Öykü Altuntaş / Istanbul, 30 Kasım () - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreter Yardımcısı Melih Özsöz, Türkiye-Avrupa Birliği zirvesinin ardından Türkiye’nin tekrar aile fotoğrafında yer almasının umut verici olduğunu belirtirken, vizenin 2016 yılında "otomatik olarak" kalkmasının söz konusu olmadığını vurguladı.

Türkiye-Avrupa Birliği'nin dün gerçekleşen zirvesinin ardından 'nın sorularını yanıtlayan Özsöz, yasal düzenlemelerin yanında AB açısından uygulamanın da önemli bir gösterge olacağını ifade etti.

AB’ye uyum süreci açısından Türkiye’nin ilerleme raporlarında da dikkat çekilen “implementation” (uygulama) da süreç açısından gözden kaçan sorunlar arasında.

Melih Özsöz’e göre, dün yapılan zirvede uygulama konusunda söylem olarak önemli bir değişiklik olmadı.

Ancak sadece Türkiye için değil, tüm aday ülkeler için düzenlemelerin kabul edilmesi ya da yasanın sadece kayıt altına alınması değil uygulamaya geçirilmesi, AB’nin yıllardır dikkat çektiği bir konu.

Melih Özsöz, “Burada önemli olan yeni başlıkları açarken uyum kadar uygulama alanına önem verilmesi. Bu zaten sürecin geneline yayılan bir konu” diye konuştu ve sürecin uygulanması ve hukuki düzenlemelerin takibinden sorumlu olan kurumun Reform İzleme Grubu (RIG) olduğunu hatırlattı.

Öte yandan Özsöz, “uzun süren nişanlılık dönemi” tanımını yaptığı 50 yılı aşan AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin, Brüksel’deki zirvenin ardından, “Her iki tarafta irade var, Örneğin ‘Kıbrıs sorununu destekleyelim, vize sorununu kaldıralım’ deniyor. Ancak üyelik için hala kesin tarih verilebilmiş değil” diye ekledi.

“Vize açısından hedef tarih verilmesi bir ilk”

Özsöz’e göre, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in Türkiye ziyaretiyle de gündeme gelen vize serbestisine ilişkin bir “hedef tarih” verilmesi ve 2016’ya işaret edilmesi bir ilk.

Öte yandan, hedef tarih, Türkiye’nin de yerine getirmesi beklenen 72 siyasi kriter için adımlarını hızlandırmasını gerektirecek:

“Medya bunu kaçırdı ama 2016 tarihinde, üye ülkeler bir araya gelecekler ve 2013 yılında imzalanan geri kabul anlaşması ve vize serbestisi yol haritasındaki kriterlerin ne kadar yerine getirildiğini tartışacaklar. Eğer Türkiye siyasi kriterleri karşılamışsa, 28 üye ülke siyasi bir karar verecek ve vize için adımları atacak. Vize o tarihte otomatik kalkacak diye bir şey yok.”

Almanya’nın vize konusunda yıllardır ayak direttiğini ama Angela Merkel’in “yumuşamış gibi göründüğünü” aktaran Özsöz, buna karşın Fransa’da terör saldırılarıyla da “sağın artan popülaritesine” işaret etti.

Özsöz, “Charlie Hebdo ve Paris saldırıları ışığında Fransa seçime gidecek. Aşırı sağ partilerin popülaritesi artıyor. Böyle bir parti gelirse vize serbestisine nasıl onay verecek?” diye sordu.

Vize serbestisi konusunda Türkiye’nin Mart 2016’ya kadar yerine getirmesi gereken 72 kriterden söz ediliyor. Özsöz’e göre süreç, “hukuki düzenleme, daha da önemlisi uygulama gerektiriyor” ve kısa sürede Türkiye’nin ne kadarını yerine getirebileceği belirsiz.

“İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konuları öncelikli”

“Ekonomik ve parasal politikalar” yani 17. Başlığın 14 Aralık’ta açılacağı duyurulurken, karar Türkiye açısından umut verici bir adım olarak görülüyor. Bunun yanında İKV’ye göre bu, yeni bir adım değil.

“Normalde açılması gereken bir başlıktı. Bunu geç kalan özür olarak nitelendiriyorum” diye konuşan Özsöz, Türkiye’nin Almanya’nın talebiyle AB’ye bir pozisyon belgesi ilettiği ancak ekonomik krizin de etkisiyle dönemin Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin başlığı bloke ettiğinin hatırlattı.

Diğer yandan, Özsöz’e göre asıl öncelikli olan demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi Türkiye’nin sorunlu alanları, Yargı ve Temel Haklar [Başlık 23], Adalet, Özgürlük ve Güvenlik [Başlık 24] ile Enerji [Başlık 15] konulu başlıklardı.

“Başlık, 23 ve 24 için reforma hız vermek lazım. 2005-2006li yıllarda yüzlerce yasayı barındıran uyum paketleri geçiriliyordu ve buna ihtiyacımız var. Ama daha da önemlisi uygulamaya ihtiyacımız var” diyen Özsöz, özellikle iç güvenlik kanunu ve polislerin aşırı güç kullandığına ilişkin kaygılara dikkat çekti.

Özsöz’e göre, “AB zaten uygulamaların isteklerle beraber geleceğini düşünerek özel olarak implementation vurgusu yapmıyor ve zaten olması gerekenin bu olduğunu düşünüyor.

“Deklarasyonda 3 milyar fonun nereden geleceği açıklanıyor”

Zirve’nin ardından, mülteci krizi için Türkiye’ye sağlanacağı konuşulan 3 milyar Euro fon desteğinin de somutlaşarak deklarasyona yansıdığını ifade eden Özsöz, şöyle devam etti:

“Deklarasyonda insani yardımı da kapsayan mekanizmanın ortak yük paylaşımı ile yapılacağı açıklanıyor. Demek ki paranın kaynağı belli; komisyon, konsey, çeşitli fonlar havuza koyacak ve bu havuzdan Türkiye’ye destek yapılacak. Geri kabul anlaşması 10 yıl sürdü ve yük paylaşımı konusunda AB elini cebine atmak istemiyordu: şimdi görüyoruz ki önemli bir açılım var ve tüm taraflar destek olacak.”

Özsöz’e göre, yük paylaşımına yakın zamanda sıcak bakmadığını söyleyen Yunanistan gibi bazı ülkeler de ikna edilmiş görünüyor.

İKV’ye göre, kamuoyunda sürecin ilerlediği görüntüsü olması ve başlıkların açılması önemli ancak siyasi kriterlerin unutulmaması ve reformların hızlandırılması gerekiyor.

“Üyelik müzakereleri, siyasi ekonomik ve teknik alanda AB uyumunun yerine getirilmesine bağlı. Bu üçü birleşirse, ancak olabilir”

AB’nin Ekim 2014’de açıkladığı 1. Değerlendirme Raporu’nda 72 kriterden 60’ının belli oranda uyum sağladığının vurgulandığını hatırlatan IKV Genel Sekreter Yardımcısı, “İki seçim atlattık ve reform hızı düştü. Türkiye, bu yıl kriterlerin karşılanmasında çok ciddi bir mesafe kat edemedi” dedi.

Melih Özsöz’e göre, yılda iki kere düzenli zirveler yapılacağı açıklaması Brüksel’deki zirveden arda kalan en olumlu sonuçlardan biri.

Özsöz, “enerji diyaloğu ve yüksek düzeyli ekonomik diyalogların başlatılması söz konusu. Bu zirveler, en yüksek perdede liderlerin konuşacağı konulara dönüşecek” diye kaydetti ve İKV’nin fırsatların değerlendirilmesi yönündeki çağrısına destek verdi.