Ağustos ayında hayata geçmesi beklenen ‘internete devlet filtresi’ne karşı ‘sansür’ mü gereklilik mi tartışması başladı. Uzmanlar çocukların korunmasının şart olduğunu söylüyor ancak hangi sitelere filtre geleceği ve bunu kimin yapacağı merak ediliyor.

Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek, sanal ortamdaki tehditlere dikkat çekerek “13 yaşından küçük hiçbir çocuk sosyal paylaşım sitelerini (MSN ve Facebook) gibi kullanmamalı” açıklamasına katılan da oldu, karşı çıkan da. Bu açıklama 22 Ağustos’ta yürürlüğe girecek olan ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ‘nun (BTK) şubat sonunda onayladığı “İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı”nı gündeme getirdi. Taslak yasalaşırsa her internet kullanıcısı, aile paketi, çocuk paketi, yurtiçi paketi veya standart paket abonesi olmak zorunda kalacak. Tüm aboneliklerde ise filtreleme uygulaması bulunacak. Taslağa ilişkin uzmanlar ise sosyal paylaşım sitelerinin çocuklara yönelik yasaklanmasına farklı bakıyorlar. Uzmanlar konu hakkında şunları ifade ediyorlar:

“Yasak yerine aileler kontrol etmeli”

Pedagog Dr. İnci Vural: “16 yaşından küçük çocuklar internette güvenli olmayan ve kontrolsüz bilgilere ulaşıyorlar. Çocukların internette sosyal paylaşım sitelerini uzun süreli kullanımları birçok ailenin de işine geliyor. Bu faaliyeti bir nevi çocuk bakıcısı ya da zaman geçirme unsuru gibi görüyorlar. Oysa çocukların sosyal paylaşım sitelerini kullanımının uzaması başta asosyallik olmak üzere çok sayıda olumsuz etkiye sebebiyet veriyor. Çocuklara bu fırsat verilirken devlet değil ancak aileler tarafından kontrolün sağlanması gerekir.”

“TİB yükümlülükler getirmeli”

Bilişim Suçları Avukatı Ali Osman Özdilek: “Ülkemizde aileler ve çocuklar internet güvenliği konusunda kuvvetli bir bilince sahip olmadıkları için TİB 13 yaşından küçük çocukların MSN kullanmasının ve 9-16 yaş arası çocukların Facebook kullanımlarının önüne geçebilir. TİB bu yönde bir oluşum kurup ailelerin gönüllü katılımını da sağlamalı. Ancak bu konu ailelerin insafına bırakılamayacak kadar önemli. TİB, MSN’nin sunucusu olan Microsoft firmasına ve Facebook firmasına bu konuda yükümlülükler getirmelidir.”

“Yasaklamanın caydırıcılığı var”

Pedagog Sevil Gümüş: “Sosyal paylaşım siteleri çocukların asosyalleşmesinden de öte ‘Pedofili’ yani sübyancılar içinde yeni bir alan niteliğinde dolayısıyla çocuklar ciddi suiistimallerle karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu tür siteler aileler tarafından evlerde aile koruma programlarıyla filtreleniyor ancak çocuklar bu filtreleri kaldırabiliyorlar. Yapamadıkları taktirde de bu defa internet kafelere gidip yine bu sitelere ulaşabiliyorlar. Youtube örneğinde de yaşandığı gibi devletin interneti yasaklaması çocukların sitelere ulaşımını engellemiyor.”

“Çocuk Koruma’ kılıfı altında tespit”

Adli Bilişim Uzmanı. Avukat Mustafa Gökhan Ahi: “İnternette suiistimalin önüne ancak toplumsal eğitimle geçilir. Çocukların örneğin Facebook’ta kimlerle ne görüştüğü ve ne gibi içerikleri paylaştığının sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Genel bir yasak ve filtreleme ile sitelerin yasaklanması doğru bir önlem değil. Elbette çocukları koruyalım ancak korumayı ailelere bırakmamız lazım. Bu uygulama ‘çocukları koruma’ kılıfı altında vatandaşların hangi sitelere ne kadar girdiğinin devlet tarafından tespit edilmesidir.”

“Görülmüş sistem değil”

Bilişim Hukukçusu Doç. Dr. Yaman Akdeniz: “BTK’nın almış olduğu bu karar ile Türkiye’nin sansür altyapısı kurulmaya çalışılıyor. Her ne kadar bu bir güvenli internet paketi olarak sunulsa da kullanıcıları koruma adı altında ortaya çıkmış bir sansür sistemi. Filtreleme sistemleri yeni değil. Standart paket altında ne gibi uygulamalar yapılacağı belli değil. Hangi siteler serbest olacak, hangileri filtrelenecek bilmiyoruz. Buna devlet karar verecek. Girebileceğimiz siteleri devlet belirleyecek. Üstelik BTK maddelerinden bir tanesine göre filtreleri kırmaya çalışanların tespit edilmesi söz konusu.”