3,6 yaş çocukta gelişiminin yoğun olduğu bir dönemdir. Çocuk bu dönemlerde paylaşmayı, yardımlaşmayı öğrenir. Ayrıca yeteneklerinin keşfedildiği dönemi yaşar. Doğumdan sonraki yıllarda çocukta merak duygusu her geçen gün artar.Her gördüğü onun için yabancıdır ve gördüğünün nasıl bir şey olduğunu anlayıp karar verebilmesi için ona dokunmalı,ağzıyla o şeyin tatlı mı,acımı olduğunu hissedebilmeli.

Böylesi merak bizlerde de var.Mesela,daha önce hiç görmediğimiz bir meyveyle karşılaşınca merakla bakar ona dokunmak isteriz,”tadı nasıl acaba” der ilk fırsatta kesip yemeye çalışırız.Sonra yorum yaparız.”çok güzel bişey bu veya oldukça acı,bidaha asla ağzıma sürmem” gibi yorumlar yaparız.

Anneler çocukların her bulduklarını ağızlarına götürmelerinden şikâyet eder, aşırı tepki gösterirler. Çocuk annenin bu denli kızmasına anlam veremez. Ona göre yanlışlık yoktur. Çocuk önüne gelen nesnenin güvenilirliğini test eder. O nesneyi tanımlamalı ki ona yaklaşıp yaklaşmaması gerektiğini öğrenebilsin. Bir sonrakinde neye dokunup dokunmayacağını bilmeli.

Her çocuk mutlaka bir kere sıcak ütüye dokunmuş ve ne denli canının yandığını unutmamıştır. Yine eskiden sobalı evlerde yaşamış çocukta, soba yanıkları görmüşüzdür, acı biber yemiştir, ağzı yanıp avaz avaz ağlamıştır. Sonrasında siz cici gösterseniz bile o,ütüden, sobadan, acı biberden kaçar, dokunmak istemez, terslenir.

Merak duygusunun bu dönemde yoğun olması gelişim açısından istenen bir durumdur. Çocuk kısa sürede hayatı, etrafını, zoru, kolayı öğrenecek, gelişimini etken tamamlayacaktır. Bazen “ne bilmiş çocuk” tabirini kullanırız. Böyle bir çocuk için, “merak duygusu desteklenmiş, soruları yanıt bulmuş, sabırlı ve hoşgörülü bir ortamda yetişmiştir diyebiliriz.

Tabii ki çocuğun her sorduğu şeyi yanıtlayıp yanıtlamakta, aile özgürdür. Gereksiz soruları duymazlıktan gelebiliriz, bu onun çok konuşmayı alışkanlık haline getirmesini engeller.

Çocuğa vermemiz gereken eğitimlerden biride ona soru sorarken bile argo konuşmamayı, gereksiz laf etmemeyi, meşgul iken ısrarla konuşma isteğinde bulunmamayı, başkasını şikâyet etmemeyi, yüksek sesle değil, yumuşak tonlarda ağlamadan olayları anlatmayı öğretebiliriz.

Çocuğumuz” hayata dair her şeyi bilmeli, ne akıllı çocuk desinler” diye, yaşı itibariyle onun çok ilerisinde olan şeyleri öğrenmesi için çaba harcamamalıyız. Eğer biz çocuğumuzun gelişim aşamalarını iyi takip eder ve bu aşamada olması gerekende bir gerilik durumu gözlersek müdahale etmemiz yerinde ve doğru bir davranış olacaktır.

Mesela,5 yaş çocuğunu kendi başına korkmadan tuvalete gidip yardımsız ihtiyacını görebilmeli. Kendi başına bardağa suyunu koyabilmeli, sağ ve sol ayrımını bilip kaşığı ona göre tutabilmeli. Zorlanıp, üzerine düşen görevden kaçarsa, bu davranışların artık onun tarafından yapabilmesi gerektiği anlatılmalı.

Saygılı, hürmetli, hayırlı nesiller duasıyla en emin olana emanet olunuz.