TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nejat Altıntaş, "Çin'den dünyaya yayılan koronovirüsüne bağlı Türkiye'de vaka yok ancak zatürrede artış var" dedi.
Namık Kemal Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi göğüs hastalıkları uzmanı Dç. Dr. Nejat Altıntaş, Çin'de ortaya çıkan ve başka ülkelere de yayılmaya başlayan koronavirüsünün neden olduğu ağır virüs enfeksiyonunun henüz Türkiye'de görülmediğini, ancak gribe bağlı olarak zatürrede ciddi artış vakalarının olduğunu söyledi. Son dönemlerde yaygın gribal enfeksiyon olduğunu belirten Altıntaş, uyarılarda bulundu.
'GÖĞÜS 'T' BÖLGESİNE VURMAK, VÜCUT SAVUNMASINI HAREKETE GEÇİRİR'
El parmaklarının birleştirilerek göğüs kafesine 50 kez ritmik olarak vurulmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Altıntaş, "Bunu niye yapıyoruz? Şunun için yapıyoruz. Göğüs kafesimizin tam arka tarafında timüs dediğimiz bir bez var. Bu bezin içerisinde vücudun savunma hücreleri var. T hücreleri diyoruz. Bu T hücreleri esas virüsler yani griple savaş yapan hücreler, burada olgunlaşıyor. Siz burayı uyardığınız zaman buradaki hücreler aktive oluyorlar ve dolayısıyla viral enfeksiyonları, gribal enfeksiyonları çözüyorlar. Dolayısıyla günde 3 kez, 50 kere bu şekilde vuracak olurlarsa hastaların hakikaten gripten korunmuş olacağını göreceğiz" dedi.
Doç. Dr. Altıntaş, ateşli hastalıklarda dikkat edilmesi gereken en önemli şeyin ise su tüketimi olduğuna dikkat çekerek meyve, et suyu, tavuk suyu tüketimine de özen gösterilmesi gerektiğini ifade etti. En önemli rahatlatıcı maddeler arasında zencefil, kara mürver, ekinezya, soğan, balla soğan, ya da balla turp tüketimi olduğunu kaydeden Altıntaş, bunun haricinde zeytin yaprağının çay şeklinde demlenerek tüketilebileceğini, bir su bardağına da çok fazla olmamak şartıyla 10 damla kekik katarak içilmesinin faydalı olacağını söyledi. Bir litre suyun içerisine 20 damla kekik damlatıp, suyun buharının da aspire edilebileceğini söyleyen Altıntaş, bir çay bardağının içerisine yarım kaşık tuz atıp, gargara yapılabileceğini veya buruna çekilebileceğini kaydetti.
'GRİP AŞISI HERKESE ÖNERİLMİYOR'
Doç. Dr. Nejat Altıntaş, grip ilacını ise durumu ağır hastaların doktor kontrolünde alması gerektiğini ve herkese önermediğini belirterek, şunları söyledi:
"Hastanın grip geçiriyor olması kötü bir şey değil. Vücudun savunma sistemlerini güçlendiriyorsunuz . T hücrelerini güçlendiriyorsunuz. Grip olmak, enfeksiyon geçirmek vücudu hem alerjik hastalıklara karşı korur, hem vücudun direncini arttırır. Ama bu grip olduğu zaman, griple savaşamayacak insan gruplarında kullanabiliriz. Kimlerde kullanılabilir? Mesela, 65 yaş üstündeki insanlarda mutlaka grip aşısının kullanılması gerekiyor. Zaten bağışıklık sistemi zayıflamış oluyor. Küçük çocuklarda kullanılabilir. Ama bunun en önemlisi kronik hastaların mutlaka kullanması gerekiyor. Hatanın kalp yetmezliği vardır, KOAH vardır, astımı vardır, beyinsel Alzheimer vardır. Bu gibi durumlarda hastanın böbrek yetmezliği vardır. Hastanın kronik bir hastalığı varsa ve yaşı ileriyse bu taktirde, bu özel gruplarda ya da hemşire doktor gibi hastayla devamlı temas halinde olan gruplarda tavsiye ediyoruz. Ama bunun haricindeki diğer gruplarda, diğer insan gruplarında tavsiye etmiyoruz. Çok da kullanılması gerekmiyor."
'ŞU AN ÜLKEMİZDE BU KONUDA ÇOK NET VERİLER VE HERHANGİ BİR VAKA YOK'
Namık Kemal Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Doğan ise grip salgının da temel etken olan infülanza virüsü zaman içerisinde mutasyona uğrayabileceğini söyledi. Doğan, "Ülkemizdeki grip vakalarının geçen yılki ile bu yıl olanlar arasında farklılık göstermesi olabilir. Belirtileri ateşlenme, öksürük, baş dönmesi, solunum yetmezliği, halsizlik gibi görünüyor. Bu tip bulguları olanların en yakın sağlık kuruluşlarına başvurmaları tavsiye edilir. Bu yıl özellikle Çin'den bildirilen Koronavirüsüne bağlı solunum yoluna bağlı enfeksiyon da orada hayatını kaybedenler olduğu bilgisi var. Küresel bir dünyada yaşıyoruz ve küreselleşmenin getirdiği bir sonuç olarak da tüm ülkelere yayılımı söz konusu olabilir. Şu an ülkemizde bu konuda çok net veriler ve herhangi bir vaka yok. Hastalığın etkeni ve adı Korona denilen bir virüs. Gelen bilgiler, Çin'deki bir su ürünleri pazarından başlayarak yayıldığı yönündedir. Virüsün insandan insana da bulaştığı söyleniyor. Sağlık Bakanlığımızın önlemleri ve tedbirleri aldığını biliyoruz. Havalimanlarımızda da gerekli önlemler alınmış vaziyettedir" dedi. 

FOTOĞRAFLI