Başbakan Erdoğan, "17 Aralık bal gibi darbe girişimidir. Yargı içerisine girmiş bazı odaklarca yapılan operasyonlar tamamen hukuk dışıdır. Hükümete karşı alçakça bir saldırı başlatılmıştır. Eğer 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları karşısında dik durmasaydık, hükümet devrilecek, koalisyordan oluşan bir hükümet işbaşına getirilecekti. Kapalı kapılar ardında bunun senaryosunu uygulamaya çalıştılar" dedi.

Erdoğan, Türkiye'de yargı vesayetinin 27 Mayıs ile başladığını, darbe ürünü mahkemeler kurularak millet adına değil, belirli odaklar adına kararlar verildiğini söyledi. 12 Eylül ve 28 Şubat'ta da aynı anlayışın devam ettiğini anlatan Erdoğan, "28 Şubat'ta aynı şekilde hukuk cinayetlerine tanık olduk. Benim hakkımda, Siirt'te okuduğum bir şiir nedeniyle dava açtılar. Her ne hikmetse kısa süre içinde ceza verdiler. Son 12 yıl içinde defalarca benzeri hukuk cinayetlerine şahit olduk. Kapatma kararı, başörtüsü kararı, Türk milleti adına değil, belli odaklar adına verilen kararlardı. 27 Mayıs'ı yapanlar demokrasiyi askıya almış, ama sonraki yılları da etkisi altına alacak bir vesayet rejimi kurmuşlardır.

Yargı, yasama ve yürütmenin üzerinde bir erk olarak konumlandırılmıştır. 1960 ihtilalinden bugüne bakın. Yanrgının her an siyasete müdahale ettiğini, siyaseti şekillendirdiğini, siyasetin üzerinde demoklesin kılıcı gibi her an sallandığını görürsünüz. Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi kurumlar çoğu zaman adaletin hızlı ve güvenilir olarak tecelli etmesini bir kenara bırakmış, siyaseti sınırlandırmak, kendilerince hizaya sokmak gibi bir vazife yüklenmişlerdir" diye konuştu.


"17 ARALIK BAL GİBİ DARBE GİRİŞİMİDİR"

Başbakan Erdoğan, 17 Aralık sonrası sürece işaret ederek, şöyle devam etti:

"Biz 17 Aralık'ta yapılan orepasyona darbe dediğimizde, içerideki veya dışarıdaki kimi çevreler bunu kabul etmediler. Evet, 17 Aralık bal gibi darbe girişimidir. Yargı içerisine sızmış bazı odakların yaptığı operasyonlar tamamen hukuk dışıdır. Hükümete karşı alçakça bir saldırı başlatılmıştır. Eğer 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları karşısında dik durmasaydık, hükümet devrilecek, koalisyondan oluşan bir hükümet işbaşına getirilecekti. Kapalı kapılar ardında bunun senaryosunu uygulamaya çalıştılar. Kimler alınacak, hapishanelerde nasıl hukuksuzca çürütülecek, inanın bunların hepsi hesaplanmıştı. Medyaya, işveren örgütlerine vazife verilmişti. Dik durarak, bu ince senaryoyu Rabbimin lütfuyla alt üst ettik. Eğer milletimiz bizimle beraber bu senaryoyu alt üst etmekte bu rolü üstlenmemiş olsaydı, millet olarak bir felaket olabilirdi. Darbe girişimi akamete uğrayınca, seçimi devreye soktular. İşte o tuzağı da milletimiz bozdu. Milletimiz oynanan oyunu gördü ve yüzde 45,5 oy oranıyla da bu senaryoyu alt üst etti. Bakın, şuraya dikkatlerinizi çekiyorum: 35 yıl içinde, devlet içinde, bürokrasi içinde gizlice, sinsice bir yapılanma olmuştur. Vicdanı bir yana bırakmış, Türk milleti adına değil, örgüt adına kararlar vermiştir."

"YARGI İÇİNDEKİ KORKUNÇ YAPILANMA TEK TEK ORTAYA ÇIKIYOR"

Başbakan Erdoğan, "Şu anda yargı içindeki o korkunç yapılanmanın detayları tek tek ortaya çıkıyor. Arkadaşlar, 'yargı imamı' diye bir şey olabilir mi? Bir savcı düşünün, vicdanıyla, hukukla değil, Pensilvanya'dan gelen talimatla dava açıyor. Bir hakim vicdanıyla değil, aynı şekilde talimatla karar veriyor. Göreceksiniz, çok çarpıcı gerçekler ortaya çıkacak. Adana'da, 'Şu şu isimleri dinleyeceksiniz' diye talimat var. Aynı adliye binası içinde, hatta aynı odalar içinde savcılar arkadaşlarını dinletiyor. Zaaflarını kullanıyor, bunu bir şantaj olarak kullanıyor. Bu ülkenin Başbakanı, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, bakanların, gazetecilerin, işadamlarının dinlendiğini anlatıyoruz. Adana'da bazı yürekli savcı ve hakimlerin olaya el attığını görüyoruz. İşte ben buradan, bu ülkenin vicdanı ve cesareti olan yürekli hakim ve savcılarına sesleniyorum: Bu işte sizlere çok önemli görev düşüyor. Cesaretinizle bu paralel yapının temsilcilerini siz çökertin. Siz... Bize düşen neyse, biz bunu yapacağız. Kararlılığımız var. Bu millet için yapacağız, bu vatan için yapacağız. Çünkü biz bir meşrebin, bir mizacın bu ülkede egemen olmasına asla müsaade edemeyiz" diye konuştu.

YARGIYA ÇAĞRI

Erdoğan, yargıya seslenerek, harekete geçmesini istedi. Başbakan şöyle konuştu:

"Şimdi ben soruyorum: Yargı buna ne kadar sessiz kalacak? Bu paralel yapıya karşı ne kadar tepkisiz kalacak? Bugüne kadar bu Pensilvanya'nın peşine takılanlara da sesleniyonum. Ne olur iradenizi kiraya vermeyin, aklınızı kiraya vermeyin. Bize Allah'tan başka kimseye kulluk asla emredilmemiştir. Tüm hukukçularımıza açık açık çağrıda bulunuyorum: Kime şantaj, kime tehdit varsa, gelsin izah etsin. Biz bunların üzerine gideceğiz. Biz bütün kurumlarımızdan bu paralel yapı ürünlerini temizlemeye başladık. Asla durmayacağız. Sonuna kadar üzerine gideceğiz. Tabii ki hukuk içinde. Ama bu öyle bir ur ki, adeta vücutta metastas yapmış. Onun için bu operasyon çok ciddi, çok kararlı sürdürülmesi gereken bir operasyon. Tabii ki yargı içinde olan bir tehlike, tehdit, tüm vatansever yargı mensuplarından bekliyoruz. Bu bir siyasi mesele değil, bu bir Türkiye meselesidir. Bu bir istiklal meselesidir.

En başta yargının bu meselenin üzerine gideceğine ben inanıyorum. Hiç kimsenin korkusu, endişesi olmasın. Bize 17 Aralık'tan itibaren çok büyük saldırılar yaptılar. Çok adice, çok haysiyetsizce saldırılar yaptılar. Sosyal medyada çok ağır taarruzda bulundular. Hiç boyun eğmedik, dik durduk. Şu anda inanın sokağa çıkacak, arkadaşlarının, eşlerinin, hatta çocuklarının yüzlerine bakacak yüzleri yok. Bunların hesapları görülecek. Yaptıkları ahlaksızlıkla, edepsizlikle ortada kaldılar. İşbirlikçileri de aynı şekilde, milletten aldıkları cevapla ortada kaldılar. Ama biz, hiç merak etmesinler, onları ortada bırakmayacağız. Hukuk içinde, bu saldırıları yapanlardan, onlara yardım ve yataklık edenlerden mutlaka hesap soracağız. İnşallah bu ülkede 30 Mart'la birlikte yeni bir süreç başladı. Biz yargının özeleştiri yaparak yeniden yapılanmasını bekliyoruz. Demokratik ülkede hangi sınırlarda görev yapıyorsa, o sınırlara çekilecek. Yargının siyasetten elini çekmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Yaşanan acı tecrübelerden ders çıkararak, yargının siyaseti engelleyen değil, güç veren hale gelmesi için reformlar yapacağız. Türkiye'deki son çete, paralel çetedir. Bunu da temizleyerek, Türkiye'nin ayağına takılmış tüm prangaları ortadan kaldıracağız." 

Haber-Kamera: Mehmet AKTARAN / İstanbul DHA