Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iktidarları döneminde Türkiye'yi bir dünya ülkesi, bir lider ülke konumuna yükselttiklerini belirterek, ''Bugün sadece ülkemizde, bölgemizde değil, tüm dünyada ezilmişlerin, dışlanmışların, yoksulların umudu haline gelmiş bir Türkiye var'' dedi.

Erdoğan, partisince Afyonkarahisar'da Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti. Afyonkarahisarlılara 12 Eylül'de yapılan halk oylamasında yüksek oranda ''evet'' oyu verdikleri için teşekkür eden Erdoğan, ''Siz 12 Eylül'de 'büyük Türkiye' dediniz. Siz 12 Eylül'de 'hukukun üstünlüğü' dediniz, üstünlerin hukukuna 'hayır' dediniz. 12 Eylül halk oylamasında yüzde 66 gibi yüksek bir oranla 'evet' dediğiniz için sizlere tekrar teşekkür ediyorum. Afyonkarahisar'a yakışan budur. Afyonkarahisar'dan beklenen budur. Çünkü AK Parti'nin temelleri burada atıldı. Biz yola Afyonkarahisar'dan çıktık. Rotamızı burada çizdik, milletimizle beraber çizdik'' diye konuştu.

"SADECE ÜLKEMİZDE DEĞİL BÜTÜN DÜNYADA YOKSULLARIN UMUDUYUZ"
AK Parti'nin kutlu yürüyüşünün bu kentte başladığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Çünkü Afyonkarahisar ilklerin şehridir. Demokrasinin, özgürlüklerin, hakkın hukukun şehridir. Afyonkarahisar, istiklalin, bağımsızlığın, zaferin şehridir.

Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal, şehitlerimiz, gazilerimiz buradan 1923'e yürüdüyse biz de Afyonkarahisar'dan 2023'e yürüyoruz. Onlar Afyonkarahisar'da zafer kazanıp, 1923'te Cumhuriyeti kurdular. Biz de Afyonkarahisar'da AK Parti'yi kurup, 'Hedef 2023' deyip, o Cumhuriyeti daha da yüceltiyoruz. Yüzüncü kuruluş yıldönümüne böyle gireceğiz. Cumhuriyetimize itibar kattık, güç kattık. Cumhuriyetimizi büyüttük, sizin hayır dualarınızla. Türkiye'yi bir dünya ülkesi, bir lider ülke konumuna yükselttik. Bugün sadece ülkemizde, bölgemizde değil, tüm dünyada ezilmişlerin, dışlanmışların, yoksulların umudu haline gelmiş bir Türkiye var. İşte dün İstanbul'da 4. Dünya En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nı başlattık. On yıl süreyle buna başkanlığı Türkiye olarak biz yapacağız. Neden? Çünkü dünya yoksullarının yanında, dirayetli ses Türkiye. Her yıl 200 milyon dolar buna ayıracağız. Eğer sizler bize 'yürü' demeseydiniz bizler yürüyebilir miydik? Sizler bize güç katmasaydınız bizler yürüyebilir miydik? Sizler bize 'yürüyün' dediniz, yürüdük. Hani şair diyor ya, 'Delikanlım işaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan.' İşte böyle yürüyoruz, böyle yürüyeceğiz.''

"DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN ADALETİ SAVUNUYORUZ"

Bugün Afganistan'da, Irak'ta, Kosova'da, Bosna'da, Lübnan'da, Aden Körfezi'nde barışa hizmet veren bir Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, ''Bugün dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa karşı sesini yükselten, hakkı hukuku, adaleti en gür sevdayla savunan bir Türkiye var'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Afyonkarahisarlı kardeşlerim, senin cebindeki pasaport bugün artık itibar görüyor. Emirdağlı kardeşim iyi bilir. Öyle mi? Senin cebindeki paran bugün artık değer taşıyor. Yani artık Türk Lirası'nın bir kıymeti var. Biz gelmeden önce maaşı alır nereye koşardık? Döviz bürosuna. Gidip hemen dolar alırlardı. Neden? Para değer kaybetmesin, diye. Şimdi böyle bir derdimiz var mı? Şimdi artık döviz büroları da zaten neredeyse tamamına yakını kapandı. Niye? Artık iş yapamaz hale geldiler. Neden? Türk Lirası değerli de onun için. Artık bizim ay yıldızlı bayrağımız tüm dünyada gururla, onurla dalgalanıyor.

Ben Balkanlar'da soydaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı köylere gittim. Türk kardeşlerim benim boynuma sarıldılar. Ne dediler biliyor musunuz? 'Buraya gelen ilk Türk başbakanı sizsiniz' ve ağlaştılar. Prizren'e gittim, Priştine'ye gittim, Fatih Sultan Mehmet'in orada inşa ettirdiği camileri biz sahiplendik, restore ettik ve açılışlarını yaptık. Hala da yapmaya devam ediyoruz.

Kosova Meydan Muharebesi'nde şehit düşen Murat Hüdavendigar'ın türbesine biz sahip çıktık. O mahzun türbeyi tamir ettik, dünya mirasına yeniden kazandırdık. Prizren'in, Priştine'nin, Mamuşa'nın sokaklarında, ellerinde Türk bayrakları, Kosova bayrakları ile binlerce çocuğun sevgi gösterileri arasında inanın gözyaşlarıyla geçtik. Melbourne'den Toronto'ya, Bişkek'ten Londra'ya, Trablus'tan Düsseldorf'a kadar nerede Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı, soydaşımız, kardeşimiz varsa hepsine el uzattık, hepsini kucakladık. Moğolistan'da Türk tarihine ait ilk yazılı eserler olan Orhun Abidelerine biz sahip çıktık. O hani 'milliyetçiyiz' diye geçinenler, geçmişte iktidar olduklarında oralara gittiler mi, gidebildiler mi? Bizim tarihimize sahip çıktılar mı, çıkabildiler mi? Afyonkarahisar'da Adeyze Camii'ne, Akmescit'e, Seydi Hasan Basri Camisi'ne, Kölehanı'na nasıl sahip çıktıysak, onları nasıl onardıysak, Türkiye genelinde nasıl 4 bin vakıf eserini gün yüzüne çıkardıysak Saraybosna'da, Mostar'da, Üsküp'te, Kudüs'te, Beyrut'ta Osmanlı yadigarı eserlere de yine biz sahip çıktık.''