DÜNYADA doğumların yüzde 10’u erken doğum olarak gerçekleşiyor. Bebeğin 20 ile 37'nci haftalar arasında dünyaya gelmesi erken doğum olarak nitelendirilirken yenidoğan ölümlerinin ise en büyük sebebi olarak görülüyor. Yaşama tutunmayı başaran bebekler ise ciddi sağlık problemleri ile karşılaşabiliyor.
Bahçeci Tüp Bebek Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Reşit Asoğlu, erken doğum risklerini şöyle anlattı: “Erken doğumun kısa ve uzun dönem etkileri bulunmakta. Kısa dönemde ciddi solunum problemleri ve beyin kanamasına yol açabiliyor. Erken doğan bebekler beyin kanamalarına karşı daha yatkın olabilmekte ve bu da uzun dönemde nörolojik problemlere davet çıkarabilmektedir. Doğum ne kadar erken meydana gelirse bu riskler de o derece artmaktadır. Akciğer ve beyin gelişimi diğer organlara göre daha yavaş olduğu için erken doğan bebekler solunum cihazlarına sıklıkla ihtiyaç duyarlar ve yaşamın ilk yılında solunum problemleri yaşayabilirler. Hatta bu bebeklerde astımın daha sık görüldüğü bilinmektedir.”
Erken doğumun uzun dönem etkilerine dikkat çeken Doç. Dr. Asoğlu, "Enfeksiyonlara yatkınlık, spastisite, zekâ geriliği, işitme ve görme problemleri, büyüme ve gelişme geriliği, davranış problemleri, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve ani bebek kaybı sendromu görülebilir. Ayrıca, bu bebeklerin yetişkin çağda hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının görülme riski de daha fazla" dedi.
Erken doğum risklerinin azaltılmasının mümkün olduğunu anlatan Doç. Dr. Asoğlu, "Günümüzde, gebelik sırasında erken doğumu engellemeye yönelik çalışmalar ve yeni doğan yoğun bakım ünitelerindeki ilerlemeler prematüre bebeklerde meydana gelebilecek komplikasyon oranlarını kısmi olarak azaltmıştır. Erken doğumu engellemeye yönelik bazı stratejiler halen araştırılmaktadır. Bu stratejilerden en önemlisi rahim ağzı (serviks) uzunluğunun ultrasonografi ile ölçülmesidir. Rahim ağzı uzunluğu ölçümü gebelerin bir kısmında gerekli müdahalelerin zamanında yapılmasına izin verir" dedi. 
'ERKEN DOĞUM RİSKLERİ DOĞRU BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMELİ'
Doç. Dr. Mehmet Reşit Asoğlu, erken doğum riski taşıyan gebelerin yakın takip edilmesinin önemine dikkat çekerek sözlerini şöyle noktaladı: “Burada en büyük görev kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına düşmektedir. Gebelik takipleri sırasında erken doğum riskleri doğru bir şekilde değerlendirilmeli ve ilaç veya cerrahi müdahale gerektiren gebeler tespit edilmelidir. Risk grubunda olan gebelerin takibi yakından yapılmalıdır. Bebeğin rahim içinde bir gün bile daha fazla kalabilmesi erken doğum sebebiyle meydana gelebilecek komplikasyonları azaltmaktadır. Bu sebeple, doğum zorunlu hale gelmedikçe gebelik süresini uzatmak için çaba harcanmalıdır. Ancak yapılabilecek tüm müdahalelere rağmen gebelerin bir kısmında erken doğum kaçınılmazdır. Hatta bazı durumlarda bebeğin sağlığı için doğurtulması gebeliğin devam ettirilmesine göre daha faydalıdır. Bu noktada, yeni doğan bakım üniteleri devreye girmektedir. Donanımlı ve deneyimli yeni doğan bakım üniteleri erken haftalarda doğan bebeklerin gelişimlerine devam etmesinde ve gelişimlerini tamamlamasında en önemli rolü oynamaktadır. Bu yüzden de erken doğum riski olan gebeler donanımlı yeni doğan bakım ünitelerine sahip hastanelerde doğum yapmalıdırlar."

FOTOĞRAFLI