8 Mart nasıl ortaya çıktı, ne anlamı vardır diye başlamayacağım. Artık herkes öğrendi sanırım bu günü nasıl ortaya çıktığını. Ama bugün ortaya çıkış amacı ile aynı anlamda mı değer görüyor diye sorgulamak isterim.

Aslında 8 Mart günü geçmişte birkaç farklı kadın hareketinin olduğu bir gündür. Ve bu kadın hareketleri temelinde bir emek ve hak mücadelesi yer almaktadır.

Emek ve hak mücadelesi, emeğin sömürüldüğü, hakların gasp edildiği her ortamda insan onurunu korumak bilincinde olan herkesin yer aldığı bir mücadeledir.

Günümüzde “Kadınlar Günü” olarak anılan, bazen kutlamalara vesile olan ve değişik etkinliklerle kutlanmaya çalışılan gün artık amacından saptırılarak “altın günü” zihniyetine dönüştürülmemelidir.

Tarihin her döneminde güçlünün güçsüze karşı üstünlüğünü kullanarak uyguladığı baskı ve zulüm örnekleri fazlasıyla mevcuttur. Ve her zaman da bunlara sesini yükseltenler tabi.

Kadının fiziksel olarak erkekten zayıf görülmesi –ki bunun temelinde cinsel ilişkide edilgen rolde kabul edilmesinin etkisi görülmektedir- ve ataerkil toplumsal yapı nedeniyle birçok alanda baskı ve zorbalığa uğradığı bir gerçektir. Bu baskı ve zorbalıklar fiziksel, psikolojik vs. olabilmektedir.

Zamanla güçsüz bulunan kadının üzerinde kurulmuş olan egemenlik onu sosyal yaşamdan koparmış, toplumsal rollerde pasif alana itmiş, insan olarak sahip olduğu haklarını bile kaybetmesine neden olmuştur. İşte bu durumlara itiraz eden, sesini yükselten kadınlar zamanla kaybettikleri insan onurlarını geri alma mücadelesine girmişlerdir.

Haksızlığa, zorbalığa karşı durmak, hakkını savunmak her insanın yaptığı/yapabileceği bir duruş değildir. Cesaret ister. Her güç simgesi olduğu gibi “cesaret” de erkeğe özgü bir niteliğe büründürülmüştür. Hak mücadelesindeki ya da bir başarı hikayesindeki kahraman kadın ise onu överken bile erkekliğe ve erkek gücüne atıf yapılır. Kadından beklenmeyecek bir davranışı gerçekleştirdiği için alkışlanır. Bunlara gerek var mıdır?

Nice erkekler vardır ki göz göre göre hakları gasp edildiği, sömürüldüğü, zorbalığa uğradığı halde güce/otoriteye karşı sesini çıkaramayan, boynunu büküp kaderine razı olan. Nice kadın biliriz ki eğilip bükülmeyen, hakkını sonuna kadar savunan, küçük menfaatler için onurunu ayaklar altına almayan. Bu nedenle hak mücadelesini bir cinsiyete mal etmeyelim.

Tarihte 8 Mart günlerine denk gelen önemli olayların anısına belirlenmiş bir gün “Kadınlar Günü” diye küçümsenmemelidir.

Gün, dayanışma günüdür, sömürüye karşı direniş günüdür.

Gün, insanca eşit, adil bir düzen için mücadele günüdür.

Gün, hak mücadelesi günüdür.

Bugün sırf kadın olduğu için yaşadığı taciz, tecavüz, zorbalık vs. nedeniyle savaş vermekte olan kadınlardan bahsediyorsak, kadınlar olarak daha verecek çok mücadelemiz, gidecek daha çok yolumuz vardır. Ancak bu zorbalığı yapanlar olarak erkeklerin, insan olmak için bizden daha çok yol alması gerekir. Acaba bunu erkeklere anlatmak için bir gün mü koysak?

Hak mücadelesi için, özgürlük için, daha iyi yaşama şartları için, insanlık onuruna yaraşır düzenler için savaş vermiş herkesi saygıyla anıyorum.

İLKAY KUMTEPE/7.3.2021