İSTANBUL, () TÜRK Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levhi Akın, beslenme ve kanser arasındaki bağın Amerikan Kanser Cemiyeti ve Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından kabul edildiğine belirtti ve meme kanserini önlemede beslenmenin etkilerini anlattı.

Meme kanseri riskini düşürmeye yardımcı besinlerin metastaz veya tümörün yayılım riskini de düşürmeye yardımcı olduğunu belirten Prof. Dr. Akın kanser ve beslenme ilişkisi üzerine şunları söyledi: "Kanser tanısı konmuş bir kadının koruyucu bitkisel faktörlerden oluşan beslenme şekline yönelmesi önemlidir. Bir bitki tehlikeden kaçamadığında kendisini koruyacak güçlü kimyasallar üretmekte ve tükettiğimiz ya da kullandığımız bu kimyasallar hücrelerimizin çoğalmasını kontrol eden DNA veya hücresel yapıların hasar görmesini önleyerek hücrelerimizi korumaktadır. Taze meyve ve sebzeler doğal koruyucudur. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar, soya ve diğer bakliyatlardan zengin bir sağlıklı beslenmenin tam yağlı süt ve süt ürünleri, et ve yumurta gibi hayvansal protein içeren gıdalara odaklanmış bir beslenmeden daha koruyucudur. Egzersiz, gıda seçimimizi, metabolizmamızı ve genel iyilik hissimizi etkilediğinden dolayı önemlidir. Meme kanseri riskini arttırabildiğinden dolayı, alkol tüketimi düşük düzeyde olmalı ve tüm tütün ürünlerinden sakınılmalıdır. Meme kanserinin kadınların yaşam boyu maruz kaldıkları östrojen miktarına bağlı olarak geliştiği biliniyor. Geç adet görmeye başlayan, çok sayıda çocuk sahibi olan ve erken menopoza giren bir kadın, dolaşımında sürekli östrojen olan bir kadına nazaran daha az meme kanseri riski altındadır. Soya bitkisinde bulunan ve bitkisel bir östrojen olan genistein ve daidzeinin gibi kimyasalların meme kanseri karşıtı etki gösterdikleri görülmüştür.

"EN AZ BEŞ PORSİYON SEBZE VE MEYVE TÜKETİLMELİ"

Prof. Dr. Akın, kemoterapi rejimine bağlı olarak C ve E vitamini, beta karoten, ksantofil ve ellajik asit gibi antioksidan bioflavanoidler içeren besinlerin de faydalı olabileceğini anlattı ve şunları söyledi:

"Günlük gerekli miktarları karşılayan ve antioksidanlar içeren çoğu çoklu vitamin ve mineral takviyeleri en az beş porsiyon sebze ve meyve ile en az altı porsiyon tahıl ve bakliyat yiyen bireylerde yeterlidir. Birçok kişi için bu miktar gerçekçi olmadığından destekleyici preparatlar mevcuttur. Yüksek oranda doymuş yap oranı ve hayvansal protein içeren, lif oranı düşük bir beslenme de faydalı olduğu gibi lifli besinler sadece sebze, meyve, tahıl ve bakliyat ürünleridir."

Faydalı besinlere de dikkat çeken Prof. Dr. Akın, bu besinleri ve etkilerini şöyle sıraladı:

Soya proteini: Soya proteini faydalı olabilir, ancak gerekli miktar halen tartışmalıdır. Birçok bakliyat koruyucu bitkisel kimyasallar da içerebilir ve beslenmenizin çeşitli fasulye türlerini içermesi akıllıcadır. Siyah fasulye, nohut, barbunya, börülce sağlıklı, liften zengin, folik asitten zengin bitki protein kaynaklarına örnektir. Bu tip beslenme yoğun karın gazı yapabildiğinden gaz gidericiler faydalı olabilir.

Koenzim Q10: Koenzim Q10, hücre içindeki enerjinin salınımında önemli bir rol oynamaktadır. Bu durum cerrahi, kemoterapi veya tek başına kanseri tanısı gibi aşırı stresin bir sonucu olarak azalabilir. Tedavi uygulanan kanser hastalarında günlük Koenzim Q10 takviyesi faydalı olabilir ve bu dozlar güvenlidir.

Selenyum: Selenyum, karaciğer ve vücuttaki diğer hücrelerde toksik maddelerinin uzaklaştırıldığı enzimatik faaliyetlerin ayarlanmasında önemli olan bir eser elementtir. Günlük takviye bazı kemoterapi ajanlarına bağlı olabilecek potansiyel eksiklikleri önleyebilir. Çoğu çoklu vitamin ve mineral ürünleri meme kanseri hastaları için kemoterapinin uygulandığı dönem hariç yeterli selenyum içermektedir ve kemoterapi sırasında ilave mikrogram selenyum içeren bir antioksidan formülle doz artırımı akılcı olabilir.

Sülfür amino asitler: Sülfür amino asitler, karaciğerden herhangi bir kemoterapi ajanının uzaklaştırılması için gerekli detoksifikasyon olgusunda önemlidir. Bu süreçte, sitokrom P450 sistemi olarak bilinen detoksifiye edici enzim sisteminin aktif formu N-asetil sistein içeren ek bir antioksidan formül alınması önerilmektedir. Deve dikeni, karaciğerdeki bu detoksifikasyon işlemini destekleyen değerli bir baharattır.

D vitamini: D vitamini de koruyucu olabilir ve güneş ışınlarının cilt üzerindeki etkilerinden oluşmaktadır. Güneşin özellikle yakıcı olmadığı sabah erken ve öğleden sonra geç saatlerde her gün en az 20 dakika dışarıda olmak önemlidir. Yüz gibi hassas bölgeler daima korunmalı, ancak kolların ve bacakların yeterli güneş alması sağlanmalıdır. Kemik erimesini önleyen önemli vitamin takviye olarak da alınmalıdır.

Balık yağı: Balık yağı iyi bir besin kaynağı olup haftada en az üç kez yağlı balık (somon, alabalık, ton, pisi, ringa, vs) yenmesi önerilmektedir. Balık, omega-3 yağ asitleri açısından mükemmel bir kaynaktır ve anti-enflamatuvar ve bağışıklık sistemini destekleyici etkilerinden dolayı da meme kanseri hastalarında faydalıdır. Balık sevmeyenler keten tohumu yağı, hodan yağı veya çuhaçiçeği yağı takviyesi alabilir. Bunlar ayrıca kandaki kadın cinsiyet hormon düzeylerinin düzenlenmesine yardımcı olabilen gama linoleik asit adı verilen uzun zincirli yağ asitleri içermektedir.

(FOTOĞRAFLI)