Demokrasinin işlemesi için seçim yapılır, seçimler yenilenir.
Bizde de 12 Haziran’da genel seçim yapıldı.
Seçimin ana malzemesi demokratik açılım ve yeni bir Anayasa yapmaktı.
Ancak bu seçim Türkiye’de ileri demokrasi getireceği yerde ‘Kaos’ yarattı.
Seçim öncesi yaşanan sertlikler, seçimden sonra bazı tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmaması nedeniyle tam anlamıyla krize dönüştü.
BDP’nin özellikle Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin YSK tarafından iptal edilmesi krizi ateşledi.
CHP ise tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmaması nedeniyle yemin törenine katılmadı ve CHP milletvekilleri yemin etmedi. Bu ise yeni yasama dönemindeki krizi iyice ateşledi.
Ankara’da şimdi herkes ne olacak? sorusunu soruyor birbirine...
Tutuklu milletvekilleri için yargı hemen hemen tüm yolu tıkadı. Mustafa Balbay’ın üst mahkemeye itirazı da reddedildi.
Şimdi  “Anayasa Mahkemesi konuyla ilgili birşey yapabilir mi?” sorusunun cevabında aranıyor.
-Bundan sonra ne olacak?
-CHP bu tutumunu ne kadar sürdürebilecek?
-BDP ne yapacak?
-Bütün bunlar karşısında AK Parti nasıl bir tutum sergileyecek?
-MHP bu süreçte ne yapacak?
Ankara’da tüm bu soruların cevabı aranırken, vatandaşın gergin bekleyişi sürüyor.
Düğümü çözecek olan CHP’nin durumu.
CHP Meclis'e girmediği sürece krizi çözecek tek yol erken yeniden seçim olarak gözüküyor.
-Yeniden seçim kimin işine yarar?
-CHP bu riski göze alabilir mi?
-Veya AK Parti böyle bir karar için yeterli çoğunluğu yakalayabilir mi?
Tüm sorular şu anda çok bilinmeyenli denklem gibi Türkiye’nin önünde duruyor.
Bu seçim kriz doğurdu ama krizi çözecek olanda,
yine seçimdir.
12 Haziran 2011 seçimleri daha parlamento işe başlamadan yeni seçim tartışmalarını gündeme getirdi.
Oysa bu seçime Türkiye için bir yol haritası olarak bakılıyordu. Türkiye Anayasası’nı yeniden yazacaktı.
Türkiye öyle veya böyle yeni bir Anayasa yazacak.
-Bu Anayasa’da söylenen değişiklikler yapılabilecek mi?
-Türkçe’nin dışında bir ana dil olacak mı?
-Kürtlere özerklik ne kadar verilecek?
-Türkiye Başkanlık sisteminin temellerini atabilecek mi?
-Özerk yerel yönetimler adı altında Türkiye eyaletlere ayrılacak mı?
-Abdullah Öcalan hapisten çıkacak mı?
Bu sorular da önümüzdeki dönemde parlemantoda cevap bulacak.  Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kullanılan oyların yüzde 50’sini Türkiye seçmeninin yüzde 40’ını alarak üçüncü dönem iktidar olmasına rağmen kendisini önümüzde zorlu bir dönem bekliyor.
Her ne kadar ekonomik istikrar var gözükse de, büyümede dünya rekoru kırsakta Türkiye’de hala bazı taşlar yerine oturmamış gözüküyor.
Çekilecek bir taş ülkede kaos yaratmaya yetiyor.
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkese bu kritik dönemde çok iş düşüyor. Provakasyonlara gelmeden aklı selim düşünmek durumundayız.
Çünkü hepimiz aynı geminin yolcularıyız!