Dikenden gül bitiren çocuklarımız

Kardeş kıskançlığı 3 ile 8 yaş arası yoğun yaşanır. Çünkü bu dönemde çocuklar duygularıyla hareket eder, mantıklı düşünemezler. Kıskançlığın zaten insan doğasında var olduğunu hepimiz biliyoruz. O halde çocuğumuzun göstereceği tepkiyi normal karşılamalıyız. Kardeşini büyük bir mutluluk içinde kabul etmesini beklememeliyiz. Çocuktan Annesini, tek aşkını, canını, dünyasını… Başka biriyle paylaşması bekleniyor. Bu onun için çok zor. Ama temiz ve saflıklarıyla bu zorluğun üstesinden gelebiliyorlar. Biz yetişkinlerin tek aşklarını, canlarını, dünyalarını değil en ufak bir eşyalarını bile paylaşmamak için bir sürü hoş olmayan davranışlarda bulunduğumuz hepimizce malum.

Normal olmayan tam tersi davranması. Yani yeni kardeşe karşı kıskançlık hissetmemesidir. Bu durumda çocuğumuzdan, kardeşini kıskanmamasını beklemek yanlış olur. Kıskançlığı nedeniyle çocuğumuzu suçlanmamalı, bunu ona çok görmemeliyiz.

 Önceki yazımızda da bahsetmiştik, yeni bir kardeşle düzen değişecek, taşlar yerinden oynayacak, oturduğu tahtın elinden alınacağı ve daha bir sürü endişe yaşayacaktır. Aşırı bir kıskançlık yoksa süreci rahat yaşarız. Bu durumu tolere etmek yine biz büyüklere düşer. Yeni bir bebekle diğer çocuğun hayatında hiçbir değişiklik yapmamalı, her şey eskisi gibi devam etmeli, çocuğumuzun varsa odası değiştirilmemeli, alışık olduğu düzen mümkün olduğunca korunmalı, çocuğumuzun, ona karşı olan davranış ve sevgimizde değişen hiçbir şey olmadığını görmesini sağlamalıyız. Çocuğumuzun “neler oluyor, bu değişmenin sebebi kardeşim mi” diye korku ve endişeye kapılmasına müsaade etmemeli, Kardeşinin eve gelmesinin ona olan sevgimizi azaltmadığını, onun bizim sizin için özel olduğunu kardeşinin daha küçük olduğu için, bizim yardımımıza ihtiyacı olduğunu beden dilimizle ve sözlerimizle ifade etmeliyiz. Anne baba olarak kıskaçlık yaşayan çocuğumuzun rahatlamasını sağlamalıyız.

Ondan eşyalarını paylaşmasını istemeyelim. Odası, oyuncakları, kıyafetleri, kitapları, onun için özelidir. Paylaşmak istememesine saygı duyalım. Anne ve baba eve yeni bir bebek geldikten sonra evde ki çocuğun hala bir çocuk olduğunu unutmamalıdır. Çocuğumuza”sen artık abi ya da ablasın,”dememeli. Bu tür sorumluluklar çocuğumuzun endişelenmesine sebep olabilir.

Kısaca çocuklarımıza eşit davranmalı, onları birbirleriyle kıyaslamadan eğitmeli, çocuklardan birinin tarafını tutmamalı ve bütün çocuklarımıza eşit sevgi ve ilgi gösteren anne-babalar olma çabasında olursak, çocuklarımız arasında kıskançlık en az olacaktır.

Yani çocukta var olan kardeş kıskançlığı gelişimin normal olan belirtilerindendir. Nasıl çocukta zamanı gelince yürümesi, diş çıkarması, konuşması beklenen bir gelişim aşaması ise buda sosyal-duygusal bir gelişim aşamasıdır. Çocuğumuz kardeşi geldikten sonra bebek gibi davranmaya başlayabilir, sütünü veya suyunu bebek gibi biberonla içmek, emzik emmek isteyebilir ya da daha da hırçınlaşıp içine kapanıp, geceleri altını ıslatabilir, kardeşini istemediğini söyleyebilir… Bunlar normaldir. Sorun olan uzun süreli devam eden kıskançlıktır. Çocuğumuzun kendine ve bebeğe zarar verecek boyutlara gelmesidir. Böyle durumlarda bir uzmandan destek almalıyız.

DUYGU DOLU GERÇEK BİR OLAYI sizinle paylaşmak istedim; Britanya’da Dünyaya gelen ikizlerin inanılmaz hikâyesi; Doktorların aralarında birinin yaşama şansı olmadığına karar vermesiyle başlar. İkizler önce ayrı ayrı kuvözlere konuldu. Ancak aynı hastanedeki “kural tanımaz”bir hemşire, iki kardeşi alıp aynı kuvöze koydu. Sağlıklı olan bebek, içgüdüsel bir şekilde ölümü bekleyen kardeşine sarıldı. Bu sarılışın etkisiyle hayatından ümit kesilen kardeşin kalp atışları ve vücut ısısı normale döndü. Britanya da minik bir bebek,”yaşamaz”denilen ikizine sarılarak hayat fonksiyonlarının düzelmesini sağladı.

TÜM İSLAM ÂLEMİ OLARAK SEVDİKLERİNİZE BU BAYRAMDA BOL BOL SARILMANIZI TEMENNİ EDİYORUM. Allaha emanet Olunuz. Saygılarımla, Hayırlı Bayramlar.

                                                                                            AYŞE BAY