Gazeteci Yazar Haberturk Programcısı Nevzat Çiçek Giresun Dernekler Birliğinin  Düzenlediği "Yerelden Evrensele Ufuk Turları" Programına konuk oldu.




Giresun Dernekler Birliğinin İstanbul merkezli düzenlediği "Yerelden Evrensele Ufuk Turları" programına "Küresel Güçlerin Türkiye, Orta Asya ve  Ortadoğu politikaları konulu konferansına Gazeteci Yazar ve Habertürk Programcısı Nevzat Çiçek, konuşmacı olarak katıldı.

24 Nisan 2016 Pazar günü sabah kahvaltısı ile düzenlenen programa İstanbul 1 Bölge Ak Parti Milletvekili Sayın Hasan Turan, Azaklioglu Vakfı Mütevelli Heyeti başkanı sayın Necati Bay, Azaklioglu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı sayın Abdülkadir Sarıkamış, Bomonti İş Adamları Grubu eski başkanı, ilahiyatçı sosyolog Fevzi Bayraktar, Giresun Denizyıldızı Derneği Ferhat Deniz, Giresun Federasyonu Gençlik Kolları, Afyon Kara hisar Doğanlar (Giresun Şehitliği), Aydinses Gazetesi, Sarıyer Giresun Derneği, Eynesil İshaklı Koyu Derneği, Eynesil Derneği, Koyu Derneği, Giresun Medya Platformu İbrahim Balcioglu, İhlas Haber Ajansı Ahmet Bilge, Giresun Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılar Arif Dede, Ali Alim, Bufed Başkanı Abdullah Yümsel, Küçükçekmece Giresunlular Derneği Başkanı Yalçın Kaya Böber, Bayrampaşa Giresunlular Derneği, Arnavut köy Giresunlular Derneği Başkan Yardımcısı Şenol Yakasız ve Genç Akıncılar Derneği, Giresun Gençlik Derneği, Beykoz Bulancaklılar Derneği, Beylik düzü Giresunlular Derneği,  Bulancak Ataköy Derneği, Bulancak Erdoğan Köyü Derneği ile birçok davetli misafir katıldı.
Programın açış konuşmasını yapan Giresun Dernekler Birliği Başkanı İhsan Yüksel yaptığı açıklamada;

“Yönetim Kurulu olarak aldıkları karar gereği “Yerelden Evrensele Ufuk Turları” programını 28 Şubat 2016 tarihinde Çukurova Üniversitesi Tefsir Anabilim dalı Başkanı İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Özturk beyin katılımıyla gerçekleştirdiklerini ve bu programları her iki ayda bir devam edeceklerini ifade etti. 2016 yılının sezon sonu olan bugünkü programını bu ay itibariyle bitirmiş oluyoruz; ancak 2016 Ekim ayı içersinde yeni dönemde farklı bir konu ve konuşmacı ile yine bu salonda birlikte olmak ümidiyle katılan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum”. Şeklinde oldu.

Konferansa ana konuşmacı olarak davet edilen Nevzat Çiçek, Türkiye politikaları ile Küresel Güçlerin İslam ülkeleri üzerindeki İslami İslamlaştırma politikalarını içeren konuşma yaptı. Yaptığı konuşmada birçok konulara değinen ÇİÇEK “Bu tür toplantıları ben zekât alışverişi olarak nitelendiriyorum biliyorsunuz İslam da zekât mal üzerinden verilir oysa bilgininde bir zekâtı var.

Eğer bir bilgiye sahipseniz ve o bilgiyi toplumla paylaşmıyorsanız o bilginin zekât sorumluluğu sizin üzerinizde kalıyor. İzmir de bir toplantıda bunu söylediğimde salonda farklı bir tepkiyle karşılaştım. Tepkide, neden konuşmalarınıza dini karıştırıyorsunuz şeklindeydi. Bende olan bilgiyi size aktarmaya çalışıyorum. Bizde bir bilgi varsa o bilgiyi paylaşmıyorsak o bilgi ahrete kadar gidiyor. Oysa bu bilgileri toplumda paylaşmak gerek olduğunu ifade ettim.

Değerli dostlar konuya girecek olursak esas mesele Türkiye de ve Dünyada neler oluyor sorunu bulmaktan geçiyor. Türkiye’de meseleleri yorumlamaya çalışırsanız olup biteni anlamakta zorluk çekersiniz oysa meseleleri anlamanın yolu Türkiye dışına çıkmaktan geçiyor. Konuyu Küresel Güçlerin İslami İslamlaştırma politikaları ile ele alırsak…


"İslam’a karşı bir İslam", "muhafazakar muhalefet"  yada "Protestan İslam" ne derseniz deyin ama sonuç itibariyle dindarlar dindarların karşısına dikilmiş durumda.

Aynı oyunu biz başka isimlerle Mısır’da gördük. Ellerinden Kur’an’ı Kerim’i düşürmeyen Mısır ordusu, hanımı peçeli olan Genelkurmay Başkanı Sisi önce abdest alıyordu sonra katliam yapıp kanlı ellerini yıkıyordu… Yetmiyordu Selefi gruplar “İslam” adına İhvan’a karşı cephe aldıklarını ifade ediyorlardı ve sonuçta Mısır’da Müslümanlar Müslümanları iktidardan indiriyordu. Bati Türkiye’dekinde olduğu gibi sessiz sessiz olup biteni izliyor ve kendileri adına yönetime el koyanları tebrik ediyordu…

Mısır’da yaşanların bir benzeri Bangladeş’te yaşanıyordu. Müslüman muhalefet yine Müslüman iktidar tarafından en ağır cezalara çarptırılıyordu. Yıllar önceki dosyalar tek tek indiriliyor ve idam cezaları veriliyordu. Göstermelik seçimlerle iktidar uzatılıyor, Müslümanlar Müslümanları siyaset sahnesinden silmek için uğraşıyordu…

Tunus’ta Nahda Hareketi karşısına “Selefi” grupların yaptığı olaylar çıkarılıyor, ülkede muhalefet lideri öldürülüyor, % 43 oy almış olan Nahda Hareketi’ne iktidar bırakılmıyordu. Müslümanların bir kısmı  gerek Fransa adına olsun, gerek eski rejim kalıntılarının uzantısı olarak yine Müslümanlara karşı konumlanıyordu. “Seyyid Malboro” gibi karakterler Batı’nın istediği görüntüleri Tunus’ta veriyordu. 

Libya’da aşiretler yine kendi aralarında yönetime karşı savaşıyordu. Müslüman’ın Müslüman’a karşı muhalefet olarak oluşturulduğu bu ülkede yine iktidar oyunuyla birbirine düşenleri görüyorduk…

Pakistan’da askeri darbelerle, Veziristan’la Müslümanlar zaten uzun süredir bir biri ile uğraşıp duruyorlardı. Müslümanlar Müslümanları terbiye etmek için kah askeri darbeyi, kah bombalamaları, kah kurtarılmış bölgelerle birbirlerini “Hain” ilan ederek savaşıyordu…

At sırtında Mücahitlerin Sovyet askerlerini kovduğu Afganistan’da önce mücahitler bir biri ile savaştı, sonra yönetimler el değiştirildi, idamlar baş gösterdi. Taliban yine Batının desteğini alan Müslümanlar tarafından iktidardan uzaklaştırıldı.Aşiretlerin etkin olduğu bu bölgede Müslümanlar Müslümanlara bilendi…

Bu coğrafyalar dışında çok sayıda coğrafyayı da saymak mümkün…Irak’ta Sunni ve Şİİ gerilimi, Suriye’de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalifler arasındaki çatışmalar, İran’da Sunni kesimin rahatsızlığı, Somali'de Şebab, Bahreyn’de Sunni rejime oluşan tepki vs vs vs…Kısacası saydığımız coğrafyaların birçoğunda “İslam’a karşı bir İslam” var….

“İslam’a karşı İslam” tezi, Batı’da planlanmış ve Müslümanlara uygulatılan projenin ta kendisidir. 


Bu proje amaç olarak;
1-Müslümanlar arasındaki ayrılıkları kaşıma üzerine oluşturulmuştur

2-Bu projenin uygulama alanları ağırlıklı olarak Müslüman ülkelerdir

3-Proje özellikle enerjinin olduğu yada enerji taşımacılığında etkin olacak ülkelerde özellikle hızlı bir şekilde uygulanmaktadır

4-Yavaş yavaş uygulanan bu proje, “Arap Devrimi” olarak isimlendirilen Arap Halk hareketleri sonrasında kısaca şöyle formüle edilmiştir; İslamcı partilerin tek başına iktidara gelmesinin önüne geçilecek, eski rejim kalıntıları ile iş birliği yapmaları istenecek, dindarların kendi aralarında parçalanması sağlanacak ve uzun vadede iktidardan uzak tutulmaları amaçlanacak. Eğer dindarlar iktidara gelmişse askeri darbelerin mümkün olduğu yerlerde askeri darbeler, mümkün olmadığı yerlerde ise toplumsal muhalefetle ve ekonomik istikrarsızlıkla bunlar sağlanacak…

5-“İslam’a karşı İslam” projesinde ana hedef dindarlar olduğu için dindarların birbirlerini ahlaki olarak yıpratılmasına çalışılacak, “dindar” kelimesinin içerisi boşaltılacak ve “Medeniyet şuuru yerle bir edilecek”

6-Özellikle ekonomik istikrarsızlıkla hükümetler kuşatılacak ve istenilen yapılacak

7-Etkin olan gruplara destek verilerek bunların hareket etmesi sağlanacak ancak asla ön planda olunmayacak

Bu maddeleri aslında çok fazla uzatmak mümkün ancak ana ile olarak formül,” kamplaştır, bölüştür ve vuruştur” şeklinde. Eskiden bunlar sağ-sol vb kavramlar üzerinden yapılırken şimdi bu kamplaştırmalar cemaatler, şirketler, topluluklar ve finans  ve ahlaki değerler üzerinden yapılıyor…Sivil toplum ayağı bu işin olmazsa olmazı...Cemaatlerin artık sivil toplum üzerinden değerlendirildiğini düşündüğümüzde sanırım oyunu daha iyi anlayabiliyoruz, neden hedefteler görebiliyoruz

Dünyanın bir çok yerinde İslam’a karşı bir İslam görüyoruz. Temel soru şu; Türkiye’de bu projeyi kim yürütüyor…Bu projelerde esas soruyu sorarsanız sağlıklı cevaba da ulaşabilirsiniz; "Bu kavga kime yarıyor, gerçekten kazanan mı var yoksa karşılıkllı beraber kaybeden mi? Kim kimin adına devleti ele geçirmek istiyor"...İslam demediniz değil mi? 

İstanbul Ak Parti Milletvekili Hasan Turan Programın kapanış konuşmasını şu sözlerle tamamladı;
Çok kıymetli hemşerilerim sizleri Allahın selemı ile selamlıyorum. Hepinizin bildiği gibi zor bir süreçten geçiyoruz. Geçmişte olduğu gibi bu günde ülkemizi 7 düvele karşı korumak için kanımızın son damlasına kadar mücadelemiz sürecektir. Ülkemiz İçerden ve dışardan kuşatılmak suretiye iktidara diz çöktürmek ve köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Allahın izni ile bu oyunlarını boşa çıkaracağız. Hep birlikte mücadele edip düşmanın hain emellerine boyun eğmeyeceğiz.

Dünyada 35 Ülkede iç savaş var bunların hepside müslüman coğrafyasında, Ölende öldürende Allahuekber diyor. Buradan şu dersi çıkarmamız lazım. Kim ne için savaşıyor, kime hizmet ediyor belli değil. Amerika Avrupa Rusya ve İsrail bu ülkeleri ajanları vasıtasıyla karıştırıp silah sanayilerini güçlendirerek, ülkelerinin refah seviyelerini yükseltmeye çalışıyor.

Sonuç olara bizde Müslümanların bir araya gelerek bu kirli savaşa son vererek müslüman birliğini kurup, Dünyada yeni bir güç dengesi oluşturulmasına inanıyoruz. Bununda öncülüğünü güçlü bir devler olarak bizim yapmamız lazım. Dünyanın dört bir yanında ki müslüman kardeşimiz başlarına bir şey geldiğinde biliyorlarki Türkiye Cumhuriyeti kendilerinin yanında maddi ve manevi desteğini esirgemiyor.

Filistin Suriye,Irak, Pakistan, Miamar somali Endenozya vs. nerede bir müslüman kardeşinizin başına bir şey gelse devletimiz STK'larımız ve yardım kuruluşlarımızla yanlarında. Bu devlet olarak bizim büyüklüğümüzü güçlü olduğuzu ifade ediyor. Hepinize saygılarımı sunarım diyerek sözlerini tamamladı.