MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Haziran seçimlerinin ardından partisinin ilk TBMM grubu toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan toplantıda, tutuklu milletvekili Engin Alan’ın isminin yazılı olduğu levha ile koltuğunun boş bırakılması dikkat çekti. MHP lideri yaptığı konuşmada, 12 Haziran seçimlerinin sonuçlarını değerlendirirken, çok sancılı ve sarsıntılı bir seçim sürecinin geride kaldığını söyledi. MHP’ye yönelik ‘kirli bir kampanya’nın nasıl mesafe aldığını ve ne denli ‘zıvana’dan çıktığını yaşayarak gördüklerini söyleyen Bahçeli, MHP’yi baraj altında bırakmak amacıyla iftiralar atıldığını, ithamlara ve ‘iğrenç tuzak’lara ’ahlaksızca tevessül edildiği’ni kaydetti. AKP’nin ‘karanlık mahzeni’nden MHP’nin itibarsızlaştırılması, etkisizleştirilmesi ve siyasi hayattan silinmesi için her türlü oyunun sahnelendiğini dile getiren Bahçeli, dünyada bile eşine ve benzerine az rastlanacak siyasi bir suikastın muhatabı olduklarını, yalnız kaldıklarını ama asla umutsuzluğa kapılmadıklarını ifade etti. Bahçeli, "Doluya koydular taşmadı, boşa koydular dolmadı ve netice olarak Milliyetçi Hareket’in Türk milletiyle buluşmasını durduramadılar" derken, alınan yüzde 13’lük oy oranının da maruz kaldıkları tuzaklar dikkate alındığında çok değerli olduğunu söyledi. Bahçeli, "Herkes bilmelidir ki; ne kurulan tuzakları unutacağız ne de faillerini affedeceğiz. Ne dedikodu çıkaranları bağışlayacağız ne de MHP’yi yok etmeyi kafasına koymuş ihanet taraflarını aklımızdan çıkaracağız. Ne AKP’nin yaptıklarını görmezden geleceğiz ne de partimize dönük tertipleri yanına kar bırakacağız. Bunun için önce hesaplaşacağız sonra da yeri gelirse helalleşmeyi düşüneceğiz" diye konuştu.

"BOYKOT KRİZİNİN ÜÇ SORUMLUSU BDP, CHP VE AKP"

Seçimlerden sonra yaşanan boykot krizini de değerlendiren Bahçeli, TBMM’nin kriz üssü haline gelmesinin önümüzdeki sürecin çok şeylere gebe olduğunu kanıtladığını kaydetti. Türkiye’ye yakın coğrafyadaki ülkelerde yaşanan gelişmelere dikkat çeken Bahçeli, böyle bir ortamda yenilenen Meclis çatısı altında yemin ve boykot krizinin ortaya çıktığını ve demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini kaydetti. Yaşanan gelişmeleri AKP’nin kayıtsızlık ve vurdumduymazlık içinde izlediğini ifade eden Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşmasındaki üslup ve yaklaşımlarıyla daha sonraki tutum ve söylemleri arasında gece ile gündüz kadar fark oluştuğunu belirtti. Krizin çözülmemesi halinde millet iradesinin sorgulanması ve değersizleşmesinin kaçınılmaz olacağını da dile getiren Bahçeli, "Tehlike bu kadar açık ve yakındır. İşin şakaya gelir tarafı, hafife alınacak yönü kalmamıştır. Yemin ve boykot krizinin görünürde üç sorumlusu olduğu ortadadır. Bunlardan birincisi, bölücülüğün siyasetteki uzantısı olan ve Kandil çetesini arkasına alarak barış ve özgürlük mücadelesi verdiğini iddia eden BDP’dir. İkincisi tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasını gerekçe gösteren ana muhalefet partisi CHP’dir. Üçüncüsü ise göz göre göre krizin geldiğini fark edemeyen ya da fark etse de sesini çıkarmayan ve bundan nemalanmanın arayışında olan AKP hükümetidir" diye konuştu.

-"BU İSYAN PROVALARI KARŞISINDA NEDEN SESSİZSİN?"-

Bahçeli, Hatip Dicle’nin durumunu da değerlendirdiği konuşmasında, Anayasa’nın 76’ncı maddesinin YSK ve bağımsız adaylar tarafından dikkate alınmadığını kaydetti. Bahçeli, "Her şey berrak biçimde ortadadır. Hukuken milletvekili seçilmesi mümkün olmayan bir kişinin seçime katılması için çaba gösteren herkes ortaya çıkan kaostan birinci derecede sorumludur. Kandan beslenen bölücü mihrakların, taraftarlarını sokağı işaret etmesi, silah ve dağı adres göstermeleri tam bir kepazeliktir ve Türkiye’nin şerefiyle açıkça oynamak anlamına gelecektir. Türk milletinin her önüne gelen tarafından azarlanmasını, hakir görülmesini ve dayatmalara boyun eğmeye zorlanmasını şiddetle ve nefretle reddettiğimizi duyurmak istiyorum" diye konuştu. Başbakan Erdoğan’a "bu isyan provaları karşısında neden sessiz ve tepkisizsin" diye soran Bahçeli, "İmralı’da yatan bebek katilinin serbest bırakılma şartları gün geçtikçe olgunlaşmaktadır. Merakımız ceviz ağacının altında sözde barışı konuştuklarını dile getirerek terör elçiliği yapanlar, acaba hayatlarında hiç Türk bayrağının altında şehitlerimizi ve gazilerimizi hatırlayacak bir ahde vefa örneği göstermişler midir" dedi.

-"BAŞBAKAN SÖZDE USTALIK DÖNEMİNİN EŞİĞİNDE TARAFINI BELİRLEMELİ"-

PKK militanlarına gerilla diyerek önem atfeden kalem sahipleri acaba ağızlarına vatan, bayrak ve şehit kelimelerini ne zaman alacaklardır" diye konuştu. Bahçeli şunları söyledi:

"Türk milletini savaş sözleriyle sindirmeye çalışan şimdi de 15 Temmuz randevusunu veren etnik bölücüler ne yaparlarsa yapsınlar emellerine ulaşamayacaklardır. Muhataplarını buradan uyarıyorum; kimse yanılıp yenilip boş hayallere kapılmasın. Bizim ne vazgeçecek insanımız ne de verecek bir çakıl taşımız vardır. Başbakan Erdoğan sözde ustalık döneminin eşiğinde kararını vermeli ve tarafını belirlemelidir."

2007 yılından bu yana milletin maruz kaldığı anayasa geriliminin bitirilmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, anayasa değişikliği konusunda partisinin ‘kırmızı çizgileri’ni de yineledi. Bahçeli Anayasa’nın ilk üç maddesinin kendileri tarafından müzakere edilmesinin dahi mümkün olmadığını belirterek, "Herkes hesabını buna göre yapmalı ve ayağını denk almaladır. Aksi takdirde MHP Türk milletinin hak ve menfaatlerini korumak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak için her fedakarlığı seve seve yapmaya hazırdır" dedi.

-"SENDEN İCAZET Mİ ALACAKTIK?"-

Tutuklu milletvekillerinin durumunu değerlendiren Bahçeli, İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın da diğer milletvekilleriyle aynı durumda olduğunu belirterek bu hukuk skandalının affı ve tarifinin mümkün olmadığını söyledi. Anayasa’nın 76’ncı maddesi ve Milletvekili Seçim Kanununun 11’nci maddeleri doğrultusunda Engin Alan ve benzer durumdaki milletvekillerinin milletvekili olmalarında herhangi bir engel bulunmadığını dile getiren Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın "Ne yapalım seçmeseydiniz" şeklindeki sözlerine yanıt verdi. Bahçeli "Senden icazet mi alacaktık? Sana mı danışacaktık? Bu kendini bilmez ve utanmaz zihniyet, geçmişte şahsını ilgilendiren kişiye özel anayasa değişikliğini pervasızca yapmıştı. Hukukun ilkelerini fütursuzca çiğnemiş ve CHP’de bu işe ortak olmuştu" dedi.

-KILIÇDAROĞLU’NA CEVAP: "ÖNCE AYNAYA BAK"-

"AKP yargısı"nın izan ve insaf ölçülerinden tamamen uzaklaşarak kanun maddelerini keyfi şekilde yorumladığını belirten Bahçeli, Meclis’in daha yolun başından büyük bir açmazla karşı karşıya kaldığını söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:

"Ancak hiçbir gerekçe Meclis’in boykot edilmesine ve Anayasa’nın 81’nci maddesindeki milletvekili yeminine aykırı hareket edilmesine mazeret teşkil etmeyecektir. Bu haliyle başta CHP olmak üzere, milletvekili yemini etmeyenlerin TBMM’nin saygınlığına fazlasıyla gölge düşürdüklerini bilmeleri lazımdır. Madem ortada bir yanlış vardır, o halde bir başka yanlışla bunun giderileceğini düşünmek hezeyandır ve Gazi Meclis’in taşıdığı yüksek erdeme hakarettir. Üstelik CHP Genel Başkanı’nın, Meclis’i protesto ederken; ‘arkadaşlarımızı satmayız’ sözleriyle bizi tariz yollu itham etmesi içine düştüğü ölçüsüzlüğün ve kafa karışıklığının bariz deşifresi olmuştur.Bize derme çatma siyasi delikanlılık gösterileri yapan Sayın Kılıçdaroğlu, önce aynaya bakmalı ve kimin arkadaşlarını satma ile ilgili engin tecrübeye sahip olduğunu orada görmelidir.Bizim boş laflara karnımız toktur.Milliyetçi Hareket Partisi, 91 yıllık mazisinde böylesine bir boykotla karşılaşmayan kutlu Meclis’i, tartıştıracak ve itibarını zedeleyecek hiçbir niyetin ve eylemin içinde olamaz ve olmayacaktır."

-CHP’YE MEKTUP TEPKİSİ-

CHP’nin yemin kriziyle ilgili uluslar arası kuruluşlara yazdığı mektubu da gündeme getiren Bahçeli, bunun son derece acı verici ve talihsiz olduğunu kaydetti. Bahçeli, mektubun yeni CHP’nin ruh halini ve meselelere hangi açıdan baktığını gösterdiğini savunarak siyasi partiler açısından en üst şikayet mercinin Türk milleti olduğunu belirtti. Bahçeli, "Başkent Ankara vizyonundan çıkarak, küresel çekim alanına kapılan CHP’nin, ülke içindeki siyasi ve hukuki meseleleri dünyaya afişe etmesi en az yemin krizi kadar ciddi ve önemli bir problemdir.Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin bu içler acısı hali, geleneği ve siyasi geçmişi bakımından kırılma ve sapmadır.Bu nedenle CHP, partimize laf yetiştireceğine kendisine bakmalı ve bize akıl vermekten bir an önce vazgeçmelidir" diye konuştu.

-GÜL’E "DAVET" TEPKİSİ-

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçen haftaki davetini hatırlatan Bahçeli, Gül’ün tavrının Başbakan’la bir plan dahilinde hareket ettiğini gösterdiğini söyledi. Gül’ün davetinde AKP’nin yer almadığını, Meclis’te temsil edilen diğer siyasi partilerin davete muhatap olduğunu kaydeden Bahçeli, "Eğer AKP yemin ettiği gerekçesiyle davet edilmediyse, partimiz de aynı durumdadır o zaman bize yönelik bir çağrıya da gerek yoktur" dedi.

-4 MADDELİK "KRİZDEN ÇIKIŞ" ÖNERİSİ: ANAYASA 76’NCI MADDE DEĞİŞTİRİLEBİLİR-

İstendiği takdirde TBMM’nin bugünkü karanlık tablodan çıkışın tek adresi haline getirilebileceğini söyleyen Bahçeli Başbakan Erdoğan’ın "tükürdüklerini yalayacaklar" sözüne tepki gösterdi ve bu ifadenin bir Başbakan’a kesinlikle yakışmadığını söyledi. Ortaya çıkan emarelerin Başbakan’ın krizi istismar edeceğini gösterdiğini ifade eden Bahçeli, boykot krizinin çözülmesi için 4 maddelik öneri sundu. Bahçeli şunları söyledi:

"-Millet iradesinin heba edilmemesi ve milletimizin çekişmelerle oyalanmaması için yemin ve boykot krizinin tarafları bu eylemlerine bir an önce son vermeli ve Meclis’teki yerlerini almalıdırlar.

-Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan bütün siyasi partilerden seçilecek temsilciler bir araya gelmeli, ahlaki ve tutarlılık gereğince tutuklu bulunan milletvekillerinin haklarını savunacak bir Meclis bildirisi için temel zemin oluşturmalıdırlar.

-Yürürlükteki yasal hükümler, tutuklu bulunan milletvekillerinin salıverilmesine engel değildir. Tutuklu milletvekillerinin önüne, Anayasanın 14. ve 83. maddelerini mani bir hal olarak çıkarmak zorlama ve yanlı bir tutum olacaktır. Yalnızca kanun ve anayasa hükümlerinin objektif kriterler çerçevesinde uygulanması ve iktidarın bu konuda ön ayak olması meseleyi kökünden çözecektir.

-Bunlara rağmen de bir çözüm ortaya çıkmıyorsa, Anayasanın 76. maddesine, tutukluyken seçilen milletvekillerinin durumlarını daha da netleştirecek ve serbest kalmalarını sağlayacak bir ifade ilave edilerek içinde bulunulan krizin ortadan kaldırılması mümkün olabilecektir."

-"ENGİN ALAN BÖLÜCÜLERE KARŞI REHİN TUTULUYORSA HESABINI SORMAK NAMUS BORCUMUZ"-


Bahçeli önerilerine rağmen tutuklu milletvekilleriyle ilgili adım atılmazsa o zaman bu kişilerin başka davalara denge unsuru olarak tutulmasının gündeme geleceğini belirterek, "İmralı, Silivri ve KCK arasında denge arayışları varsa ve mesela Sayın Engin Alan bölücülere karşı rehin olarak tutuluyorsa, er ya da geç bunun hesabını sormak bizim için namus borcu olacaktır. Bu borcu da Allah sağlık verdiği sürece mutlaka ödeyeceğimizden herkes emin olmalıdır. Geldiğimiz bugünkü aşamada; Türkiye’nin daha fazla hırpalanmaması ve milletimizin artan sorunlarının bir an önce çözülmesi amacıyla başta AKP olmak üzere, herkes sorumlu ve duyarlı hareket etmeli ve karşı karşıya olduğumuz bunalımı bertaraf etmek için güç birliği yapmalıdırlar. İnanıyorum ki, TBMM çatısı altında; iyi niyetli ve dürüst bir şekilde oluşturulacak uzlaşma zemininde, her güçlüğün üstesinden gelmek mümkün olacaktır.Yeter ki istensin, yeter ki karar verilsin ve irade gösterilsin" diye konuştu.

Bahçeli konuşmasının sonunda Meclis Başkanlığı seçimi yapılacağını hatırlatırken, MHP olarak adayları Tunca Toskay lehine oy kullanacaklarını söyledi.