Avrupa Kanser Enstitüleri Birliği’nin standartlarını sağlayarak Türkiye’de OECI (Organisation of European Institues) akreditasyonu alan ilk ve tek kanser merkezi olan Anadolu Sağlık Merkezi (ASM) uzmanları bu haberi basın toplantısıyla duyurdu. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Serdar Turhal, 'likit biyopsi' ile kanseri erken dönemde teşhis edebileceklerini belirterek, “Hastadan aldığımız kan ile bir milyon hücrenin içinde 2 tane bile tümör hücresi olsa bunu saptayabileceğiz” dedi. Yaşamını yitiren 6 kişiden 1’inin ölüm sebebi kanser hastalığı. Uzmanlar, kanser vakaları 2035 yılına kadar yüzde 70 oranında artacağını tahmin ediyor. Dünya kanserle mücadelede ‘hastaya özel tedavi ve aşı yönteminin üzerinde çalışırken Anadolu Sağlık Merkezi bu konuda çalışan uzmanları bir araya getirdi. Uzmanlar, kanser tedavisi hakkında son dönemin gelişmelerini düzenlenen basın toplantısında paylaştı. KEMOTERAPİ İHTİYACI HER YIL AZALIYOR Toplantıda konuşan Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, son yıllarda kanser tedavilerinde immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin çok arttığını, artık eskisi gibi standart kemoterapi tedavisinin herkese uygulanmadığını söyledi. İmmünoterapinin kemoterapiyi tamamen ortadan kaldırmasa da önemli ölçüde rolünün azalmasına neden olabileceğini belirten Prof. Dr. Turhal, ayrıca kanser teşhisinde son yıllarda kullanılmaya başlayan likit biyopsi (CTC ve ctDNA) ile sadece kan tahlili yapılarak kanser taramasında kullanılabileceğini ifade etti. “48 SAAT SONRA TEDAVİYE BAŞLIYORUZ” Bu tahlil ile kanserin daha erken teşhisinin mümkün olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Turhal, sözlerine şöyle devam etti: “Likit biyopsiyi hastadan kan alarak yapıyoruz ve 1 milyon hücrenin içinde 2 tane bile tümör hücresi olsa bunu saptayabilen bir makinemiz var. Bu saptadığımız hücreden de moleküler genetik analizini yapıp hastanın hangi tedaviye uygun olduğunu görebiliyoruz. Bu işlemi biz daha çok zor bölgelerden tekrar biyopsi ihtiyacını azaltmak için yapıyoruz. Bunun tespiti de önümüzü çok açıyor ve kanser kitlesine ulaşamasak bile kandan aldığımız örneklerle kanserin moleküler yapısına, hedeflerine ulaşabiliyor ve tedaviyi yönlendirebiliyoruz. Bu yöntemle hastadan alınan kanla 48 saat sonra hangi tedaviye başlayabileceğimizi biliyoruz. Bu çok büyük bir kolaylık. Potansiyel olarak likit biyopsi orta vadede kanserin taramasında da kullanılabilecek.” KANSER AŞILARI UMUT VAAT EDİYOR Son dönemde kanser aşılarının umut vaat ettiğini söyleyen Prof. Dr. Turhal, “Kanser aşısı oldukça uzun bir zamandır gündemde. Kanser aşılarının en başarılı olduğu tedaviler melanom gibi bir çeşit cilt kanseri ve prostat kanseri gibi kanserlerdir. En sık görülen, akciğer, kalın bağırsak, meme kanseri gibi türler olduğu için bunlara yönelik tedavi arayışı da sürmektedir. Aşı tedavisini immünoterapiye ek olarak kullanmak için de araştırmaların başlayacağını düşünüyorum” açıklamasında bulundu. YAŞAM SÜRESİ UZUYOR, YAŞAM KALİTESİ ARTIYOR Radyoterapinin kanser tedavilerinin önemli parçalarından biri olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, “Özellikle son yıllarda önemi daha da artan radyo cerrahi uygulamaları artık kısa sürede, etkili ve yan etkisiz bir şekilde gerçekleştirilebiliyor” dedi. Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, radyoloji alanındaki gelişmeler sayesinde yaşam süresinin uzadığını ve yaşam kalitesinin arttığını vurguladı. Radyoterapide eskiye oranla hastada daha az yan etkinin meydana geldiğinin altını çizen Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, yakın gelecekte artık hastaya özel tedavilerin daha çok önem kazanacağını söyleyerek, “Akıllı radyoterapi yöntemleri ile tümörün genetik özelliklerine göre kişiye özel ışın tedavileri önümüzdeki yıllarda daha çok gündeme gelecek ve tartışılacak” diye konuştu. TÜRKİYE’NİN İLK KLİNİK KANSER MERKEZİ ANADOLU SAĞLIK MERKEZİ OLDU Anadolu Sağlık Merkezi’nin Avrupa Kanser Enstitüleri Birliği’nden OECI akreditasyonu alan Türkiye’deki ilk klinik kanser merkezi olduğunu anlatan Anadolu Sağlık Merkezi OECI Koordinatörü Prof. Dr. Hüseyin Baloğlu, “Öngörülen şartların tamamını karşılayan Anadolu Sağlık Merkezi, Türkiye ve yakın coğrafyada bu akreditasyona sahip ilk ve tek klinik kanser merkezi (CCC) unvanını taşıyor” dedi. Bu sertifikanın Türkiye açısından da büyük önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Hüseyin Baloğlu, “OECI sertifikası, tüm hizmetlerimizi dünya standartlarına konumlandırıyor. Süreç hastamızın hastanemizle kurduğu ilk kontakla başlar, tanı standartları ve her hasta için multidisipliner tümör kurullarında alınan tedavi uygulamalarının uluslararası protokollere uyumun takibi yapılır, tedavi sonuçları takip edilir. Aldığımız bu akreditasyonla Anadolu Sağlık Merkezi’nin OECI tarafından belirlenmiş standartlarda kanser tanısı ve tedavisi uyguladığı tescillendi. Diğer merkezlerden bizim kurumumuzu ayıran en önemli fark da burada” açıklamasında bulundu. “TEDAVİ SÜRECİ YAŞAM KALİTESİNİ DE ETKİLER” Kanserin, hastaların yaşam kalitesini ve süresini etkileyen bir hastalık grubu olduğunu söyleyen Kalite ve Hasta Güvenliği Direktörü Dr. Hişam Alahdab, “Kanser tanı ve tedavisinin doğru bir şekilde zamanında ve kanıta dayalı yapılması hem yaşam kalitesini hem de süresini etkiler. Hastalar hastalık belirtilerinin yanı sıra psikolojik ve sosyal yüklerle de baş ederler” dedi. Dr. Alahdab, “40 ay süren denetimlerin sonucunda OECI akreditasyonu alan Anadolu Sağlık Merkezi Onkoloji programı: Kanıta dayalı, hasta odaklı ve multidisipliner bir kanser programı olduğu, kapsamlı ve bütüncül bir bakış açısı ile çalışan bir merkez olduğu, ölçülebilir, takip edilebilir ve sürekli iyileştirilen bir program olduğu için tescillendi” diye ekledi.