinde daha da iyi durumdayız. Rakamsal olarak baktığımızda dünyada Güney Kore'den sonra en çok canlı vericili nakil yapan ülkeyiz. Geçen yıl birçoğu canlı olmakla birlikte Türkiye'de bin 400 karaciğer nakli yapıldı. Bu oranın tam tersi olması gerekiyor. Kadavradan naklin çok, canlı vericinin ise daha az olması gerekiyor. Türkiye'de geçen yıl 3 bin 800 civarında böbrek nakli yapıldı. Bunların neredeyse 540 civarı yabancı hastalar. Karaciğer yetmezliğinde böbrekte olduğu gibi alternatif bir tedavi yok. O noktada hastalara mecbur nakil yapmak durumunda kalıyoruz. Nakil yapamadığımızda bu insanlar hayatlarını kaybediyorlar. Diyaliz gibi bir yöntem olmadığından ve bağış oranları belli seviyeyi aşmadığından maalesef karaciğer bekleyen hasta sayımız 2 bin 500 civarında. Bu sayı aslında böbrek nakli bekleyen hastaların 10'da 1'i. Ancak bu karaciğer bekleyen hasta sayısının az olduğu anlamına gelmiyor. Hastalar, bağışlar yeterli sayıda olmadığı için hayatlarını kaybediyorlar. O nedenle bağış oranını artırmamız tek çaremiz.”