Uluslararası Su ve Sağlık Kongresi’nde konuşan Prof. Dr. Zeki Karagülle, bir insanın yaşantısında içtiği ve yemeklerinde kullandığı tek suyun arıtılmış su olması halinde sağlık riskleri doğduğunu söyledi. Karagülle, "Tüm sağlıklı minerallerinden arıtılmış su tüketimi kalp, damar ve kemik sağlığı problemleri, hipertansiyon, okul çağındaki çocuklarda büyüme geriliği, diş çürükleri ve yetişkin nüfusta bazı kanser türlerine neden olabiliyor. Arıtma cihazları tüm minarelleri öldürüyor" diye konuştu.

Uluslararası Su ve Sağlık Kongresi bu yıl üçüncü kez düzenlendi. Sağlık Bakanlığı, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, DSİ ve İLBANK iş birliğinde 12-15 Kasım tarihlerinde Antalya'da gerçekleştirilen Uluslararası Su ve Sağlık Kongresi’ne Türkiye’den ve yurtdışından pek çok kurum, kuruluş ve sivil toplum kuruluşu katıldı. Su yönetiminin kamu ve özel sektörün katılımıyla çok paydaşlı bir yaklaşımla çalışılması gereken bir sorumluluk alanı olduğu tespiti yapılırken, tüketicilerin sağlıklı suya erişiminin ve doğru bilgilendirilmesinin öneminin bir kez daha altı çizildi. Kongrede ‘Güvenli Su Ne Demek?’ başlıklı sunum yapan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, arıtılmış suyun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini dünya çapında yapılan çalışmalarla ortaya koyarken, sağlıklı ve güvenli suyun sağlığa katkılarını anlattı.

"MİNERALLERDEN ARINDIRILAN SU AKÜ SUYUNA DÖNÜŞÜYOR"

Prof. Dr. Zeki Karagülle, Türkiye’de evlerde, işyerlerinde kullanılan suyun mikrobiyolojik ve kimyasal kirleticilerden arındırılmış şekilde zaten topluma sunulduğunu, temiz ve kusursuz bir su elde etme amacı ile kullanılan su arıtma cihazlarına gerek olmadığını, kullanılması halinde ise sağlık için yararlı olan tüm mineral ve bileşenleri sudan uzaklaştırdığını ve sonunda suyun ‘akü suyu’na dönüştüğüne dikkat çekti. Buna karşılık tüketime sunulan şişelenmiş doğal kaynak suları, geleneksel çeşme suları ve şehir şebeke sularının insan sağlığı için önemli mineralleri belli düzeylerde içerdiğini de önemle belirtti.

"ARITILMIŞ SULAR SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR"

Bilinenin ve söylenenin aksine, arıtma cihazlarının filtre ve membranları gerekli ve yeterli sıklıkla yenilenmezse, suyu daha fazla kirlettiğine ve sağlık açısından risk taşıdığına da dikkat çeken Karagülle,  arıtılmış suyun bir insanın yaşantısında içtiği ve yemeklerinde kullandığı tek su olduğu takdirde bir takım sağlık risklerinin de kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Karagülle sözlerine şöyle devam etti:

"Vücudun birçok temel işlevi için gerekli olan kalsiyum, magnezyum, sodyum, klorür, bikarbonat, sülfat gibi önemli bileşen ve minerallerinin alınamamasının, orta ve uzun vadede sağlık problemleri yaratabildiğini gösteren çalışmalar var. Vücudun elektrolit, sıvı, mineral ve pH dengesinde oluşan bozulmalar ise fizyolojik süreçleri olumsuz etkiliyor. Bu konuda yapılan çalışmalar arıtışmış su tüketiminin, kalp, damar ve kemik sağlığı problemleri, hipertansiyon, okul çağındaki çocuklarda büyüme geriliği, diş çürükleri ve yetişkin nüfusta bazı kanser türlerine neden olabileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca arıtışmış suyun pH değerlerinin de yüksek oranda düştüğünü unutmamak gerekir Bu noktada toplumun doğru bilgilendirilmesi, sağlıklı ve güvenli su kullanımı üzerine bilgi ve duyarlılığının artırılması gerekli."

Kongrede, Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdür Prof. Dr. Nevzat Artık ise gıda ve su konusundaki bilgi kirliliğinden bahsederken, Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği tarafından hazırlanan ve yıllardan beri çeşitli mecralarda yayınlanan Ambalajlı Su Raporunu da değerlendirdi.

SU KONUSUNDA BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR

Kaynak suyu ve mineralli suların Avrupa mevzuatları ile uyumlu olduğunu, suda denetimin ise Sağlık Bakanlığı tarafından yürütüldüğünü belirten Prof. Dr. Nevzat Artık, gıda hakkında dolayısı ile su hakkında da uzmanlığı bulunmayan insanların, bilimsellik dışı yorumlara dayanarak öne sürdükleri fikirlerin etik olmadığını ve toplumu yanlış yönlendirdiğini söyledi.

Artık, konuşmasında Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği tarafından hazırlanan “Ambalajlı Su Raporunu” da konuşmasında değerlendirdi. Raporda bilimsel olmayan değerlendirme ve veriler olduğunu vurgulayan Artık,  derneğin kanun gereği resmi denetleyici ve düzenleyici kuruluş olan Sağlık Bakanlığı’nı yok farz ederek, etik olmayan bir davranış sergilediğini belirtti. Artık, güncelleme yapıldığı iddiasıyla yıl içinde birkaç kez tekrar yayınlanan raporun tüketiciyi yanılttığını ve kaygılandırdığını da dile getirdi.

SULAR SAĞLIK BAKANLIĞI TARAFINDAN DÜZENLİ OLARAK DENETLİYOR

Prof. Dr. Nevzat Artık gıda ve kaynak suyu denetiminin Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen kontrol görevlileri tarafından yapılmak zorunda olduğunun ve şeffaf olması gerektiğinin bir kez daha altını çizdi. Artık ‘Su dolum tesisleri Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Müdürlükleri ve merkez teşkilatlarınca düzenli olarak denetlenmekte, alınan numunelerde hem mikrobiyolojik hem de kimyasal olmak üzere toplam 56 parametrenin analizi yapılmakta, uygunsuz dolum yapan firmalar özelinde gerekli aksiyonlar yerine getirilmekte ve ceza uygulanmaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili mevzuatlar uyarınca titizlik ve şeffaflıkla yürütülen bu denetimler sonucunda halk sağlığını olumsuz etkileyen bir su markasının satışına izin verilmesi mümkün değildir. Dolayısı ile Ambalajlı Su Raporu’nda yer alan değerlendirmeler bilim dışı ve iddialar tamamen asılsızdır" diyerek konuşmasını tamamladı.