BÜLENT Arınç, çözüm sürecine ilişkin yaptığı açıklamada; "Çözüm Süreci'ne biz mecbur ve mahkum değiliz. Çözüm Süreci başarısızlığa uğrarsa herkes bunun altında kalır. Adadaki şahıstan başlayınız siyaset uzantılarına kadar" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Arınç, konuşmasında Başbakanlık Acil Durum Koordinasyon Merkezi oluşturulması ve kurumsallaştırılmasının kararlaştırıldığını açıklayarak, "Başbakanımızın imzasıyla bir genelgeyle acil durumlarda koordinasyonu teşkil etmek üzere Başbakanlık'ta bir birim oluşturduk. Başbakanlık Koordinasyon Merkezi, Başbakanımızın talimatıyla faaliyete geçecek, acil duruma neden olan gelişme ortadan kalkınca da faaliyetlere son verecek" diye konuştu. 

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, çözüm süreci ile ilgili bir soruya "Çözüm Süreci'ni bu aralar ağzımıza hiç almamak gibi bir ihtiyatımız olabilir. Çözüm Süreci'ne biz mecbur ve mahkum değiliz. 30-40 yıldır devam eden terörün sona erdirilmesi Türkiye'nin hayati meselesidir.

Çözüm Süreci'ni sanki sadece biz istiyormuşuz gibi ve biz buna mecburmuşuz gibi herkes her söylediğini yapar her işlediği ile Türkiye'ye zarar verirse hayır bu böyle değil. Çözüm Süreci başarısızlığa uğrarsa herkes bunun altında kalır. Adadaki şahıstan başlayınız siyaset uzantılarına kadar. Terörle doğrudan ya da dolaylı ilşkisi olan herkes ile beraber halkımız da bundan zarar görür" diye yanıt verdi.


"KAPSAMLI TARAMA İLE YAKALANACAKLARINI ÜMİT EDİYORUZ"

Şırnak'ın Silopi ilçesinde PKK tarafından gasp edilen patlayıcı madde ile ilgili olarak bilgiler paylaşan Arınç, "Silopi İlçesi Aksu Köyü mevkiinde PKK tarafından gasp edilen patlayıcı madde miktarı var. Bu olay profesyonel şekilde hazırlanmıştır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla 3 araçtan bir tanesine terör örgütü mensupları tarafından el konulmuş ve Cudi Dağı istikametine götürülmüştür. Olayın öğrenilmesinin ardından bölgeye insansız keşif uçağı davet edilmiş ve taarruz helikopterleri keşif faaliyetlerine başlamışlardır.

Bu kadar kapsamlı bir arama tarama ile Cudi Dağı'na varmadan yakalanacaklarını ümit ediyoruz. Patlayıcı madde miktarı 400 kilogram civarında. Esasen nakledilen patlayıcı madde miktarı bunun 3 katıdır. Bir kamyonda bulunan miktarı PKK tarafından kaçırılmış bulunmakatdır. Eğer yakınlarda jandarmamızın veya güvenlik güçlerimiz bulunması mümkün olsaydı, böyle bir olayın meydana gelmesi söz konusu olmayacaktı" ifadelerini kullandı. 


"TERÖR OLAYLARININ AZINA DA ÇOĞUNA DA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK"

Başbakan Davutoğlu'nun kamu düzeni sağlanmadıkça görüşmeler bundan sonraki süreçte devam etmez, açıklamaları hatırlatılarak çözüm süreci ile ilgili sorulan bir soru ile ilgili Arınç, “Sayın Başbakanımızın bugün itibariyle neredeyse iki ayı doldu. İki aydan bu yana Sayın Başbakanımız çözüm süreci ile kamu düzeninin birbirinin alternatifi olmadığını izah ediyor. Kamu düzeninin mutlak anlamda sağlanması ayrı bir konu. 6-7 Ekim olaylarında rastladığımız gibi cana ve mala bilerek ve isteyerek kast eden ve pek çok insanımızın ölümüne neden olan olaylar tamamen terör olaylarıdır ve bunun azına da çoğuna da tahammülümüz yoktur.

Başbakanımız bunu iki aydan bu yana her defasında söylüyor. Çözüm süreci var diye bunları meşru, makul, haklı göstermeye çalışan hiç kimseyi dinlemeyiz. Türkiye'de can ve mal emniyeti olmayacaksa, ister çözüm süreci olsun ister başka bir şey olsun, hiçbir şeyi tartışmayız. Çözüm süreci çok önemlidir ama bu hiçbir zaman insanımızın sokağa çıkarken korku duyması için yeterli bir sebep değildir" diye konuştu. 


"BU YETKİNİN HUKUKİ DAYANAĞI VAR"

Peşmerge geçişleri ile ilgili sorulan bir soruya Arınç, şu açıklamayı yaptı:

"Şüphesiz Kobani'de yaşanan olaylara kayıtsız kalamayız. Türkiye buradan kaçan 200 bin civarındaki insana kucak açmıştır. Bizim Kobani'ye müdahale konusunda söylediğimiz bir şey var. Bunun dışında ayrıca silahlı kuvvetlerimizle veya güçlerimizle Kobani'ye girmek ne bizim düşüncemizin içindedir ne de orada yaşayanların talebidir. Çok düz bir çizgi üzerinde gitmeyen yetkililerin açıklamaları bugün bile çelişkili olarak PYD'nin başkanından başka türlü, peşmergenin bakanından başka türlü duyabilirsiniz.

Bizim Kobani'ye müdahale konusunda söylediğimiz tek şey var. Suriye'nin içerisindeki meşru muhalif güçler bu konuda bu çalışma yapabilir ama PYD'nin başındakiler buna da mesafeli yaklaşıyorlar. Bizim hem Irak Merkezi Yönetimi ile hem de Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim ile ilişkilerimiz bulunduğuna göre tezkere bize bu yetkiyi veriyor mu diye bakacağız.

Tezkerenin son bölümünde yabancı ülkelerin askeri güçlerinin hükümet tarafından belirleneck usul ve esaslar ile bir miktar Türkiye'den bulundurulabileceği karar altına alınmıştır. Meclis'in verdiği yetkiyi sınırlı olarak usul ve esaslarının da Türk hükümeti tarafından belirlenmesi neticesinde kullanılabilmesi mümkündür. Dilimizde tüy bitti. Böyle bir yetkimiz var. Bu yetkinin ne zaman ne şekilde kullanılacağını size bir senaryo anlatır gibi söyleyemem. Bu yetkinin hukuki dayanağı vardır" diye yanıt verdi.


"BİRİLERİ ŞİDDET OALYLARINA KARŞI YUMUŞAKLIK BEKLEMESİN"

MİT ve İmralı arasındaki görüşmelerin sekteye uğrayıp uğramadığı sorulan Arınç, "Çözüm Süreci devam ediyor ama birileri Çözüm Süreci devam ediyor diye bizden bu şiddet olaylarına karşı bir yumuşaklık beklemesin. Birtakım siyasiler İmralı veya Kandil ile yakın ilişkisi bulunanlar Türkiye'de yaşanan bu olayları görmezden geliyorlar. Milletin acısını duymazdan geliyorlar. Hala bir başsağlığı, geçmiş olsun dileğinde bulunduklarını duymadık.

O insanlar Türkiye'de bu olaylar yaşanmamış gibi sekretarya kurulacak, içinde ben de olacağım, o da olacak, bu da olacak. Bir başkası kalkıyor Öcalan baş müzakerecidir diyor. Bu olayların yaşandığı bir dönemde, polisimizin, askerimizin kanı yerdeyken çözüm süreci bahanesiyle bunların hiçbirini görmeyin siz bize sekretaeryadan bahsedin derse valla o adamın yüzüne bile bakmayız. Siz bizi meşru görün. Yerde akan kanlara bakmayın, yol kesmelere bakmayın, dinamit çalmaya bakmayın.

Siz sekretaryayı 5 kişi değil, 6 kişi yapın. Onu da baş müzakereci diye ilan edin. Biz nerenin hükümetiyiz? Bizden hala davranışı bu kadar olaylar karşısında bile beklemeyi ben zul addederim. Biz aldığımız kararlar ve Meclis'in bize verdiği yetkiyle Temmuz ayında çıkardığımız kanuna harfiyen uyacağız. Bunun yapılmasının karşılığının olduğunu da herkesin bilmesi lazım. Kim ne adım atacaksa o adımı attıktan sonra bunlar konuşulabilir. Biz hükümetiz, öyle aba altından sopa göstermeyi tehdit etmeyi çok sevmeyiz. Kimse çözüm süreci bitti mi endişesine kapılmasın. Bu işin biteceği zaman da milletimize söyler bitiririz" dedi.


"ADADAKİ ŞAHISTAN SİYASET UZANTILARINA KADAR HERKES ZARAR GÖRÜR"

Çözüm sürecindeki yol haritasının detayları sorulan Arınç, "Çözüm Süreci'ni bu aralar ağzımıza hiç almamak gibi bir ihtiyatımız olabilir. Çözüm Süreci'ne biz mecbur ve mahkum değiliz. 30-40 yıldır devam eden terörün sona erdirilmesi Türkiye'nin hayati meselesidir. Çözüm Süreci'ni sanki sadece biz istiyormuşuz gibi ve biz buna mecburmuşuz gibi herkes her söylediğini yapar her işlediği ile Türkiye'ye zarar verirse hayır bu böyle değil. Çözüm Süreci başarısızlığa uğrarsa herkes bunun altında kalır.

Adadaki şahıstan başlayınız siyaset uzantılarına kadar. Terörle doğrudan ya da dolaylı ilşkisi olan herkes ile beraber halkımız da bundan zarar görür. Bizim gösterdiğimiz itina kadar ben de bu işin içinde söz sahibiyim diyenlerin de vicdanlı olması lazım. Onlar her eline geçeni yapacak biz de Çözüm Süreci devam edecek diyeceğiz. Bu komediye dönüşür. Evet, Çözüm Süreci'nde ısrarla ve sabırla hareket etmeye devam edeceğiz, bitiren taraf biz olmayacağız. Herkes alacağı dersi almıştır" dedi.


"TÜRKİYE'NİN İSTEKLERİ VE TALEPLERİ VAR"

Eğit-donat konusunda kaç kişinin nerede eğitileceği detayları sorulan Bülent Arınç, şunları söyledi:

"Başta ABD olmak üzere IŞİD ile koalisyona katılan bütün ülkelerin Türkiye'nin alacağı pozisyon noktasında kapsamlı bir görüşmeye ihtiyacı olduğunu söylemiştik. Kapsamlı görüşmeler devam ediyor. Türkiye kendiğilinden her şeyini feda ederek bu işin içine giremez. Bir tek şartımız var. Türkiye'nin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Koalisyonun çıkarları ile Türkiye'nin çıkarları ne kadar örtüşürse biz ancak orasında yer alırız.

Dolayısıyla hadi bakalım aslansınız kaplansınız yürüyün. Hayır böyle bir şeyin içerisinde değiliz. Kobani konusunda da akıllla hareket ediyoruz. Türkiye'nin görüşmeleri devam ediyor. Türkiye'nin istekleri ve talepleri var. Bunlar karşılanırsa düşünürüz. Karşılanmazsa başka kapılar. Türkiye bir macera heveslisi değildir."