TÜRK Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof.Dr. Refik Turan, Ermeni sorununun çözümü için Türkiye'nin kendine güvenli devlet gibi hareket etmesi gerektiğini söyledi. Uzun soluklu plan yapılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Turan, "Türkiye kendi yol haritasını kendisi yapmalıdır. Şimdiye kadarkiler hep reaksiyon, savunma tarzında oldu. Metodun daha aksiyoner olması şart" dedi.
Akdeniz Üniversitesi'nde (AÜ) Türk- Ermeni ilişkilerinin ele alındığı 'Kadim Dostluğun Yüz Yıllık Açmazında Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu: Toplumsal Bellek, Önyargılar ve Gerçekler' konulu sempozyum başladı. 8-11 Nisan tarihleri arasında sürecek sempozyumun açılışı, TTK Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Antalya Valisi Muammer Türker, AÜ Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla yapıldı.
EN GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ TARAF TARİH
Ülkemizin kritik zamanlar yaşadığı ve nedenlerden birinin de Ermeni meselesi olduğunu belirten TTK Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, meselenin siyasi, propaganda ve bilimsel tarihi boyutları olduğunu belirterek, Türkiye'nin vazgeçemeyeceği birinci konunun tarihi boyutu olduğunu söyledi. Tarihi boyutun en güçlü, en dayanaklı olduğumuz kısım olduğunu belirten Prof. Dr. Turan, 1915-1923 arası çeşitli anlaşmalarla konu masalara taşınırken, Kaliforniya'da iki Türk diplomatı öldüren Yanikyan cinayetine kadar donuk bir vaziyet varken, bu cinayet sonrası tekrar canlandığını kaydetti.
MESELE KİLİTLENDİ
Ardından birtakım terör ve cinayet hadiseleriyle dünya gündemine taşındığını kaydeden Prof. Dr. Turan, çeşitli parlamentolarda katliamdan öte soykırım olarak kabul edilmesi ve bunun kabul edilmemesinin suç sayılması gibi aşamaları anlattı. İşin bu şekilde yükselmesiyle meselenin bizim açımızdan kilitlendiğini belirten Prof. Dr. Turan, “Türkiye'yi dış politikada rahatsız ediyor. Ermenileri de rahatsız eden tarafı var, Ermenistan devleti açısından. Çünkü dört taraf var Türkiye, Ermenistan, Ermeni diasporası, küresel güçler veya devletler arasında zaman zaman gündeme gelen bir argüman ve kilitlendi" dedi.
ERMENİ ADAYLAR DOĞRU UYGULAMA
AÜ'nün bu sempozyumunun bu kilidi açmada önemli bir adım, aşama olacağını aktaran Prof. Dr. Turan, siyasi partilerin 7 Haziran seçimleri için Ermeni asıllı vatandaşları aday göstermesini de doğru istikamette bir uygulama olarak değerlendirdi. Prof. Dr. Turan, “Çünkü kilitlenmede Türkiye bir metod değişikliğine gidiyor ve kilidi açmak adına yeni bir uygulama. Türkiye Cumhuriyeti gerek siyasi ve bilimsel reflekslerde hep bilimsel refleksler verdi ve hareket tarzını aksiyona dönüştüremedi. Eş zamanlı olarak bunun başka alanlara taşınması gerekiyor. Tek başına yetmez. Uzun soluklu plan yapılıp uygulamaya konulması lazım. Çünkü uzunca bir süre daha bizi meşgul edecek gibi" dedi.
TÜRKİYE KENDİ YOL HARİTASINI KENDİ YAPMALI
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde veremeyeceği hiçbir hesap olmadığını dile getiren Prof. Dr. Turan, maalesef kilitlenmiş hale gelen bu problemin çözümü için Türkiye'nin yeniden gözden geçirmesi, diaspora nasıl metotlar kullanırsa kullansın tamamıyla kendine güvenli devlet gibi hareket etmesi gerektiğini söyledi. Uzun soluklu plan yapılması ve mütekabiliyete dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Turan, “Konunun üzerine giderken Türkiye kendi yol haritasını kendisi yapmalıdır. Şimdiye kadarkiler hep reaksiyon, savunma tarzında oldu ve bu metodun değiştirilmesi şart" dedi.
KATLİAMI BİZANS YAPMIŞTIR
Aksiyoner bir vaziyette hadisenin üzerine gidilmesini elzem gösteren Prof. Dr. Turan, “Dünyada bir etnik tuzak vardır, pek çok farklı kültür bu etnik tuzağa yakalanmıştır. Batı medeniyetinin, küresel güçlerin doğurduğu bir alet konumunda ve silaha da dönüştürülmüştür. Bazı Ermeniler de etnik tuzağa yakalanmıştır. İçimizde PKK gibi bazıları da buna yakalanmıştır. Bunu bir hastalanma olarak ele alıp doktor ne yapması gerekiyorsa o şekilde hareket edilmelidir. 850 yıllık tarih, hatırlatılması ve asla vazgeçilmemesi gereken bir husustur. Ermenilerin daha önceki Bizans tarihindeki yaşantıları da ortadır. Katliamı Bizans yapmıştır. Türkiye'nin yeterince belgesi var ama pek kulak verilmiyor ne yazık ki. Kamuoyunun bu çerçevede dar alandan genişletilmesi gerekiyor" dedi.
TÜRKİYE HAKETMEDİĞİ İTHAMLA KARŞI KARŞIYA
Tarihçi kimliğiyle Ermeni meselesi konusunda çalışmalar yürüten AÜ Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, son 80 yılda Türkiye'nin hak etmediği bir ithamla karşı karşıya olduğunu söyledi. Ermenilerle Türklerin en uzun süre kader birliği etmiş, aynı toprakları, kültürü paylaşan insanlar olduklarını kaydeden Prof. Dr. Kurtcephe, “1071'den 1890'lara kadar en küçük bir çatışma yok. Sadece iki toplumu birbirinden ayıran ibadethaneleri. Biri camiye, biri kiliseye gidiyor. Dışişleri Bakanlığı gibi ülkenin en önemli kurumunu emanet etmişiz, 29 tane büyükelçilik verilmiş Ermeni asıllı vatandaşlarımıza. Bunlara güvenmesek sırrımızı, mahremimizi niye emanet edelim" dedi.
'ORTADAN KALDIRALIM' KARARI YOK
Zorunlu göç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kurtcephe, “Maksatlı bir şekilde onun soyunu tüketme politikası gözetilmemiş. Düşmanla irtibatını kesmek için imparatorluğun savaş cephesinden uzak, Rus cephesinden uzak bölgelerine göç ettirme siyaseti uygulanmış. 850 yıldır barış içinde yaşayan toplum emperyalist güçlerin tahrikiyle birbirini öldürmeye başlamıştır. Öldürmede soykırım niyeti yok. 'Ermeniler ihanet etmiştir, ortadan kaldıralım' diye bir karar yok" dedi.
SİYASİ MALZEME
Olayın sonradan siyasileştirildiği ve Türk milletinin bu topraklarda güçlü bir devlete sahip olmaması için siyasi malzeme olarak kullanılmaya başlandığını dile getiren Rektör Kurtcephe, “Adeta bir kılıca döndürülmüştür. Türkiye'den bir şey koparılmak veya diplomatik alanlarda köşeye sıkıştırılmak istendiği zaman batının söylemi dile getirilmiştir, 'Siz şu kadar Ermeniyi katlettiniz' şeklinde. Bu rakam da başlangıçta İngilizlerin 'mavi kitap' dedikleri propaganda kitabında 300 binle başlıyor, sonra yükseliyor 1.5 milyon ve şimdi 2 milyona çıkarıldı. Sadece Rusların işgal ettikleri Anadolu topraklarında ve Erivan'da kurdukları coğrafyada salgın hastalıklardan ölenlerin sayısı 600 bine yaklaşıyor. Bunun bir sorumlusu varsa biz değiliz. Sorumlusu o insanları ölüme sürükleyen, devlet vaadiyle onları kandıran insanlardır" dedi.
MESELE 1915'E SIKIŞTIRILAMAZ
Vali Muammer Türker ise meselenin sadece 1915'e sıkıştırılmaması gerektiğinin altını çizerek, dışardan gelen tesirlerle ve bir takım milliyetçilik akımları nedeniyle bu sıkıntıların baş gösterdiğini söyledi. Vali Türker, “Ümit ediyorum bu toplantıda bilimsel bakımdan çok önemli bilgiler oluşturulacak, hem de siyaset, algı yöneticileri, ilgili herkese çok güzel öneriler çıkacaktır" dedi.

FOTOĞRAFLI