(Ayrıntılar ve görüş ile güncellendi)

Öykü Altuntaş / Londra, 4 Aralık () - Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarının, diğer AB ülkelerinde serbest seyahat etme özgürlüğünü de sınırlayabilecek yeni önlemler getirilmesi konuşuluyor.

Londra merkezli sivil özgürlükler grubu Statewatch’ın AB’nin Lüksemburg’daki başkanlığından sızdırdığı bir tasarıya göre, Schengen üyesi ülkeler, kendi aralarında sınır geçişlerinde pasaport kontrollerinin mevcut altı aylık süresini iki yıla uzatma konusunu tartışıyorlar.

Doğan Haber Ajansı’na konuşan Avrupa Birliği Uzmanı Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Can Baydarol, bir özgürlük sistemi olan Schengen’in, önceliğini özgürlükten güvenliğe kaydırdığını söyledi ve bir paradoksa işaret etti.

Türkiye-AB zirvesinden bir hafta önce AB’nin Schengen zirvesi yaparak Mini-Schengen’e geçilmesi konusunu tartıştığını belirten Baydarol, belgede bahsedilen önlemlerin zaten bir süredir konuşulduğunu ve “sorgusuz sualsiz, serbest dolaşım” özgürlüğünün daralabileceğini söyledi.

Baydarol’a göre, “Biz kendi sınır kontrollerimizi eski haline getirelim” isteğiyle ülkeler, önceden kimlik kartıyla başka bir ülkeye seyahat edebilen Schengen’li vatandaşları uçuşlarda ve karayoluyla geçişlerde pasaport kontrolüne tabi tutacak ve varolan bu hakları, altı aydan iki yıla çıkarılacak. Örneğin Schengen vizesiyle Paris’ten Milano’ya arabayla gitmek, eskisi kadar kolay olmayacak.

Suriye’deki iç savaş ile Al Nusra tehdidi sebebiyle bölgeden gelen yoğun göç, özellikle Türkiye üzerinden Yunanistan güzergâhını takip ederek Avrupa ülkelerine akmaya devam ediyor. Yunanistan da, sınır denetiminde AB'nin sınır güvenliğinden sorumlu kurumu Frontex ile işbirliği yapmamakla eleştirilmişti.

Tartışmalar, AB’nin göç akını sebebiyle Yunanistan ve İtalya gibi sığınmacı akını için transit bölge haline gelen ülkeleri "pasaportsuz Schengen" bölgesinden uzaklaştırmak istediği haberlerinin ardından alevlendi. Macaristan ve Polonya’nın da Schengen alanının dışına çıkarılması konuşuluyor.

Peki önlemlerin sıklaştırılmasında ne etkili oldu?

Baydarol, sığınmacı akınının yanında, Avrupa’yı sarsan ve yüzlerce kişinin ölümüne yol açan eşzamanlı Paris saldırılarının ve terör saldırganlarından Bilal Hadfi’nin “Brüksel’den trene binip, Paris’te kendin patlatmasının” sınır ve polis tedbirlerini arttırdığını yineledi.

Can Baydarol’a göre, Türkiye açısından bu önlemler, “Mültecileri ömür boyu ikamet etme hakkı verme karşılığında Türkiye’ye 3 milyar ve turistik seyahat hakkı” anlamına geliyor.

AB uzmanı, sınırların denetimi arttırılınca, Türkiye’nin “nurtopu gibi 3-4 milyon sığınmacısı olacak” dedi ve ekledi:

“Almanya’nın başka bir sorunu var, yaşlanma sorunu… Göçmene ihtiyaç var ve özellikle hizmet sektöründe çalışabilecek, kaliteli yabancı arıyorlar. Almanya da akının bu noktada açığını kapatabileceğini söylüyor ve Türkiye’ye 'sen bunları tut’ diyor.”

Almanya'da da Eylül ayında yoğun sığınmacı dalgasının Avusturya üzerinden ülkeye gelmesi sırasında, yeni önlemler başlamıştı. Bunu, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'daki benzer önlemler takip etti ve Avusturya, Macaristan sınırında kontrolünü artırdı.

Hollanda, İsveç ve Macaristan'da da sınır denetimleri sıklaştırılmıştı.

Bu bağlamda AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Schengen vizesinin yürürlükten kalkmaması için sınırların denetiminin daha iyi sağlanması yönünde çağrı yapmıştı.

Türkiye'ye "vize serbestisi" tartışmaları

Öte yandan, Pazar günü Brüksel'de gerçekleşen AB-Türkiye zirvesinin ardından, Türkiye'ye vize serbestisi için 2016, hedef tarih olarak açıklanmıştı.

Ancak AB uzmanlarına göre, vize 2016'da otomatik olarak kalkmayacak. Türkiye'nin yerine getirmesi gereken 72 kriter, vize hedefi için Türkiye'nin önünde durmaya devam ediyor.

Sınır güvenliğinin sağlanması da, bu kriterlerin başında geliyor.